Bu bahar Londra’da Sotheby’s Orta Doğu ve İslam dünyasının kültürüne övgü niteliğinde 1000 yılı aşkın tarihe sahip sanat yapıtları ve nesnelerine adanmış Oryantalist ve Orta Doğu Haftası’nı sunacak.
Toplam beş satıştan oluşan ve 15-21 Nisan 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek müzayede dizisinde Sotheby’s’in her yıl düzenlediği Oryantalist Eserler Satışı, İslam Dünyası Sanatları, yeniden başlatılan 20. Yüzyıl Sanatı / Orta Doğu eserleri satışı, anonim İranlı Fransız koleksiyoncu, sanatçı, tasarımcı ve küratör The Alchemist’e ait eserlerden oluşan ilk kez tek bir koleksiyoncunun yapıtlarının satılacağı müzayede ve Mohamed ve Margaret Makiya’nın kitaplığının satışı gerçekleşecek.
Sotheby’s İslam Dünyası Sanatları müzayedesinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan bir dizi seçkin eser alıcıların beğenisine sunulacaktır. 1000 yılı aşkın bir zaman dilimi içinde İslam’ın himayesinde üretilen el yazmaları, resimler ve sanat eserleri Sotheby’s’in New Bond Street’te bulunan galerisinde 15-19 Nisan arasında görülebilecek ve bunu 20 Nisan 2016 tarihindeki müzayede takip edecektir.
Müzayedenin öne çıkan eserleri arasında, 16. yüzyıl sonlarından kalma muhteşem bir Osmanlı bağa ve sedef kâtip kutusu, Osmanlı saray merasimlerinin bilinen ilk tasviri olan bir tablo ve Arap motifleriyle süslenmiş olan ve İskenderiye’deki Memluk cephaneliğinde tutulan nadir bir haçlı kılıcı bulunmaktadır. Kataloğun tamamı buraya tıklanarak internet üzerinden izlenebilir.
2012’den beri her yıl Londra’da gerçekleşen ve 19 Nisan’da yapılacak olan Oryantalist Eserler Satışı’nda bu alanın en iyi ve en fazla talep gören örneklerini temsil eden 40 eser yer alacak. İslam Dünyası Sanatları ile birlikte sergilenen bu iki satış, Oryantalist tabloları İslam hakimiyetinde bulunan ülkelerden gelen nadir ve değerli yapıtlarla bir araya getirme fırsatını sunuyor.
Oryantalizm esasen 19. yüzyıla özgü bir olguydu. 19. yüzyıl Avrupa sanatındaki diğer birçok hareket nispeten kısa ömürlü olurken, Oryantalizmin kalıcı olmasının nedeni çok yönlü oluşunda yatıyordu. 18. ve 19. yüzyıllarda Amerika ve Avrupa’dan toplu olarak “Orient” (Doğu) olarak bilinen ülkelere seyahat eden sanatçılar daha önce pek az kişinin deneyimleme fırsatını bulduğu yerleri, kültürleri ve parlak çöl ışığını yakalamayı amaçlıyordu. Oryantalist sanat, fotoğrafın henüz emekleme döneminde olduğu ve figüratif sanatın geleneksel olarak icra edilmediği bir dönemde bu ülkelerin tarihine ışık tutmaktadır. Özellikle İstanbul (o dönemde Batı’da bilinen adıyla Constantinople) keşfedilmeyi bekleyen yeni manzaraların zenginliğinin cazibesine kapılan sanatçıları kendine mıknatıs gibi çeken bir kentti.
