DAY-MER’in Londra Toplum Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında “Savaş değil barış, diktatörlük değil demokratik bir Türkiye için oylarımız HDP’ye” denildi.
DAY-MER Londra Toplum Merkezi’nde geçtiğimiz düzenlediği basın toplantısında Türkiye’de 1 Kasım’da yapılacak genel seçimler için HDP’ye destek vereceğini açıkladı. DAY-MER Başkanı Aslı Gül, DAY-MER Sözcüsü Ahmet Sezgin, HDP Britanya Seçim Koordinasyonu DAY-MER üyesi Feyzullah Cinpolat ve Semra Demirci basın açıklamasını yaptı. Yapılan basın toplantısında şu açıklamalara yer verildi: “Türkiye 1 Kasım’da bir kez daha sandık başına gidiyor. Britanya’da ise 22 – 25 Ekim tarihleri arasında oy verme işlemi gerçekleşiyor. Peki Britanya’da yaşayan Türkiye kökenli işçi ve emekçiler olarak kime, neden oy vereceğiz?
KİME OY VERECEĞİZ?
7 Haziran seçimlerinin sonucunu kabul etmeyen Erdoğan ve partisi AKP, üç ay içinde ülkeyi “400 milletvekili” için adeta kan gölüne çevirmiş bulunuyor.
Tek başına iktidar olmak; bunun için de HDP’yi ezerek barajın altında bırakmak ve milliyetçiliği kışkırtmak üzere ülkeyi savaş ortamına sokan Erdoğan ve onun yönettiği geçici AKP Hükümeti, “Ne çözümü, ne müzakeresi” diyerek, Kürt sorununu asker ve polisle; savaş ve çatışmayla‚çözmeye girişmiş bulunuyor.
Her gün ölüm haberlerinin geldiği ülkenin içine düşürüldüğü durumu hepimiz yakından biliyor ve acıyla izliyoruz. Ortaya konan bu politika ve atılan adımlarla, “Kürt sorunu”nu çözmek şöyle dursun; hangi etnik ya da inançtan olursa olsun bütün yurttaşların hayatını karartmakta; insanlar arasında nefret ve düşmanlık tohumları ekilmektedir.
TÜRK-KÜRT ÇATIŞMASINI KÖRÜKLEYENLER OY İSTEMESİN
Akan kandan, anaların gözyaşından, Türk’üyle Kürt’üyle bütün ülkenin acıya boğulmasından sorumlu olanlar; Kürt sorununun barış, kardeşlik ve demokrasi temelinde çözüm yolunu terk etmiş bulunuyorlar. Ülkeyi savaş ve çatışma batağına çekenler; Türk-Kürt çatışmasını körükleyerek açıktan ırkçı saldırılara zemin hazırlayanlar, bir de utanmadan bunu, “vatanseverlik” ve “Türkiye sevgisi” olarak göstermeye çalışıyor ve 1 Kasım’da kendilerine oy vermemizi istiyorlar.
Ülkede emekçilerin, yoksulların durumu ise içler acısıdır: Madenlerde, inşaatlarda daha fazla kâr hırsı uğruna işçilerin göz göre göre ölüme yollanmasına ses çıkarmayan, tersine patronlara bu imkanı tanıyan da 13 yıldır işbaşında olan AKP ve Erdoğan olmuştur.
Yıllardır dini duyguları kullanıp, adalet propagandası yapanlar, yolsuzluk, rüşvet batağına girmekten, emekçilerin hakkını gaspetmekten geri durmamış; gerçekte “dinleri imanlarının para olduğunu” göstermişlerdir.
Demokrasiyi, sadece kendi tekeline alan AKP ve Erdoğan, hiçbir muhalif görüşe, eleştiriye, demokratik tepkiye tahammül göstermediği gibi, medya organlarını, kamu görevlilerini, hatta sosyal medyada mesaj atanları bile takip ettirip, kimi zaman “terörist”, kimi zaman “paralelci” ilan ederek cezalandıracak kadar özgürlük düşmanı ve yasakçı olduklarını da göstermişlerdir.
Oylarımız silahların susmasına, Türk-Kürt kardeşliğine mi hizmet edecek yoksa, akan kanın, anaların gözyaşının daha da çoğalmasına; Kürt halkının topyekün terörist ilan edilip linç edilmesine mi!
Demokrasi ve özgürlüklerin yaşandığı bir Türkiye mi istiyoruz, yoksa hak ve hukukun rafa kaldırıldığı; “tek adam diktatörlüğü” ile yönetilen, bir Türkiye mi istiyoruz?
Emekçilerin ezilmeden, sömürülmeden insanca yaşayabildiği bir Türkiye’den mi; yoksa ucuz işgücü cennetine dönen, iş cinayetlerinde rekor kıran, hakkını arayan işçinin cezalandırıldığı, yoksul-zengin uçurumunun büyüdüğü; sermayenin, zenginlerin yönettiği bir Türkiye’den mi yanayız?
DAY-MER olarak bütün işçi ve emekçileri, barışa ve kardeşliğe katkı yapmaya çağırıyoruz. 1 Kasım seçimlerinde vereceğimiz oylar bu katkının bir parçası olacaktır. Tercihimizi, Türkiye halklarının demokrasi, özgürlük ve barış özleminden yana kullanalım; Türkiye’nin sermaye ve savaştan yana partiler tarafından yönetilmesine; Türk-Kürt çatışmasının körüklenmesine ve Kürt halkını inkar ve imha çabalarına “hayır” diyelim.
Oylarımızı, her şeye rağmen inatla barış-kardeşlik diyen; emekçilerin haklarını, doğanın tahrip edilmemesini, gençlere-kadınlara özgür ve eşit bir gelecek verilmesini savunan Halkların Demokratik Partisi HDP’ye verelim.”