Kırkısraklılar Dayanışma Merkezi ev sahipliğinde gerçekleşen gösteride kendi hayatından yola çıkan Bağdat, Türkiye’nin hallerini eğlenceli üslubuyla anlattı.
Gazete, radyo, televizyon, program yapımcılığı, televizyon program konukluğu, kitap, makale, dergi, panel akla gelebilecek her türlü enstrümanı kullanarak toplumda var olduğunu düşündüğü dertleri anlatmaya çalışan Bağdat, şimdi ise sahnede anlatmayı deniyor.
Anne tarafından Rum, baba tarafından Ermeni kısaca Türkiye için bir “öteki” olan Bağdat, Türk ulusunu oluşturan birey ve yapıların devlet tarafından farklı zamanlarda ötekileştirilerek salyangoz muamelesi gördüğünü savunuyor.
Bazen bir Alevi, bazen bir Kürt, bazen bir trans, bazen bir kadın, bazen bir işçi, bazen bir cemaatçi, bazen ise bir ulusalcının salyangozlaştırıldığını ifade eden Bağdat, gösterisi ile kendi hikayesini anlatırken hepimizin ortak hikayesini anlatıyor aslında.
Bağdat, çocukluğundan itibaren kendi hayatı üzerinden anlattığı anılarını arka planda Türkiye’nin yakın siyasi tarihi ekseninde bağlantılar kurarak anlatıyor. Sıradan insan hikayeleri gibi gözüken yalınlığa rağmen güncel siyasetin veya resmi ideolojinin hayatları nasıl tetiklediğini gözler önüne seren Bağdat, bazen ise olayların ne kadar trajikomik hal alabileceğini gösteriyor.