İngiltere’nin bloktan ayrılmasının ardından (Brexit) Avrupa Birliği’nde (AB) bütçe savaşları başlıyor.
Almanya’dan sonra birliğin en büyük ikinci ekonomisi olan İngiltere, şimdiye kadar AB’nin politikalarını, programlarını ve yönetimini finanse eden uzun zamanlı bütçe ‘Çok Yıllı Mali Çerçeve’ye (MFF) önemli katkılar sağladı. Mevcut MFF 2021 yılı itibariyle sona erecek ve yerine derhal bir yenisinin hazırlanması gerekiyor.
Ancak eski AB Bütçe Komiseri Günther Oettinger’a göre, AB yeni döneme müthiş bir bütçe boşluğuyla giriyor. Oettinger, Brexit’in AB bütçesinde yıllık 12 ila 15 milyar euroluk boşluk bırakacağını söylüyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen yönetiminin Avrupa Yeşil Anlaşması gibi bazı hedefleri, başarıya ulaşmak için güçlü ve sürekli bir bütçeye bağımlı. Bu nedenle bütçe tartışmaları giderek ısınıyor.
Parlamentonun Avrupa Halk Partisi grubundan Siegfried Mureșan, “AB bütçesinin küçülmesi gerektiğini söyleyen üye devletler var, ancak AB’den daha fazlasını yapmasını bekliyorlar, bu ciddi bir duruş değil” şeklinde konuşuyor.
Avrupa Parlamentosu üyelerinin çoğunluğu, tüm Avrupa Birliği gayri safi milli gelirinin yüzde 1,3’üne denk bir bütçe talep ediyor. Ancak “tutumlu beşli” olarak adlandırılan Avusturya, Danimarka, Almanya, Hollanda ve İsveç, Brexit sonrası AB’nin küçülen boyutunu yansıtmak için bütçeyi yüzde 1 oranında sınırlamak istiyor.
“Uyum Dostları” olarak adlandırılan ve uyum fonlarından en çok yararlanan 15 diğer ülkeyse bu önemli kesintileri reddediyor.
Avrupa Parlamentosu (AP) üyeleri dijitalleşme, göç politikaları ve iklim tarafsızlığına geçiş de dahil olmak üzere gelecek yıllardaki önceliklerini finanse edebilecek bir bütçeyi desteklemeye hazır.
Sonuçta, üye devletlerin er ya da geç hazırlaması gereken anlaşmayı salt çoğunlukla kabul edecek ya da reddedecek olan AP üyeleri. Avrupa Sosyalist Parti Parlamentosu Üyesi Margarida Marques, “Eğer bütçeden memnun kalmazsak onay vermeyeceğiz” şeklinde konuşuyor.