Site icon Londra Gazete

Van Gogh’un ruh sağlığına ilişkin yeni keşif

Ünlü ressam Vincent van Gogh’un intiharından hemen önceki yıllardaki psikiyatrik sağlığının analiz edildiği bir çalışmada, sanatçının kulağını kestikten sonra hastaneden tedavi edilmesi nedeniyle alkol yoksunluğu yaşadığı ve bu yüzden iki deliryum vakası yaşamış olabileceği belirtildi.

Buna göre Van Gogh, bu dönemden sonra sürekli halüsinasyon görmeye başladı ve yaptığı otoportrelerine bu durum yansıdı. Bununla birlikte söz konusu keşif Vang Gogh’un bipolar bozukluğu olduğunu doğruladı, ancak sanatçının şizorfreni olmadığını açığa çıkardı.

ALKOL YOKSUNLUĞU NEDENİYLE İKİ DELİRYUM VAKASI YAŞADI

19. yüzyılda yaşayan Hollandalı sanatçı Vincent van Gogh’un alkol yoksunluğunun neden olduğu iki deliryum vakası yaşamış olabileceği öne sürüldü. Bununla bilikte, daha önce yapılan birçok çalışmada, araştırmacılar dahi ressamın inişli çıkışlı yaşamından yola çıkarak onun daha önce bipolar bozukluk, şizofreni ya da sınırda kişilik gibi kişilik bozukluklardan muzdarip olduğunu birkaç kez iddia etmişti.

“Ayçiçekleri” ve “Yıldızlı Gece” gibi eserleriyle tanınan post-empresyonist ressam, bir tartışma sırasında sol kulağını kesmesiyle biliniyor. Ancak, Van Gogh olayı  “basit bir sanatçının çılgınlık nöbeti” olarak tanımlayıp reddetmişti.

MEKTUPLARI VE TIBBİ KAYITLARI İNCELENDİ

Ancak Hollandalı araştırmacılar, ressamın zihinsel durumuna yeni bir ışık tuttu. Groningen Üniversitesi Tıp Merkezi’ndeki uzmanlar, Van Gogh’un azdığı yüzlerce mektubu (Çoğu sevgili kardeşi Theo’ya) ve ayrıca mevcut tıbbi kayıtları inceleyerek, sanatçının son dönemlerdeki psikiyatrik sağlığını değerlendirdi. Bilim insanları, sanatçının muhtemelen kendi kulağını kestikten sonra alkol yoksunluğunun neden olduğu iki deliryum atağı yaşadığını açıkladı.

ŞİZOFRENİ OLMASI OLASI DEĞİL

Araştırmacılar, Van Gogh’un psikiyatrik bozukluklardan, büyük olasılıkla iki kutuplu ve sınırda kişilikten muzdarip olduğu söyledi, ancak bulgularına göre  ressamın şizofreni hastası olmasının mümkün görülmediği aktarıldı. Öte yandan, Hollandılı uzmanlar Van Gogh’un  kendi doktorları tarafından konulan bir teşhis olan epilepsiden muzdarip olup olmadığını da açıkladı.

HALÜSİNASYONLARI VE ANKSİYETEYİ TETİKLEDİ

Psikiyatri Profesörü Willem Nolen,”Yaşadığı muhtemelen ‘maskeli epilepsi’ydi. O dönem psikiyatrik çalışmalar oldukça yeniydi ve doktorlar bazı hastalıkları tanımlayamıyordu. Bulgularımız onun epilepsidekine benzer bir şekilde klasik nöbetlere sahip olmadığı gösteriyor. Bunun yerine yerine beynin daha derin kısımlarındaki epileptik aktiviteye dayalı bir davranış bozukluğuna sahip olduğunu sahip olduğunu yani deliryumdan etkilemiş olması kuvvetle muhtemel. Deliryumda ortaya çıkan nöbetler anksiyeteyi, sanrıları ve halüsinasyonları tetikleyebilir” ifadelerini kullandı.

Araştırmacılar, Van Gogh’un durumunda, deliryumun yaşam tarzının bir sonucu olarak beyin hasarından kaynaklanmış olabileceğini ifade etti. Buna göre yetersiz beslenme, aşırı alkol kullanımı, zayıf uyku ve zihinsel yorgunluk Van Gogh’un beyninde hasar yaratarak onu intihara sürüklemiş olabilir.

“SON ARAŞTIRMA OLMAYACAK”

Hollandalı araştırmacıların yeni bulguları International Journal of Bipolar Disorders’da yayınlandı. Bununla birlikte Nolen, Van Gogh’un mektuplarında “bazı şeyleri küçümsemiş hatta süslemiş” olabileceği konusunda uyardı. Nolen, “Çok fazla bilgi içerse de, bunları doktorlarına değil, onları bilgilendirmek, onları rahatlatmak veya bir şeyler yaptırmak için aile üyelerine ve diğer akrabalarına yazdığını unutmamalıyız. Bu nedenle, makalemiz kesinlikle Van Gogh’un hastalıkları hakkındaki son makale olmayacak” ifadelerini kullandı.

Exit mobile version