İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği’nin de kurucu üyesi olduğu ve şu andaki yönetim kurulunda görev aldığı Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu (ADDP), yayınladığı basın açıklamasında İstanbul Sözleşmesi’nin feshiyle ilgili açıklama yaptı.
Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu’nun, İstanbul Sözleşmesi ile ilişkin açıklaması şöyle:
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu ve İstanbul’da imzalandığı için Türk milletinin gurur duyduğu ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’, diğer adıyla ‘İstanbul Sözleşmesi’, Cumhurbaşkanı Kararı ile Türkiye tarafından feshedildi. Böylece milyonlarca kadının hayatının korunması, ülke halkının yarıdan çoğunun ortak iradesi, İnsan Hakları konusu, LGBTİ örgütlerinin hakları, ve Milletlerarası Antlaşmalar bir kenara itilerek; tek adam yönetiminin kararı millete dayatıldı. Üstelik mecliste oybirliği ile kabul edilmiş olan bir sözleşmenin ancak meclis kararıyla feshedilebileceği gerçeğine rağmen…Uluslararası tüm sözleşmeler kanun hükmündedir. Anayasanın 87. Maddesi “kanunla alınan bir karar kanunla kaldırılabilir” der. İstanbul Sözleşmesi bir yasayla onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Cumhurbaşkanı kararnamesi ile kaldırılamaz. Uluslararası sözleşmeleri Anayasa’ya aykırı bir şekilde iptal etmek, çok daha büyük hatalara ve tehlikelere yol açar.
Hukukçular “temel haklar Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez” diyorlar; ‘İstanbul Sözleşmesi’ bir yasayla 10 yıl önce onaylanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu sözleşmeden Türkiye’nin çıkması mümkün değildir. Bu bakımdan bu sözleşme hakkında çıkarılmış olan Cumhurbaşkanlığı kararı Anayasa’ya tümüyle aykırıdır, yok hükmündedir.” diyorlar…Tüm bu gerçeklere rağmen, Cumhurbaşkanı demokratik cumhuriyet hukukunu ve halkın geniş kesimlerinin tepkisini yok sayıp, cumhuriyete ve Atatürk devrimlerine karşı olan cemaatler ve tarikatlardan yana olduğunu ispatlamıştır. Oy kaybetme kaygısıyla alındığı çok açıkça belli olan bu karar, siyasi iktidara çok zararlar getirecektir hiç şüphesiz. İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olanların oranı yüzde 17dir, ve bunlarda radikal dinci guruplar, yani cemaat ve tarikatlardır. Yürürlükteki Anayasa’ya ve yasalara göre tarikat ve cemaatlerin varlığı ve faaliyetleri suçtur. Iktidar bu hukuksuzluğa göz yumarak aldığı hukuk dışı kararla bu suça ortak olmuştur.
Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerin devamlı arttığı bir ülkede kadınları, çocukları fiziksel, cinsel, ekonomik ve duygusal şiddetten koruyan, toplumun her tür şiddetle mücadele konusunda önlemler alan, “Kovuşturma ve Destek Politikaları” içeren böylesine mükemmel hazırlanmış bir sözleşmeyi bir imza ile ortadan kaldırdığını sanmak ve bunda direnmek çok büyük bir yanılgıdır. Bu sözleşmeden imzanın çekilmesi kadınlarımıza artık devlet sizi korumaktan geri çekildi demektir. Buradan kaynanlanan bir özgüvenle kadın cinayetleri daha da artacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104. maddesinde düzenlenen Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerine göre Cumhurbaşkanının milletlerarası antlaşmaları feshetme yetkisi yoktur. Sadece ‘onaylama ve yayımlama’ yetkisi vardır. 2021 yılının ilk aylarında 67 kadın erkekler tarafından katledilmiştir. İstanbul Sözleşmesini feshetmek bu cinayetleri hiçe saymaktır. İstanbul Sözleşmesi hayatın ve hakların teminatıdır. İstanbul Sözleşmesi yaşatır! Biz dünya Atatürkçüleri, Istanbul Sözleşmesini yaşatmak için mücadele verenlerin yanındayız.’’