Britanya Demokratik Güç Birliği tarafından, Türkiye’deki şiddet ve çatışma ortamı geçtiğimiz Cumartesi günü Londra’da Oxford Circus’ta bulunan BBC binasının önünde başlayan bir yürüyüşle protesto edildi.
Türkiyeli sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu Britanya Demokratik Güç Birliği tarafından, Türkiye’deki şiddet ve çatışma ortamı geçtiğimiz Cumartesi günü Londra’da Oxford Circus’ta bulunan BBC binasının önünde başlayan bir yürüyüşle protesto edildi. Protesto gösterisine çok sayıda vatandaş katıldı.
Saat 15.00 sıralarında Oxford Circus’ta bulunan BBC televizyonu binası önünde yapılan konuşmalardan sonra göstericiler, Leicester Meydanı’na doğru yürüdü. Britanya Demokratik Güçbirliği tarafından yapılan basın açıklaması şöyle: “AKP ve benzeri anlayışların politikaları yüzünden, çocuklar neden öldürüldüğünü bilmeden ölüyorlar. Işid, El Kaide, El Nusra, Öso ve tüm gerici, yobaz ve ırkçılar halklara hesap verecekler. Neden öldürüldüğünü bilmeden ölen çocuklar için sesimizi daha fazla yükseltmemiz gerekiyor. Vicdanlı olan tüm insanlar, daha güçlü ve yürekli olmak zorundadır. Yaşadığımız bu zaman dilimi tüm insanlığın utanç tarihi olacaktır. Bu süreç sadece çete gurupları, süper güçler, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi faillerin değil tüm insanlığın da tarihidir. Bu nedenle olan bitenlerden iyilerde kötüler kadar sorumludur. Irak’ı özgürleştirmek adına ve Arap baharı kurmacası adı altında savaş bahaneleri üretildi. Suriye’nin parçalanmasına kadar devam eden ve en sonunda bölgede yaşayan tüm halkları hedef alan savaş canavarı şimdi Aleviler, Sünniler, Kürtler, Türkler, Ezidiler başta olmak üzere tüm Türkiye’yi de içine almış durumdadır. Dünyanın neresinde olursak olalım yüreğimiz onlarla olmak zorundadır. Şimdi bu direnen halkların yanında değilsek eğer, ya ne zaman olacağız?
Bu nedenle bizler bugün Suruç’ta 32 SGDF’liyiz! Gazi’de devrimci Günay’ız! Kobane’de ölen çocuklarız. Zergele’de vücudu parçalanan anneyiz. İdlib’in çığlığını duyurmak zorundayız. Lazkiye de kurşuna dizilen halkız. Şengal de ki acıları yaşayanlarız. Silahlı Saldırıya uğrayan Alevi kurum yöneticileriyiz.
Türkiye’deki geçici hükümet ülkemizi karanlık bir çıkmaza sürüklemektedir. Ülkemiz 90’ların Türkiyesi oldu. Faili meçhul cinayetlerin, silahlı saldırıların, ev baskınlarının, gelişi güzel tutuklamaların, köy yakmaların, köy boşaltmaların ve yargısız infazların Türkiyesi.
Devlet yıllardır Aleviliği asimile etmek için türlü yollara başvurdu. Bu da yetmedi artık polis Cemevlerine silahlarla, gaz kapsülleriyle, tazyikli sularla saldırılıyor. Alevi kurum yöneticileri silahlı saldırılara uğruyor. Kürt siyasi hareketi içinde yer alan kişiler sorgusuz tutuklanıyor. Devrimciler infaz ediliyor. Bu düzmece savaşların bedelini ödeyen Orta Doğu halkları, katillerden hesap soruyor. Çetelere ve onların sahiplerine karşı tarihi bir direniş sergiliyorlar.”