LONDRA’DA artan suç oranları ve çeteleşme konuları toplumda genel anlamda büyük bir endişe yaratırken, Londra Gazete’ye konuşan toplum üyeleri özellikle gençlerin şiddet içeren suçlardan ve çete olaylarından uzak durmaları gerektiğini belirtti.
Londra’da yaşayan Türkçe konuşan toplumu da oldukça olumsuz etkileyen olaylara, bazı toplum üyelerimizin de zaman zaman adları karışıyor. Şiddet suçlarından veya çeteleşme olaylarından toplum üyelerimiz bazen mağdur olurken, bazen ise suçlu taraf olabiliyor. Söz konusu şiddet olaylarından özellikle gençleri uzak tutmanın en önemli noktalardan birisi olduğu konusunda hem fikir olan toplum üyelerimiz, bunu hayata geçirebilmek için gençlerin kendilerine sosyal aktiviteler bulması gerektiğini belirtirken, aynı zaman en önemli görevin ailelere düştüğü savunuyor.
Londra Gazete olarak şiddet suçlarını ve çeteleşme olaylarının topluma verdiği zararları sıkça gündeme getirirken, son yaptığımız halk röportajıyla toplum üyelerinin fikirlerine başvurduk. Toplum üyelerinin görüşleri ise şu şekilde:
Ali Dağ
“Yıllardır Stoke Newington bölgesinde polislik yapıyorum ve yıllardır aynı şeyleri dile getiriyoruz. Gençler arasındaki ilişkilerin bir şiddet sarmalına dönüşmesinin temel kaynaklarından biri kesici ve delici aletler taşımalarıdır. Gençler küçük bıçak ve çakı taşımanın bir suç olarak kabul edildiğinin bilincinde değiller ne yazık ki. Polisin bu konudaki tavrı nettir, geçlere her defasında söylüyoruz kesici ve delici en ufak bir şeyi bile taşımak suç olarak kabul ediliyor. Onlara çakı ve bıçak taşımamalarını özellikle belirtiyoruz. Bu konuda geçler kadar suçlu olan ailelerde var çocuklarının bıçak taşıdığını veya çeteleşen guruplara müdahil olduklarını bildikleri halde polise herhangi bir ihbarda bulunmuyorlar. Aileler çocuklarının yelteneceği herhangi bir suçu önlemek için erkenden davranıp polise bildirmeleri gerekir ki polis müdahale edebilsin. Aksi takdirde suça bulaşmaları kaçınılmaz olur. Aileler ihbar konusunda polisten çekiniyorlar çocuklarımız cezaevine gönderilecek ama şöyle bir gerçek var ki ben çocuğumun bıçak taşıyıp birilerini öldürmesi yerine erkenden polise ihbar edip ceza evine girmesini tercih ederim. Halk polissiz, polis halksız olamaz o yüzden birlik beraberlik olup özelliklede gençlerimizi bu suç sarmalından kurtulmalarına yardımcı olabiliriz. Herkes gözünü kulağını açıp, suç teşkil eden bir durumu bize bildirmesi gerekir. Gençlere özellikle belirtmek istiyorum, bıçak, çakı tarzı şeyler taşımak hiçbir şekilde yasal değil. Bir suç işlemeseniz bile polis üzerinizde böyle bir şey bulduğu anda adınıza açılacak olan sicil dosyası ile hayatınız boyunca sıkıntısını çekersiniz en basit bir iş başvurusunda bile karşınıza çıkacaktır o yüzden böyle kendinize ve başkalarına zarar verecek bütün araçları taşımaktan kendinizi sakınınız. ”
Ferit Maybarskan
“Buradaki gençlerin çoğu, özenti nedeniyle suça karışıyor. Özellikle uyuşturucu kullanımı artmış durumda. Başkalarına bakarak çalışmadan para kazanmak istiyorlar, onlar çalışmadan para kazanıyor ben niye çalışarak kazanayım diye düşünüyorlar. Bence ailelerin suçu büyük. 15 yaşında çocuk gecenin bir vakti neden dışarıda. Bazı aileler kendini işine vermiş durumda, çocuklarıyla yeterince ilgilenemiyor. Çocuklar da tanımadığı insanlarla karışarak pislik içinde bulabiliyorlar kendilerini. Ben böyle gençleri görünce uyarıyorum. Her bölgede bir çete var, bu bir gerçek. Nereye gitsen bir çete var hepsinin kendi içlerinde çatışmaları oluyor. Her posta kodunda aktif bir halde çete grubu var. 12-13 yaşındaki çocuklar da bunlara karışıyor. 16 yaşında çocuklar hapse düşüyor çeteler yüzünden, şiddet suçları yüzünden.”
