Aleviliğin Almanya’da ayrı bir inanç olarak tanınmasının ardından, bir başka ülke de Aleviliği bağımsız inanç olarak tanımaya hazırlanıyor. Birleşik Krallık’ta önümüzdeki mart ayında yapılacak nüfus sayımında Alevilerin din hanelerine ‘Alevi’ yazılmasına dair kampanya başlatan Britanya Alevi Federasyonu, tıpkı Almanya’da olduğu gibi Birleşik Krallık da Aleviliğin kurumsal bir kimliğe kavuşacağını ve diğer inançların sahip olduğu yetkilere sahip olacağını söyledi.
“Alevilerin resmi olarak, nüfuslarına göre hizmet görmeleri gerekiyordu”
Kampanyaları ile ilgili Independent Türkçe’ye konuşan Britanya Alevi Federasyonu Genel Başkanı İsrafil Erbil, Birleşik Krallık’ta 500 bine yakın Alevinin yaşadığını belirterek şunları anlattı:
“Alevilik, 2015’in Ekim ayından itibaren Birleşik Krallık ve Galler Vakıflar Kurulu tarafından resmi olarak tanınmış durumda. Britanya Alevi Federasyonu da Aleviliği yaşatmak, ilerletmek ve Alevilik üzerinden kamu yararına işler yapan vakıf olarak tescil edildi. Ardından, parlamentoda bir Alevi Sekretaryası kuruldu, okullarda Alevilik ders olarak okutulmaya başlandı. Fakat bunlara ek olarak Alevilerin resmi olarak, nüfuslarına göre hizmet görmeleri, yaşadıkları alanların belirlenmesini gerekiyordu. Ki; belediyelerden başlayarak bütün kamu kurumlarının halklara, inançlara, farklı konuşulan dillere, cinsiyetlere verdiği hizmetlerden Aleviler de yararlanabilsinler.”
“Alevilerin resmi olarak, istatistiki olarak biz de varız demesinin tek yolu nüfus sayımı”
Britanya’da her 10 yılda bir yapılan nüfus sayımının 2021’in 21 Mart’ta yapılacağını söyleyen Erbil sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu nüfus sayımından yararlanmak istiyoruz. Çünkü Alevilerin resmi olarak, istatistiki olarak biz de varız demesinin tek yolu bu. O nedenle önümüzdeki mart ayında yapılacak olan nüfus sayımında ciddi bir Alevi nüfusu evlerine gelen ya da internet üzerinden erişecekleri formlarda din hanelerine Alevi olarak yazacaklar. Çocuklarımızın, inancımızla barışık büyümesini istiyoruz. Aksi takdirde kendisini tarif edemeyen, kendisini bilmeyen, kendi kültür zenginliğine hakim olamayan çocuklar diğer kültürlerle de sağlıklı iletişim kuramıyor, ileride travmalar yaşayabiliyor.”
“18 tane kültür merkezi ve cemevimiz var”
İsrafil Erbil, Birleşik Krallık’taki Alevi nüfus ve bu nüfusun Türkiye’den göç etme zamanlarına ve nedenlerine dair de şu bilgileri veriyor:
“Aleviler, özellikle 1978 Maraş Katliamı, Çorum Katliamı, 12 Eylül darbesi ve daha sonra 93’teki Madımak Katliamı’nın ardından o ülkeye aidiyet duygularını yitirdiler. Birleşik Krallık ilk yıllarda özellikle tekstil sektöründe emek ihtiyacı nedeniyle fırsat olarak görülmüş. Tekstil sektörü Doğu Avrupa’ya taşınınca, bu kez herkes kendi işyerlerini kurdu ve ciddi bir dayanışma ağı oluşturuldu. Kimi kaynaklara 300 bin, kimi kaynaklara yarım milyon Aleviden bahsediyoruz. Şu anda bazı belediyelerde 64 tane belediye meclis üyesinin 15-20’si Alevi. Hatta iki dönemdir Alevi canlarımızdan belediye başkanları olanlar var, bir milletvekilimiz şu anda parlamentoda. Sadece 450 bin nüfuslu Einfeild Belediyesi’nde 60 binin üzerinde Alevinin yaşadığını biliyoruz. Dolayısıyla Britanya’nın dört bir yanına dağılmış olan, İskoçya’da, Galler’de yaşayan devasa bir Alevi niceliğinden söz ediyoruz. 18 tane kültür merkezi ve cemevimiz var, federasyon olarak bu kurumların çatı örgütüyüz. Her yerde, neredeyse Birleşik Krallık’ın köylerinde bile Alevilerin yaşadığını biliyoruz. Ve bu nüfusun artık görünür olmak gibi bir derdi var, “biz de varız ve diğer inançlar-diğer kimlikler üzerinden tarif edilmek istemiyoruz” diyorlar. “Eğer bir kamu hizmeti olacaksa, ölümden doğuma kadar kendi inançlarımızla hizmet almak istiyoruz” diyorlar.”
Birleşik Krallık’ın demokratik bir ülke olduğunu söyleyen Erbil, “Bu nedenle biz de hayatımızın bütün alanlarında Alevi olarak tanınmak ve yaşamak istiyoruz” diye konuşuyor.
Erbil, kampanyanın sonunda Alevilerin Birleşik Krallık’ta şimdiye kadar kullanmadıkları hangi hakları kullanacaklarına dair sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor:
“Mesela okullarda, hastanelerde aldığımız hizmetler inancımıza göre olacak. Koronavirüs mücadelesi döneminde belediyeler inanç gruplarına ne tür hizmetler beklediklerini sorduklarında, Aleviler ile bir şey bilmedikleri için, inancımızla ilgili bir hizmet alamadık. Cenazelerde Sünniliğe uygun hizmetler seçenek olarak sunuluyor. Ama biz Alevi’yiz, bu ülkede kurumsal kimliği olan bazı inanç gruplarından sayı olarak çok daha fazlayız. Yok sayılmak istemiyoruz. Biz bu hakları ayrışmak ve Alevi milliyetçiliği olsun diye değil, bir arada yaşayabilmenin koşullarını daha iyileştirmek, karşılıklı birbirimizi tanıyarak, kimliklerimizle barışık olma zarureti nedeniyle talep ediyoruz.”