kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
35,0875
EURO
36,6074
STERLIN
44,3339
BITCOIN
$102.394
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Hafif yağmur
9°C
LONDRA
9°C
Hafif yağmur
Cuma Orta şiddetli yağmur
12°C
Cumartesi Orta şiddetli yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
8°C
Pazar Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
6°C
Pazartesi kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
9°C

Demokrasi ölüyor mu?

24.04.2018
0
A+
A-

Dünyaca ünlü uluslararası ilişkiler dergisi Foreign Affairs yeni sayısının kapağında “Demokrasi ölüyor mu?” sorusunu gündeme getirdi. Derginin Mayıs-Haziran sayısında yer alan makaleler bu soruya cevap arıyor. Dünyada demokrasinin gerileme içinde olduğu bilinen bir gerçek. Bu konuda çeşitli raporlar, kitaplar, makaleler var. Dünyada demokrasinin durumunu ölçen Freedom House’un son raporu buna bir örnek. Journal of Democracy dergisinde yayınlanan “Dekonsolidasyon işaretleri” (The Signs of Deconsolidation) başlıklı makalelerinde Roberto Stefan Foa ve Yascha Mounk şu verileri aktarıyorlar: “Amerikan vatandaşları arasında liberal demokrasiyi eleştirmenin ötesinde reddetme eğilimi güçleniyor. 2011 yılında genç Amerikalılar arasında yapılan bir ankette gençlerin yüzde 24’ü demokrasiyi “kötü” veya “çok kötü” bir yönetim şekli olarak nitelediler. 1995’te ordunun ülkeyi yönetmesi fikrine destek veren Amerikalıların oranı 16’da bir iken yakın geçmişte yapılan anketlerde bu oran 6’da bire düştü. Özellikle gençler arasında demokratik sistemden hoşnutsuzluk sadece ABD ile sınırlı değil. İngiltere, Avustralya, Hollanda, Yeni Zelanda, İsveç gibi yerleşik demokrasilerde de benzeri eğilimler var. Demokrasi ile yönetilmenin yaşamsal olduğunu düşünen gençler azınlık durumunda. Demokrasinin temsili kurumları, siyasi partiler sorgulanırken otoriter görüşler güç kazanıyor. “Parlamento ve seçimlere bağımlı olmayan güçlü lider” görüşü taraftar kazanıyor.” Dünya Değerler Anketi’ne göre “güçlü lider” fikrine destek ABD, İspanya, Türkiye, Almanya gibi ülkelerde arttı. Kısacası dünyadaki son gelişmeler ışığında demokrasinin geleceği konusu yoğun olarak tartışılıyor. Foreign Affairs dergisi “Demokrasi ölüyor mu?” çarpıcı sorusu ile bu tartışmaya katılıyor. Derginin bu konuyu seçmiş olması önemini ve aciliyetini yansıtıyor.

Yeni sayıyı tanıtan giriş yazısında dergi editörü Gideon Rose gücün yürütmenin elinde merkezileşmesi yani güçler ayrılığının zayıflaması, yargının siyasallaşması yani yargı bağımsızlığının zayıflaması, bağımsız medyanın saldırıya uğraması yani basın özgürlüğünün saldırı altında olması, makamın kişisel kazanımlar için kullanılması eğilimlerine dikkat çekiyor. Tüm bunlar demokrasinin gerilemekte olduğunun işaretleri. Bu eğilimleri bir çok ülkede görmek mümkün. Rose, bir arkadaşının “Biz bu filmi daha önce de görmüştük ama hiç bir zaman İngilizce değildi” yorumunu aktarıyor. Demokrasi geçmişte de çeşitli ülke ve bölgelerde gerilemişti. Daha sonra Samuel Huntington’un deyimi ile “yeni bir dalga ile” yayılmaya devam etmişti. Şimdi yeni olan yerleşmiş, “İngilizce konuşan” demokrasilerin de kriz ve gerileme yaşıyor olmasıdır. Gideon Rose’un aktardığı gibi kimilerine göre global demokrasi Avrupa’da faşizmin yükseldiği 1930’lu yıllardan bu yana en büyük gerilemeyi yaşıyor. Bu analizlere göre gelişmiş, yerleşmiş demokrasiler eşitsizlik sorununu azaltamaz, içinden geçmekte olduğumuz enformasyon devrimini yönetmeyi başaramazlarsa demokrasinin gerileme süreci devam edecek. Daha kötümser olanlar bu konuda trenin kaçırılmış olduğunu düşünüyorlar. Dolayısıyla Francis Fukuyama’nin öngördüğü liberal demokrasinin zaferi anlamına gelen “tarihin sonu” yerine demokrasiden yana olanlarla otoriter sistemden yana olanlar arasında yoğun ideolojik mücadelenin yer aldığı bir dönemdeyiz. Otoriter sistemler güç topluyor. Özgürlükçü demokrasi, güçler ayrılığı, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü gibi değerleri savunanların işi oldukça zor.

“Yeni Soğuk Savaş” söylemlerinin sık sık tekrarlandığı günümüzde dünyadaki durumun Avrupa’da faşizmin yükseldiği dönemle ABD-Sovyet rekabetinin yaşandığı Soğuk Savaş döneminden farklı olduğunun altını çizmeliyiz. Geçmişe atıfta bulunurken, tarihten dersler almaya çalışırken dikkatli olmamız lazım. Tarih tekerrürden ibaret değildir. Önemli olan  içinde yaşadığımız karmaşık dünyanın doğru analizini yapabilmektir. Şimdi otoriter dünyayı temsil eden Çin, Rusya gibi güçler Alman, İtalyan faşizminden, Sovyetler Birliği’nden farklıdırlar. İktidarda olan diğer otoriter popülist rejimler de faşizmden farklıdır. Bu nedenle durumu, sorunları iyi analiz etmek önemli. Gideon Rose, şu önemli tespitte bulunuyor. “Gelişmiş demokrasiler için esas tehlike dıştan değil, içten kaynaklanıyor.” Demek ki demokrasinin korunup geliştirilebilmesi için esas olarak içte yapılması gereken işler var. Yükselen popülizmin, otoriter eğilimlerin önüne geçmenin yolu içte değişimdir. Özgürlükçü demokrasiden yana olan güçlerin toparlanıp mücadele vermeleri gerekiyor. Otoriter popülizm karşısında havlu atmamalıyız.

Demokrasi ölüyor mu? Hayır ölmüyor ama zor bir dönemden geçiyor. Saldırı altında. Özgür yaşama değer veriyorsak demokrasiyi korumak, savunmak görevimiz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.