Londra’nın en etkili sivil toplum örgütlerinden Limasollular Derneği, geçtiğimiz günlerde “Kadının Toplum İçerisindeki Yeri” konulu bir panel düzenledi.
Geçtiğimiz Çarşamba akşamı Edmonton’daki Kervan Banqueting Suite’te düzenlenen panele konuşmacı olarak, KKTC’den Dr. Nazım Beratlı, Londra’dan Dr. Teoman Sırrı, Eğitimci Ertanç Hidayettin ve Londra Toplumcu Dayanışma Derneği başkanı Songur Cambaz katıldı.
Dominion Travel ve Jewels of the Med şirketinin katkılarıyla düzenlenen panelin açılış konuşmasını yapan Limasollular Derneği Başkanı Emine Sönmez, 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olduğunu hatırlatarak, “Limasollular Derneği yönetim kurulu olarak hepinizin kadınlar gününü candan kutlar, sağlık, huzur ve sevgi dolu nice mutlu yıllar dileriz” dedi.
Sönmez sözlerini şöyle sürdürdü:
‘8 Mart uluslararasıkadınlar günüdür. Bu günde, kadınlar için konferans, gösteri ve eğlence gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir. Bu tür etkinliklerle kadınlararası dayanışma ve kadınların toplumdan beklentileri, kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğu vurgulanır. Kadına yönelik şiddet, kadını toplumsal ve siyasal hayatta dışlayan bir toplum, geleceğini adil, eşit ve ahenkli bir şekilde kuramaz.”
Sönmez, sözlerine, “Yaşadığımız bu memleketin hayat şartlarına uyum sağlayarak, kimliğimize, kültür ve geleneğimize sahip çıkarak, yaptığımız bu anlamlı etkinlikler, umarım toplumumuzla ve gelecek nesillerimizle olan ilişkilerimizi pekiştirir ve sağlıklı bir şekilde devamını sağlar” şeklinde devam etti.
Dr Teoman Sırrı, toplumda kadının yerinin duruma ve bir çok faktöre göre değiştiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Bazı Müslüman ülkelerde kadın kocası yanında olmadan dışarı çıkamıyor. Ben bunu bir hapislik olarak görüyorum. Kadınlar inançlarına, almış oldukları eğitime, geleneklerine, evli ise kocasına ve doğup büyüdüğü ülke şartlarına bağlıdır. Örneğin; Suudi Arabistan’da bayanlar araç kullanamıyor ve denize mayo ile giremiyorlar.”
‘İlk eğitim evde başlar’ diyen Sırrı sözlerini şöyle sürdürdü: “Anne ne kadar eğitimli ise çocuklarına da o şekilde yön vermeye çalışır. ‘Ağaç yaş iken eğilir’ sözünü hatırlatmak istiyorum. Çocuklarımıza sevgi ve saygıyı, çalışkan, dürüst ve terbiyeli olmayı ilk öğreten annelerdir. Bunu başarabilen anne başarılı bir kadındır. Bu yüzden Türk toplumunda aile içinde kadının yeri ve önemi büyüktür.’
Osmanlı döneminde kadın haklarında gerileme yaşandığına işaret eden Sırrı, Atatürk döneminde kadının bambaşka bir kimlik kazandığını söylüyerek, “Türk kadını 1936 yılında oy kullanma hakkını kazandı. Dünyanın en medeni ülkesi olarak gösterilen İsviçre’de bile kadınlar bir kaç yıl öncesine kadar oy haklarını kullanamıyorlardı” şeklinde konuştu.
“Kadın haklarını korumak için ne kadar yasa çıkartılırsa çıkartılsın malesef kadının özgürlüğünü tehlikeye ilk atan aile fertleridir” diyen Teoman Sırrı, “Kız çocukların istenmemesi, erkek çocuk doğurana kadar kadına baskı yapılması, çok çocuklu evde kadının eve mahkum edilmesi, kız çocukların okula gönderilmemesi, kızların küçük yaşta zorla evlendirilmasi, erkeğin kadına şiddet uygulaması ve bazı ailelerin kız çocuklarına sporu yasaklamaları gibi örnekler verebiliriz” dedi.
Sırrı bunları önlemenin yollarını da şöyle sıraladı: “Tüm bunları eğitimle önleyebiliriz. Sadece kadınları değil, erkeklere de kadının yerinin ne kadar önemli olduğunu öğretmek lazım. Çünkü böyle baskı altında yaşayan kadın huzurlu olamaz ve ailenin dağılmasına önayak olur. Tabii çocuklar da bu davranışlardan nasibini alırlar. Çocuklar da bu davranışları belli bir noktadan sonra benimserler ve ilerde kendileri de yapmaya başlarlar”
BM’nin yaptığı araştırmaya göre dünya genelinde üretimin yüzde 66’sini kadınların yaptığını ancak buna karşılık gelirden sadece yüzde 10 pay aldıklarını belirten Sırrı, kadınların malvarlığı konusunda da toplamın sadece yüzde 1’ine sahip olduğunu ve kadınların erkeklere göre yüzde 20-50 daha az maaş aldıklarını ifade etti.
Sırrı konuşmasını şöyle bitirdi: Toplumda kadının yeri saygıyla karşılanmalıdır. Kadın ve erkek aynı değildir, fakat aynı haklara sahip olmalıdır. Kadınlar toplumun geleceğini sağlar. Kızlarınızı okutunuz, çünkü onlar geleceğin annelerdir. Çünkü her ilerlemiş devletin arkasında çağdaş bir kadın topluluğu vardır.”
Sırrı’nın ardından söz alan Dr. Nazım Beratlı da kadınların direnişin sembolü olduklarını ifade ederek şunları söyledi: “Dünyanın bu döneminde ve toplumumuzun ulaştığı bu aşamada, biz kadınlarımızı özgürleştiremezsek, eşit hale getiremezsek ve toplumdaki bütün ayrımcılıkları ortadan kaldıramazsak, bu kurt kapanı halindeki dünyada yutulmamak mümkün değildir. Yutulmamanın yolu ise özgürce gelişmektir”
Panelde Ertanç Hidayettin ve Songur Çambaz da kadın hakları ve kadının toplumdaki yeri ile ilgili birer konuşma yaptılar.
Konuşmaların ardından konuşmacılara teşekkür edilerek birer plaket verildi.