Koronavirüs kabusu sürerken açıklanan çarpıcı bir bilimsel araştırma sonucu dikkatleri insanlığı bekleyen bambaşka ve daha tehlikeli bir soruna çevirdi.
Araştırmacı Dr. Paul De Barro, Fiji’de üç yıl süren çalışmasının ardından, “süpermikrop” olarak anılan antibiyotiklere dirençli bakterilerin “insan sağlığı için istisnasız en büyük tehdit” olduğu sonucuna vardı.
Guardian’ın haberine göre, Avustralyalı bilim insanı Dr. Paul De Barro, ilaca dirençli bakterilerin modern tıbbı “ortaçağa döndürebilecek” kadar büyük bir sağlık tehdidi olabileceğini savundu.
Aslında antibiyotiklerle ilgili uyarıları yıllardır duymaya alıştık. İnsanlığın elindeki en büyük tıbbi silahlardan biri olan bu ilaçlar bilinçsiz kullanım yüzünden saatli bombaya dönüşmüş durumda.
Covid-19 salgınının tüm dünyaya yayıldığı şu günlerde ise özellikle yaklaşan kış mevsiminde antibiyotik kullanımının çok artması, bu artan kullanımınsa bilinçsizce yapılacak olması uzmanları düşündürüyor.
“Covid’in kötü olduğunu düşünüyorsanız, ilaca dirençli bakteriyle hiç karşılaşmak istemezsiniz” diyen Dr. Paul De Barro, “Bunun tereddütsüz olarak en büyük sağlık tehdidi olduğunu söylerken abarttığımı düşünmüyorum. Covid, antimikrobiyal direncin etkilerinin yanından bile geçemez” diyor.
İlaca dirençli bakteriler tüm dünyada halk sağlığını tehdit etmesine karşın, riskin son derece belirgin hale geldiği Pasifik’te, bölgenin hassas sağlık sistemini kırılma noktasına götürebilir.
Tıp dergisi British Medical Journal’da (BMJ) yer alan bir makale, Pasifik ülkelerinde antimikrobiyal dirençle ilgili resmi sağlık verisinin azlığını ve toplumsal bilinç eksikliğini masaya yatırıyor.
Makalede, enfeksiyon hastalıklarının ve antibiyotik kullanımının yüksek oranlarda olmasının da riski artırdığı kaydediliyor.
Makaleye göre Pasifik ülkelerinin önündeki zorlu görev, ihtiyaç duyanların antimikrobiyallere erişimini tehlikeye atmadan, aşırı miktarda antimikrobiyal kullanımını kısmak.
Fiji, bir milyondan az nüfusuna rağmen dünyadaki en yüksek bakteriyel enfeksiyon oranına sahip.
Ülkede aynı zamanda, hayvanlarda ve insanlarda yüksek düzeylerde tüberküloz görülüyor ve hastanelerde günde ortalama 2 diyabetik ampütasyon (diyabet sonucu uzuv kesimi) uygulanıyor. Tüm bunlar antibiyotik kullanımını tetikliyor.
Pasifik takımadalarında yaşayanlar, çoğu antibiyotiği hem insanlar hem de hayvanlar için kullanıyor. Bu durum ilaca dirençli bakteri gelişimi riskini artırıyor.
Geçen ay Fiji hükümeti hem hayvanları hem de insanları etkileyen leptospiroz (sıtma) sonucu 10 kişinin öldüğünü, binlerce kişinin ise hastalandığını duyurdu.
Fiji hükümetinin antimikrobiyal direnç komitesi ve bölgedeki üniversitelerin yaptığı çalışmaların yanı sıra, Avustralya’da bilimsel çalışmaları koordine eden Milletler Topluluğu Bilim ve Endüstriyel Araştırmalar Örgütü (CSIRO) de Fiji’de 3 yıl süren bir çalışma yürüttü.
Çalışmanın amacı, Fiji’de süpermikropların oluşmasını anlamak, yoğunlaştıkları noktaları belirlemek ve yükselme eğilimlerini saptamaktı. Bunun için hastanelerin patoloji laboratuvarlarından, tıbbi ilaçlar kullanan çiftliklerden ve çevreden gelen veriler incelendi.
İlaca dirençli bakterilerin yarattığı yaygın kriz, küresel halk sağlığı açısından oldukça kritik sonuçlar doğuruyor.
De Barro, “Antibiyotiklerin sağlık sistemimizin her bir aşamasında nasıl bir rol oynadığını düşünün. Basit bir çizik bile sizi öldürebilir. Doğum öldürebilir. Kanser tedavisinde, ameliyatlarda, diyabette, hepsinin arkaplanında antibiyotiğin sıklıkla kullanıldığını görüyoruz” diyor.
Antibiyotiklerin işe yaramadığı bir ortamda bunların hepsinin daha zorlayıcı olacağını vurgulayan De Barro’ya göre, böyle bir durumda aynı Covid-19’da yaşandığı gibi sağlık sistemlerinin üzerinde çok daha büyük bir baskı oluşabilir.
Antimiktobiyal direnç söz konusu olduğunda sosyal mesafe de işlevsiz kalıyor çünkü bakteri gıdada, suda, havada ve gündelik yaşamdaki tüm yüzeylerde varlığını sürdürüyor.
Fiji Ulusal üniversitesi’nin Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Donald Wilson, meselenin daha fazla yoksayılması halinde “daha çok insanın hastalanacağını ve onları tedavi edecek doğru ilaçlara sahip olmayacağımızı” söylüyor.
Antibiyotik direnci şimdiden dünyada her yıl 700 bin kişinin ölümüne neden oluyor. Bu sayıların, herhangi bir adım atılmadığı durumda yıllık 10 milyon ölüme ulaşabileceği tahmin ediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Covid-19 ile mücadele sırasında antibiyotik kullanımının artmasının bakteriyel direnci artırdığı ve en nihayetinde daha çok ölüme yol açacağı konusunda uyarıda bulundu.
DSÖ’nün tahminine göre, 2050 yılına kadar ilaca dirençli bakteriler 350 milyon kişinin ölümüne neden olabilir. Sadece Batı Pasifik bölgesinde önümüzdeki 10 yıl içinde ortaya çıkabilecek ekonomik maliyet ise 1.35 trilyon doları buluyor.