İngiltere’nin Cambridge kentinde inşa edilen ve Avrupa’nın ilk çevre dostu camisi olan Cambridge Camii, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle açıldı.
Erdoğan, NATO Liderler Zirvesine katılmak ve resmi temaslarda bulunmak üzere gittiği İngiltere’de Cambridge Camii’nin açılışında konuştu.
Cuma günü Londra Köprüsü’nde meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybeden kurbanlar için de ülkem ve milletim adına taziyelerimi sunuyorum.
Bütün ahşap işler birbirine geçme yöntemiyle yapıldı, çivi kullanılmadı, cami 1300 kişilik kapasiteye sahip. 5 bin 270 metrekare üzerine kurulan külliyede sergi salonu, konferans alanı, derslikler, anne-çocuk alanı ve kafeterya gibi birçok sosyal donatı bulunuyor. Cambridge Camii, Avrupa’da bir ilki teşkil ediyor, teknolojinin en son imkanları kullanılarak inşa edildi. Cambridge Camii aynı zamanda Avrupa’nın ilk çevre dostu camidir.
2 gündür NATO Zirvesiyle ilgili olarak Londra’daydım. Bugün de anlamlı bir buluşma oldu. Bu cami Birleşik Krallık’ta yaşayan Müslümanlar ve tüm Müslümanlar için iftihar vesilesi olacaktır. İnsanlık olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Birçok ülkede ırkçı ve İslam karşıtı saldırılar artıyor. İnsanlığı bir arada tutan değerlerin altında olduğunu görüyoruz. Özellikle camilerde ve diğer dini ibadethanelere yönelik saldırılar akıl almaz boyutlara ulaştı. Bu ibadethanenin yükselen İslam karşıtlığına en güzel cevap olacağını düşünüyorum.
Türkiye olarak terörün her fırsatta ülkemizin değil, tüm insanlığın ortak sorunu olduğunu söylüyoruz. Anlamı barış olan bir dinin adını terör ile yan yana getriremezsiniz. Teröristin hepsi kötüdür. Çok uzun yıllar demokrasinin beşiği olmuş ülkelerde ırkçılık, ayrımcılık ve İslam düşmanlığı adeta zehirli bir sarmaşık gibi yayılıyor. Müslümanlara ve yabancılara ait iş yerleri, evler, ibadethaneler, hemen her gün ırkçıların ve faşist grupların hedefi oluyor. Müslüman kadınlar sadece başörtüsü taktıkları için sokakta, çarşıda, iş yerlerinde tacize uğruyor. Bu eylemlerden sadece Müslümanlar değil Museviler, siyahlar, etnik kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı olan diğer kesimler de nasibini alıyor. Şayet bir yerde ibadethaneler hedef alınıyorsa, bombalanıyorsa, yakılıyorsa orada bulunan siviller vahşice öldürülüyorsa insanlık için alarm zilleri çalıyor demektir.
Şu anda Türkiye DEAŞ’a karşı en büyük mücadeleyi veren ülkedir. El-Bab’da 3 bini aşkın DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik. Çünkü DEAŞ’lının İslam ile alakası yoktur ve onlar bizden değildir. DEAŞ’ın İslam ile alakası yoktur, onlar bizden değildir. Müslüman terörist olmaz, İslam’dan terörist çıkmaz. Birilerinin “İslami terör” yaftasını kabul edemeyiz. İslam’ın içinden veya Müslümanların arasından bir terörist çıkıyor diye İslam’ı lekeleyemezsiniz. Terör örgütleri arasında iyi-kötü ayrımını reddediyoruz. Ne terörün ne teröristin iyisi kötüsü, böyle bir yanlışın içine giremeyiz. eröristin hepsi kötüdür, terörizm tamamıyla kötüdür. Lanetlenesi bir eylemdir. Coğrafyamızı gözyaşına boğan teröristlerin hepsi; DEAŞ’lı da olsa FETÖ’cü de olsa PKK/YPG’li de olsa hatta Christchurch’de olduğu gibi Neonazi de olsa aynı zihniyetin mensuplarıdır. Adı sanı, ideolojisi ne olursa olsun, bunların tamamı kana susamış vampirlerdir.
İdeolojisi ne olursa olsun terörist insanlıktan çıkmış canidir. Londra Köprüsü’nde sivilleri öldürenlerle, ülkemizde 15 Temmuz gecesi 251 vatandaşımızı şehit edenler arasında fark yok. Nefret suçlarına karşı birlikte hareket etmeliyiz. Batılı siyaset ve medya kuruluşlarından Müslümanları ötekileştirecek beyanlardan uzak durmalarını rica ediyoruz. Müslüman olmayan dostlarımızın gönül rahatlığıyla bu camilere gelmesini sağlamamız gerekiyor.
Projede, İslam dininin estetiği, sanat anlayışı, Hz. Peygamber’in yaşam tarzı ve doğanın korunmasına verdiği önem esas alındı. Bu esaslar çerçevesinde bir yarışma düzenlenerek tasarımı belirlenen cami, sadece bu sene 9 ödül aldı.
Nisan 2019’da büyük ölçüde tamamlanan ve bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği caminin bahçesinin tasarımında İslami geleneklere bağlı kalınırken, binanın da doğa dostu olmasına büyük önem verildi.
Çoğunlukla ahşap ve mermer gibi doğal malzemelerin kullanıldığı cami, sıfır karbon ayak izi özelliğiyle de dikkati çekiyor.
Fidanların sulanması ve temizlik için yağmur suları depolanıyor, caminin elektriğinin yaklaşık yüzde 40’ı güneş enerjisinden elde ediliyor.
Caminin çatısında bulunan hava sıcaklığını ısıya dönüştüren sistem sayesinde, sıcak hava tanklarındaki sular ve zemin ısıtılıyor.
Sensörler sayesinde içerideki oksijen miktarının azalması veya sıcaklığın artması durumunda, yukarıdaki bölmelerden sıcak hava çekilerek içeriye temiz hava veriliyor.
Çevre dostu özelliğinden dolayı yukarıdan ışık almak ve güneş ışınlarını doğrudan cami içerisine yansıtmak için pencereler kubbe şeklinde caminin tavanına yerleştirilmiş durumda.