İngiltere açıklanan son ölümlerle İtalya’yı geride bırakarak, Avrupa’da koronavirüsten en çok kişinin öldüğü ülke haline geldi.
İngiltere Yerel Yönetim ve İskan Bakanı Robert Jenrick Çarşamba günkü koronavirüs bilgilendirme toplantısında son 24 saat içinde bildirilen 649 koronavirüs ölümüyle birlikte ülkede salgının başında bu yana yaşamını kaybedenlerin sayısının 30 bin 76’ya ulaştığını açıkladı.
Düne kadar Avrupa’da salgında en büyük can kaybı yaşayan ülke olan İtalya’da toplam 29 bin 684 kişi yaşamını yitirdi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde salgından ölenlerin sayısı ise 72 bine çıktı.
Fakat sağlık uzmanları bu rakamların olayın boyutlarını kısmen yansıttığını söylüyorlar.
Cambridge Üniversitesi’nden profesör David Spiegelhalter “Açıklanan rakamların virüs yüzünden ölenlerin gerçek sayısının çok altında olduğuna kuşkumuz yok” diyor.
“Adı geçen ülkelerin hiçbirinde durumun iyi olmadığı açık ama bu Eurovision yarışması değil ve bir sıralama yapmaya çalışmak anlamlı değil” diye ekliyor.
Kıyaslamalar ne kadar anlamlı?
Farklı ülkelerdeki koronavirüs ölümü sayılarını kıyaslamakta bazı sorunlar var.
Gerek dün bilgilendirme toplantısını yöneten Yerel Yönetim ve İskan Bakanı Robert Jenrick gerekse parlamentoda bu konudaki soruları yanıtlayan Başbakan Boris Johnson, buna dikkat çektiler.
İngiltere Kamu Sağlığı İdaresi yetkilisi profesör Yvonne Doyle da dünkü brifingde “Her ülke virüsü farklı şekilde test ediyor ve bu da uluslararası karşılaştırmaları çok zorlaştırıyor” dedi.
Virüsün test edilmesindeki farklılıklara ek olarak, ölümlerin farklı sayılması ve nüfuslar arasındaki sayısal ve niteliksel farklılıklar da kıyaslamaların anlamını etkileyen faktörler olarak sayılıyor.
Öncelikle her ülke ölümleri farklı yöntemlerle kayda geçiriyor.
İngiltere hükümetinin baş sağlık danışmanı Chris Whitty “Her ülke ölümleri farklı sayıyor bu yüzden onları birbiriyle kıyaslamak verimli bir çaba değil” diyor.
İtalya ile İngiltere’nin yöntemleri ilk bakışta benzerlikler gösteriyor. Her iki ülkede de sadece Covid-19 testi yapılıp pozitif çıkmış kişiler koronavirüs ölümü olarak kaydediliyor.
Fakat, hastanelerde yaşamlarını yitirenler bakımından sayıların aşağı yukarı güvenilir olduğunu söylemek mümkün olsa da, aynı şeyi yaygın test yapılmayan dolayısıyla ölüm sebebinin testle belirlenemediği yaşlı bakımevlerindeki ölümler için söylemek zor.
Bir başka faktör nüfus. İngiltere’nin nüfusu 66, İtalya’nınki 60 milyon.
Dolayısıyla nüfusa oranlandığında ölümlerin daha fazla olması için aslında İngiltere’de İtalya’dan yüzde 10’u aşkın daha fazla ölüm olması gerekiyor.
Nüfusun özellikleri de karşılaştırmalar açısından önemli.
Örneğin koronavirüsün yaşlı insanları gençlere göre genellikle daha çok etkilediğini artık biliyoruz.
Yaşça büyük insanların başka kronik hastalıkları da olması ihtimalinin yüksekliği, koronavirüsü onlar açısından daha tehlikeli hale getiriyor.
İtalya nüfusuna baktığımızda yaşlıların nüfusa oranının daha yüksek, çocukların oranının ise daha düşük olduğunu küçük olduğunu görüyoruz.
Dolayısıyla diğer bütün unsurlar aynı olsaydı dahi İtalya’da bu yüzden İngiltere’ye göre daha fazla ölüm olması beklenebilirdi.
‘Koronavirüs ölümü’ ne demek?
İngiltere’de hükümetin gün gün açıkladığı rakamlar virüs ölümü olduğu teyitli kişileri kapsıyor. Ama aynı zamanda Ulusal İstatistik Kurumu, ölüm raporunda test yapılmış olsun olmasın bir şekilde Covid-19’dan bahsedilen her türlü ölümü kapsayan bir sayı veriyor.