Abidin Malgır
“Her toplum kendi suçlusunu yaratır der, Dostoyevski. Toplumsal vakalarda suç oranın neden arttığı ile ilgili Sosyolojik çalışmalar; genelde toplumun dinamikleri ile ilgilidir. Peki nedir bu dinamikler? Bunlar bireyi oluşturan “aile-toplum-devlet” dinamikleridir.
Londra gibi, büyük şehirlerde bu tur vakalarının yaşanması, şehir hayatinin verdiği birçok olumsuz nedeni içinde barındırır. Bunun en somut örneği, herkesin anlamlandıramadığı bir “yoğunluk” var. Kime sorsanız çok yoğunum cevabını alırsınız. Bu yoğunluk bizi birbirimizden uzaklaştırdı. Aileyi, toplumu, bireyi birbirinden ayırdı, yabancılaştırdı. Bunun yanında teknolojik aygıtların olumsuz kullanımı da insanların bir köşeye çekilme ihtiyacını beraberinde getirdi. Neredeyse yarım saatlik bir sohbet mucizeye dönüşecek gibi bir yaşama doğru itiliyoruz.
Bu yasam şekli de stres ve madde bağımlılığı gibi sorunları beraberinde getirdi. İnsanlar içlerindeki boşluğu sigara-alkol vb. uyuşturucular ile gidereceğini düşünüyor, çözümü onlarda arıyor. Oysa bu tür maddelerin insanı farklı bir ruh haline büründürdüğüne ve sonrasında çeşitli suç isleme vakalarının yaşandığına hepimiz tanığızdır. Ve şiddet artık vazgeçilmez bir çözüm yolu olarak görünüyor.
“Şiddet” değişik versiyonları ile hayatın her alanında mevcut. Şiddete yönelen bireylere baktığımızda da bunların genelde birbirine yakın profilleri olur. Toplum tarafından ötekileştirilmiş, damgalattırılmış, olarak konumlanırlar. Adeta toplum onlara suç islemeleri için davetiye çıkarır farkında olmadan. Oto-kontrolün olmadığı bu bireyler tamamen masumdur, demiyorum, onların şiddete yönelmelerinde -aile-toplum-devlet- öznesinden hepimizin payı olduğunu düşünüyorum.
Basta da söylediğim gibi Dostoyevski’nin söylemine katılıyorum: “Biz kendi suçlumuzu yaratıyoruz!”
Ömer Diyenli
“Londra’daki suç oranları tüm toplumu endişelendiriyor. Bazı olaylara bizim de tanıdığımız kişiler karışıyor, zarar görüyor. Buna çok üzülüyoruz ancak özellikle gençler kolayca suça karışabiliyorlar. Gençleri suçlardan uzak tutmak gerekiyor. Burada en büyük sorumluluk ailelere ve topluma düşüyor. Her gün bir şiddet olayı, ölümle sonuçlanan bir şiddet olayı mutlaka oluyor. Benim görüşüm, gençlerin kendilerine daha güzel uğraşlar bulması ve özentilikten uzak durmaları.”
Faruk Diyenli
“30 yıldır Londra’dayım. Gençlerde sıkıntı şu, özellikle Haringey, Woodgreen, Tottenham ve Hackney bölgesinde yaşayan gençlerin olanakları yok. Sıkıntı bu. Okumuyorlar. Bu nedenle farklı bölgelerde çeteleşmeler oluyor. Çoğu zaman gençlerin imkanları olmaması en büyük sorun. Diğer bir sorun ise ailelerin de az ilgi göstermesi. Devletin de suçları var. Polisler azaltıldı ve çoğu dairelerde çalışıyor. Gençler yolu boş buluyor ve kendi hukuklarını kendileri oluşturmak istiyor. Kendilerine farklı aktiviteler yaratarak, boşlukları doldurmak gerekiyor. Çünkü çoğu genç boşlukta.”