Birleşik Krallık Dış Ticaret Bakanlığı İhracat Bölümü Genel Direktörü John Mahon, İngiltere’nin ticaret kanallarını açmak ve genişletmek istediğini belirterek, “Türkiye, bu misyonu hedeflediğimiz ülkelerden birisi. İşlerimizi daha iyi bir hale getirmek için çalışacağız.” dedi.
Mahon, Birleşik Krallık Uluslararası Ticaret Departmanı’nın Türkiye’de düzenlediği Birleşik Krallık Teknoloji Konferansı’nda yaptığı konuşmada, İngiltere’nin ilk kez ticaret noktasında bağımsız olduğunu ve İngiltere için yeni bir rotanın kendilerini beklediğini söyledi.
Avrupa Birliği’nden (AB) ayrıldıkları için yeni ticaret anlaşmalarının eşiğinde olduklarını belirten Mahon, Amerika ve Avrupa’daki diğer ülkeler ile bu yıl içerisinde ticaret anlaşmaları ve pazarlıkları ilerleteceklerini bildirdi.
Serbest ticaret anlaşmalarında ulaşabilecekleri en iyi noktayı hedeflediklerini aktaran Mahon, “Dünyada daha iyi yatırım noktalarını bulmamız lazım. Sadece iş alanında değil, eğitim, yetenek konularında da ilerlememiz gerekiyor. Hedefimiz, buradaki ticaretimizi artırmak. İngiltere, ticaret kanallarını açmak ve genişletmek istiyor. Türkiye, bu misyonu hedeflediğimiz ülkelerden birisi. İşlerimizi daha iyi bir hale getirmek için çalışacağız.” diye konuştu.
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott de İngiltere ve Türkiye arasındaki müthiş potansiyeli değerlendirmenin ve bunun üzerine ilgi görmenin kendisini cesaretlendirdiğini ifade etti.
Chilcott, Ankara ve Londra’nın, daha sıkı bir şekilde çalışmaya karar verdiğini belirterek, “Sadece iş anlamında değil, aynı zamanda genel olarak halklar arasındaki bağları artırmak için uğraşıyoruz. Konferans, Türk ve İngiliz taraflar arasındaki iş birliğini artırabilmek adına önemli bir fırsat sunuyor. Yaklaşık 2 hafta önce İngiltere AB’den ayrıldı. Uluslararası ticaret alanında İngiltere tek başına hareket etmeye başladı.” şeklinde konuştu.
İngiltere’nin, Dünya Ticaret Organizasyonu içerisinde bağımsız hale geldiğini vurgulayan Chilcott, şunları kaydetti:
“Serbest ticaret konusunda tek başına hareket etmeye başladı. Bunu yaptığımız zaman belli bir noktaya kadar, belli bir süreye kadar küresel popülizme karşı yüzmemiz gerekecek. Serbest ticaret fayda sağlayacaktır. Geçmişe baktığımız zaman serbest ticaret, kendini kanıtlamış bir sistemdir. Örnekleri takip edeceğiz. İngiltere’nin kendi başına kalması birçok noktada bize yeni yol açacak. Bu konferans, bunların bir örneği olacaktır. Yeni küresel rakamlar ortaya koymamız gerekiyor ve bunu yaparken de dikkatli olmamız gerekiyor. İngiltere ve Türkiye arasındaki ticaret harika bir potansiyele sahip. İngiltere hükümeti için çok önem arz etmektedir. Türkiye’nin güçlü bir ekonomisi var ve aramızda olan ilişkiye dair buradaki ticaret önemli noktalardan bir tanesi. Biz aynı ailenin parçayız. Bunu ekonomik açıdan değerlendirmemiz gerekiyor.”
UK Research and Innovation (UKRI) Baş Yöneticisi Mark Walport ise dünyada her zaman olduğundan daha rekabetçi ve bağlantılı bir döneme girildiğini ifade ederek, “İleri ekonomiler yeni teknolojilerden faydalanıp ürünlerini kültüre ve hizmete dönüştürebilirlerse kalıcı olabilirler. Ben aynı zamanda hala bilgisizliğe dayanan ekonomiler olduğunu düşünüyorum. Değişime her millet adaptasyon göstermek zorunda.” dedi.
Walport, 1990’lı yıllarda Hacettepe Üniversitesi’nde doktorlarla bir araya geldiğini, genetik hastalıklar konusunda uzman olmalarına rağmen o dönem yetersiz olan teknolojilerden dolayı ilerleme katedemediklerini ancak bugün aynı çalışmayı yapmanın çok kolay ve yaygın olduğunu söyledi.
Günümüzde mikro mühendislikler ve tek hücreler üzerinde kolayca çalışabildiğini ifade eden Walport, şöyle devam etti:
“Örneğin, koronavirüs şu an her yerde yaygın gündem maddesi. Bu olumsuz bir durum fakat hastalığı anlamak için üzerinde çalışılıyor. Her yerde araştırmalar yapılıyor. Çünkü her şey birbirinden etkileniyor. Zorluklardan bir tanesi sadece teknoloji değil, bütün şirketler için endüstriyel dijitalleşme neler getirecek, bunu bilebilmek… Bunlar sadece teknolojiye yatırım yapmıyor. İngiltere’de bununla ilgili bir network var. Bunlar en büyük şirketler de değil, daha az avantajı olan şirketlere de hizmetler sunuluyor. Dünyada demografik değişiklikler de yaşanıyor. Büyük zorluklar var. Kirlilik gibi hep beraber yaratılan sorunlar var. Karbon salınımı gibi zehirli atıklar ve gözle görülen kirlilikler var.”
Mark Walport, Türkiye ile Katip Çelebi Projesi’nde birlikte çalıştıklarını aktararak, “Bu bizim için çok önemli bir şey. Beraber çalışmak çok önemli, uluslararası başarılar ancak böyle elde edilebilir. İngiltere, gelirinin yüzde 1,7’sini araştırma ve geliştirmeye ayırıyor. Hükümetimiz araştırmayı daha da artırmayı hedefliyor. Bu, sadece girdi verisi. Bunun ekonomik, kültürel faydalar sağlaması gerekiyor. İş birliği bu konuda çok önemli. Üniversitelerin teknoloji şirketleri ve hükümetlerle beraber çalışması çok önemli. Akademi ve iş dünyasına fayda getirmesi için her hükümet bu alanlarda araştırmalar yapıyor. Fonlama iyi ama bilgiyi artırmalıyız ve yatırımı da ekonomik etkiye dönüştürmeliyiz.” şeklinde konuştu.
Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu, Doğu Avrupa ve Orta Asya (EECAN) Ticari Komiseri Judith Slater, konferansın çok heyecan verici bir zamanda bir zamanda gerçekleştiğini ve Birleşik Krallık hükümetinin, bu ayın başında yeni ve muazzam bir ticaret kampanyası başlattığını bildirdi.
Slater, Birleşik Krallık’ın Türkiye ile ticari bağlarını güçlendirmek istediğini ifade ederek, “Özellikle teknoloji sektöründe olmak üzere… İstanbul, bu kampanya çerçevesinde seçilen, bu süreçte odaklanılacak 14 ülkede bulunan 18 şehirden biri olacaktır. Umarım, burada bulunan herkes yeterli ağı oluşturmaya imkan bulabilir.” dedi.