Belçika’nın koronavirüs ölümlerinin nüfusa oranı bakımından en çok yüksek olduğu ülke olduğu söyleniyor.
Buna karşılık Belçika’da yetkililer, kendilerinin ölümleri dünyadaki bütün ülkelerden farklı bir şekilde saydığını söylüyorlar.
Bu ülkede hastanelerde ve bakımevlerinde ölenlere ek olarak evinde yaşamını yitiren ve koronavirüsten şüphelenilen ama henüz onaylanmamış vakalar da istatistiklere dahil ediliyor.
Belçika hükümet sözcüsü ve kendisi de virolog olan profesör Steven Van Gucht, hatalı karşılaştırmalar yapıldığını söylüyor.
Ayrıca otoriter siyasi rejimlerin olduğu ülkelerden gelen verilerle ilgili de bir güven sorunu var.
Çin’deki koronavirüs ölüm oranının (nüfusa oranla ölüm), sonradan Vuhan’daki ölüm rakamlarını yüzde 50 artırmalarından sonra bile çok düşük olduğu görülüyor.
Sağlık uzmanları ölümlerin hesaplanmasında daha çok “fazla ölümlere” odaklanmayı tavsiye ediyor.
Bu yöntemle her ülkede salgın döneminde, geçmiş yılların aynı dönemine kıyasla ne kadar fazla ölüm olduğuna bakılıyor.
Fakat bu tür bilgilerin toplanması, anlamlandırılması ve salgının küresel etkisi konusunda tam bir resmin oluşması belki de aylar hatta yıllar alacak gibi görünüyor.
İngiltere nerede hata yaptı?
Salgının ilk aşamalarında çok kapsamlı test yapıp sonra hasta olduğu belirlenen herkesin temaslarını sıkı bir şekilde takip eden ülkeler, virüsün yayılmasını engellemekte en büyük başarıyı sağlamış görünüyor.
Bu yöntemleri baştan itibaren uygulayan Alman ve Güney Kore’de diğer ülkelere kıyasla koronavirüsten daha az insan öldü.
Test sayısının nüfusa oranı bu konuda ölüm oranındaki düşüklükle bağlantılı bir istatistik.
Fakat test verileri de bir çok ülke tarafından farklı kaydediliyor. Bazı ülkeler test yapılan kişi sayısını kayda geçirirken, diğerleri kaç test yapıldığını (aynı kişiye birden fazla kez test yapılabiliyor) sayıyor.
Testlerin salgının hangi döneminde yapıldığı sadece hastanelerde mi yoksa yaygın olarak bir çok yerde mi yapıldığı da kıyaslamalarda hesaba katılması gereken faktörler.
Örneğin Almanya ve Güney Kore salgın ilk başgösterdiği sırada yaygın test yapma politikası izledi ve virüsün tam olarak nasıl ve nerede yayıldığını çok daha iyi takip etmiş oldu.
Fakat İtalya yine çok test yapmasına rağmen çok fazla can kaybı yaşadı. Bu İtalya’nın test kapasitesini salgın iyice yayıldıktan sonra artırması dolayısıyla geç kalmasına bağlanıyor.
Test kapasitesini çok geç artırmakla eleştirilen İngiltere de bu bakımdan İtalya’ya benziyor.
Ana muhalefet İşçi Partisi milletvekili doktor Rosena Allin-Khan hükümeti, yaygın test yapmakta gecikmesinin hayatlara mal olduğunu söyleyerek eleştirdi.
Koruyucu malzeme eksikliği
İngiltere hükümeti testleri yaygınlaştırmakta gecikmesinin yanısıra sağlık hizmetleri ve bakımevlerinde çalışan personele yeterli koruyucu giysi ve malzeme sağlayamamakla da eleştiriliyor.
Nisan ayı başlarında Ulusal Bakımevleri Birliği’nden Nadra Ahmed “En çok ‘Maske bulamıyorum’ ya da “Kimsede eldiven var mı, bizdeki stoklar bitti’ gibi şikayetler alıyoruz” demişti.
Hükümet politikalarının hayata geçirilmesinden sorumlu bakan Michael Gove 2 Mayıs’da İngiltere çapında sağlık hizmetleri ve bakımevlerine toplam 1 milyar 80 bin koruyucu malzeme sağlandığını söyledi.
Ancak BBC’nin Panorama programının yaptığı araştırma bu sayının çoğunun eldivenler, maskeler ve dezenfektan gibi malzemeler olduğunu hatta eldivenlerin de çift değil tek tek sayıldığını ortaya çıkarmıştı.