Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu (ADDP), Türk Medeni Kanunu’nun Türkiye’nin hukuk sistemine getirdiği kadın haklarına dair önemli bir açıklama gerçekleştirdi. Türk Medeni Kanunu, 17 Şubat 1926 tarihinde İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak TBMM tarafından kabul edilmiş ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanun, Türk toplumunu çağdaş, eşitlikçi bir yapıya taşıma amacını taşıyan önemli bir adım olmuştur.
Türk Medeni Kanunu’nun kabulüyle birlikte, özellikle kadın hakları alanında bir dizi köklü değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliklerin başında, erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanabilme hakkının ortadan kaldırılması gelmektedir. Ayrıca, evlilikte resmi nikah ve tek eşlilik zorunluluğu getirilerek aile kurumuna çağdaş bir bakış açısı kazandırılmıştır.
Kanun, boşanma durumunda çocukların haklarını güvence altına alarak kadınlara boşanma hakkı tanımıştır. Miras konusunda da kadın-erkek eşitliği sağlanarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele edilmiştir. Mahkemelerdeki şahitlikte kadın-erkek eşitliği getirilmiş, bu da toplumun her kesiminin adil bir hukuk sistemine güven duymasına katkı sağlamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde gerçekleşen bu köklü değişiklikler, Türk kadınına sosyal, ekonomik ve siyasal alanda daha fazla haklar tanımıştır. Atatürk, kadınların toplum içinde tam ve bağımsız bireyler olarak yer alabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun yanı sıra eğitim, seçme ve seçilme hakları gibi alanlarda da önemli adımlar atmıştır.
Ancak, günümüzde Türkiye’de cinsiyet eşitsizliği hala önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden hayata geçirilmesi, kadın haklarının korunması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede daha etkin adımlar atılması gerekmektedir.
ADDP’nin yaptığı açıklama, Türk Medeni Kanunu’nun kadın haklarına yönelik getirdiği önemli düzenlemeleri vurgulayarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara verdiği değeri ve bu alandaki kararlılığını bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu çerçevede, toplumun her kesimine düşen sorumluluklar ve kadın haklarının daha da güçlendirilmesi adına yapılması gerekenler konusunda farkındalık yaratma çabalarının sürmesi önemlidir.