Site icon Londra Gazete

Türkiye, Rusya ve ‘Doğu sorunu’

 

 (BBC Diplomasi Muhabiri Jonathan Marcus, Esad hükümeti ve müttefiklerinin Suriye’de toprak kazanmaya devam etmesi halinde Türkiye’nin bir aşamada harekete geçebileceğini belirtiyor.)

 

Bugün yaşanan olaylarda ilginç bir şekilde tarihi görmek mümkün.

1990’larda Bosna’daki İngiltere barış gücünü izlemek üzere bu ülkeye giderken gece Viyana’da bir otelde kalmıştım.

Lobide Habsburg İmparatorluğu’nun 19. yüzyıl haritaları vardı.

Haritalarda bütün eski ülkeleri eski isimleriyle görmek mümkündü. Artık tarihe karışmıştı bu isimler.

Daha sonra Saraybosna’nın eski Türk pazarında sanki tarihi bir sınır bölgesinde duruyormuşum hissine kapıldım: Avrupa ile Doğuda Osmanlı toprakları arasındaki sınırdı bu.

  1. yüzyıl boyunca Batılı diplomatların “Doğu Sorunu” olarak adlandığı konuyu hatırlatıyordu bu sınır.

Osmanlı İmparatorluğu o zamanlar “Avrupa’nın hasta adamı” olarak görülüyor, himayesi altındaki bu topraklarda otoritesini yitirirken ne olacağı sorusu korku veriyordu.

Rusya kaygı uyandırıyordu. 1850’lerde Osmanlı ile Rusya arasındaki Kırım Savaşı’nda, İngiltere ve Fransa, Rusya’nın Kutsal Topraklar üzerindeki etkisini sınırlamak ve Osmanlı’ya destek olmak için savaşa girmişti.

Bugün de benzer bir durumla karşı karşıyayız. Yine aynı adları duyuyoruz: Kırım, Ortadoğu’da Rusya etkisi gibi.

Dönem değişiyor ama coğrafya değişmiyor ve stratejik çıkarlar başka şeylerin yanı sıra coğrafya ile de ilgili.

Bu nedenle Avrupa bugün “yeni bir Doğu Sorunu” ile karşı karşıya.

HIRSLI TÜRKİYE

Ama bugün sorun Türkiye’nin zayıflığından daha çok Ankara’nın kolunun uzunluğu.

Türkiye imkânsızı başarmış görünüyor.

Birkaç yıl önce dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile röportaj yapmıştım. Eski bir akademisyen, Prof. Davutoğlu, Türkiye’nin komşularla sıfır sorun öngören yeni dış politikasının gururlu mimarıydı.

Davutoğlu artık Başbakan. Geçen yıllar içinde ise Türkiye’nin hemen hemen bütün komşularıyla ve eski bölgesel ortaklarıyla sorunları oldu. Suriye, İsrail ve şimdi daha da önemlisi Rusya ile.

Moskova ve Ankara Suriye krizinde farklı taraflarda buldu kendilerini. Moskova, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükümeti yanında, Türkiye ise Esad’ın gitmesini isteyen ülkelerin başında.

Rusya’nın Suriye’de Türkiye tarafından desteklenen muhalif grupları bombalaması ve Kürtleri Türkiye sınırına daha da yaklaşmaları yönünde teşvik etmesiyle bir tür vekalet savaşı kızıştı.

Türkiye’nin geçen Kasım’da Rus savaş uçağını düşürmesi gerginliği daha da artırdı.

Daha sonra Rus desteğiyle Suriye’nin Halep’e saldırısı, Türkiye sınırlarına yeni mülteci akınına neden oldu ve Ankara’nın Kürtlerin başarısı korkusunu güçlendirdi.

Bu “yeni Doğu Sorunu” Batı Avrupa’yı iki önemli yönden etkiliyor. Birincisi, Türkiye’nin NATO üyesi olması.

Türkiye’nin Rusya ile dalaşa girmesi ittifakın bütünü açısından dramatik sonuçlar doğurabilir.

Rus jetinin düşürülmesi ardından NATO üyelerinin Türkiye’ye açık desteği , böylesine aceleci bir tepki göstermesi karşısındaki kaygılar ve şaşkınlık nedeniyle, ılımlı bir tona bürünmüştü.

MÜLTECİ SORUNU

Fakat sorunun bir başka güvenlik boyutu da Avrupa kapılarına dayanmış olan mülteci akınıyla ilgili.

Bunlar sadece Suriye’den gelmiyor; ama oradaki kriz nedeniyle ortaya çıkan göç sorunu önemli bir etken.

Bu nüfus hareketinin önemli bir kısmı Türkiye üzerinden oluyor; bu nedenle Avrupa Birliği’nin Ankara ile ilişkilerini temkinli ölçmesi gerekiyor.

Avrupa’nın bu konuda Türkiye’ye yardım etmemesi halinde Ankara kapıları açarak batıya doğru daha güçlü bir göçmen akını başlatabilir.

Türk ordusunun kendi sınırları içindeki Kürt bölgelerine karşı başlattığı saldırıya karşı Batı Avrupa’nın sessiz kalmasının nedenlerinden biri bu olabilir.

Türkiye’nin kendi amaçları doğrultusunda Suriye sorununa müdahil olmasının bu kadar az eleştiri almasının arkasında da aynı neden olabilir.

ABD liderliğindeki hava saldırılarına bazı hava üslerini açması dışında Türkiye, IŞİD’e karşı hareket etmekten çok, Kürtlerden geldiğini söylediği stratejik tehdide karşı yoğunlaştı.

Türkiye, Moskova’yı sinirlendirecek her şeyi yapıyor. Birkaç gün önce Davutoğlu, Türkiye ile Ukrayna arasında “stratejik işbirliğini” görüşmek üzere başkent Kiev’e gitti.

Ama Türkiye’nin, Rusya ile doğrudan çatışma anlamına gelebilecek şekilde, Suriye’ye karadan müdahale tehditleri, en azından şimdilik sadece tehdit boyutunda görünüyor.

Suriye’de “ateşkes” görünürde ABD ile Rusya’nın aracılığıyla gündeme geldi, ama bu konuda pek kimse umutlu değil.

Yine de en azından çatışma bölgelerine yardım gönderme fırsatı doğurabilir deniyor.

Fakat çatışmalar sürer ve Suriye hükümeti ve müttefikleri toprak kazanmaya devam ederse, Türkiye bir aşamada harekete geçmesi gerektiğini düşünebilir.

“Yeni Doğu Sorunu” ertelenebilir, ama ortadan kalkmayacaktır.

KIRIM SAVAŞI

Exit mobile version