İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, ilk koronavirüs dalgasının ardından sağlık çalışanlarının neredeyse yarısında major depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, alkol bağımlılığı ve anksiyete gibi sorunlar görüldü. Sağlık çalışanlarının yedide biri kendine zarar vermeyi ya da ölmeyi düşündü.
Londra’daki King’s College’ın araştırmasına göre, geçen yıl Mart ayında ülkeyi etkileyen koronavirüsün ilk dalgasında en ağır Covid-19 hastalarıyla ilgilenen sağlık çalışanlarının çoğunluğu travma yaşadı.
Geçen yılın Haziran ve Temmuz aylarında internet üzerinden yapılan araştırmaya, İngiltere genelindeki hastanelerin yoğun bakım ünitelerindeki 709 sağlık çalışanı katıldı.
Bu kişilerin yarısında yakını ağır kaygı bozukluğu, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu görüldü. Bir kısmında alkollü içki tüketiminin bağımlılık derecesinde arttığı tespit edildi.
Araştırmaya katılan yedi sağlık çalışanından biri de ya kendisine zara vermeyi ya da “Ölsem daha iyi” diyerek intiharı düşündü.
Hemşireler ve hasta bakıcıların ruh sağlığı, doktorlar ve diğer klinik çalışanlarına göre daha ağır hasar aldı.
Araştırmaya katılanların yarısından biraz fazlası ise travma yaşamadığını ya da sağlıklı şekilde atlattığını belirtti.
Henüz detaylı değerlendirilmesi yapılmayan ancak internet ortamında yayımlanan sonuçlara göre, araştırmaya 291 doktor (yüzde 41), 344 hemşire (yüzde 48,5) ve 74 diğer sağlık çalışanları (Yüzde 10,4) katıldı.
Araştırmaya katılanların;
Araştırmacılar, yoğun bakım çalışanlarının karşı karşıya kaldığı baskı düşünüldüğünde, sonuçların şaşırtıcı olmadığını söylüyor.
İngiltere’de Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS) çalışanlarının, iş yükünün ve şartların çok ağır olduğu bir dönemde olağanın çok üstünde hastayla ilgilendiği belirtiliyor.
Araştırmayı yapan ekibin başındaki Prof. Neil Greenberg de sonuçların NHS için “uyandırma alarmı” görevi görmesi gerektiğini söyledi:
“Semptomların ağırlığı yoğun bakım ünitesi çalışanlarının kaliteli bakım sağlama yeteneğine büyük zarar verebilir. Aynı zamanda bu çalışanların hayat kalitesi üzerinde de olumsuz etkisi oluyor.”
Greenberg’e göre mesleğe dayalı ruh sağlığı bakımı sağlanmalı bu kişilerin terapiye erişimi kolaylaştırılmalı.
Yaz aylarında hasta sayısının azalmasıyla ruh sağlığında düzelme görülen sağlık çalışanlarının, ilk dalgada karşılaştıkları risklerle yeniden karşı karşıya olduğunu da hatırlatan Prof. Greenberg, vaka sayılarındaki artışın yine tehlikeli boyutlarda olduğunu söyledi.
Romford’daki Queen’s Hastanesi’nde yoğun bakım hemşiresi olan Victoria Sullivan, eve döndükten sonra o gün hastanede olup bitenleri düşünmekten uyuyamadığını söylüyor:
“En kötü anım, bir hastamın öldüğünü telefonda sevdiklerine söylediğim andı. Hastanın akrabalarının çığlıklarını hayat boyu unutmayacağım. Birine bunu telefonda açıklarken, onlar tüm kalpleriyle haykırarak ağlarken sadece ‘Çok üzgünüm’ diyebilmek, bizi ciddi anlamda travmatize ediyor.
“Onlara ne kadar üzgün olduğumu söylerken bir yandan da aklımın bir köşesinde şu oluyor: Gidip ilgilenmem gereken üç hastam daha var, serumlarının yenilenmesi, ilaçlarının verilmesi gerekiyor. Yardım bekleyen bir de hemşire var.
“Bu suçluluk duygusu çok ağır geliyor.”
Portsmouth Hastanesi’nden diyabet uzmanı Prof. Partha Kar, “Tüm farklı olasılıkların içinde insanların hayatta kalma savaşı vermelerini izlemek gerçekten ama gerçekten çok zor.” diyor:
“Tüm uzmanlık alanlarından iş arkadaşlarımla aramızda hastalığa yakalanma oranları çok yüksek. Bazıları bu kadar ağır hasta görmeye de alışkın da değil. Bunun her bir sağlık çalışanının ruh sağlığı üzerinde yarattığı etkiyi de görmezden gelemeyiz.”
Bir NHS çalışanı da, “Ön cephede çalışan NHS açlışanları için çok zor zamanlar. Bu sebeple travma yaşayan ve bağımlılık sorunları ortaya çıkanlar başta olmak üzere ruh sağlığı olumsuz etkilenen sağlık çalışanları için bazı çalışmalar yapıyoruz.” diyor ve halkın da buna destek olabileceğini söylüyor:
“Halk da doktorlara ve hemşirelere ellerini temiz tutarak, maske takarak ve sosyal mesafeye dikkat ederek yardımcı olabilir. Böylece hastaeler üzerindeki baskı azalır ve daha az insan hayatını kaybeder.”