Site icon Londra Gazete

En büyük medya patronu Erdoğan

2011 yılında Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmasının ardından Türkiye’de basın özgürlüğü tartışmalarının simgelerinden birisi haline gelen Ahmet Şık’ın konuşmacı olduğu  toplantının moderatörlüğünü Baroness Sarah Lutford yaptı.

2011 yılında Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmasının ardından Türkiye’de basın özgürlüğü tartışmalarının simgelerinden birisi haline gelen Ahmet Şık’ın konuşmacı olduğu toplantının moderatörlüğünü Baroness Sarah Lutford yaptı.

Türkiye Araştırmalar Merkezi (CEFTUS) yaptıkları haberlerler nedeni ile sık sık mahkemelik olan gazeteciler Ahmet Şık ve İsmail Saymaz’ın katılımıyla bir toplantı düzenledi.

“Sansürle Mücadele: ‘Yeni Türkiye’de Gazetecilik Özgürlüğü”  konulu toplantı Parlamentonun Portcullis House binasında gerçekleştirildi. Barrow ve Furness bölgesi Milletvekili İşçi Partili John Woodcock’un ev sahipliği yaptığı toplantıya Baroness Sarah Lutford moderatörlük yaptı.

Gezi olayları sırasında öldürülen Ali İsmail Korkmaz haberleriyle Abdi İpekçi Yılın Gazetecilik Ödülü’nün sahibi olan İsmail Saymaz, Radikal gazetesindeki haberleri ile tanınıyor.

Toplantıda ilk sözü alan gazeteci İsmail Saymaz, Türkiye’nin uzun süre AKP ve Gülen cemaatinin işbirliği ile dizayn edilmek istendiğini, yargıdan basına kadar her alanda, cemaat eliyle muhaliflerin temizlenmeye çalışıldığını savundu. Üniversite öğrencilerinden futbol adamlarına, tarikat liderlerinden askerlere, pek çok kişinin uydurma delillerle cezalandırıldığını ileri süren Saymaz, AKP ve cemaat arasındaki kavga derinleştikçe, uygulanan hukuksuzlukların açığa çıktığını söyledi.

“Türkiye’nin son yedi yılı AKP ve Gülen hareketi arasında ülkenin boğulmasıdır. Dün cemaate muhalif olmakla suçlananlar, bugün cemaat mensubu olmakla suçlanıyor” diyen Saymaz, oligarşik bir yapı olarak nitelendirdiği AKP-Cemaat ittifakının yarattığı yoğun polis baskısının, binlerce insanın Kürt, solcu, Atatürkçü, Alevi olmaları gibi nedenlerle soruşturduruldukları bir döneme yol açtığını savundu.

Parlamento’daki toplantıya özellikle Londra’da yaşayan Türkiye ve Kıbrıslı profesyoneller ilgi gösterdiler.

KOMİK GEREKÇELERLE ÇOK SAYIDA KİŞİ YARGILANDI

Toplantının ikinci konuşmacısı olan Ahmet Şık da konuşmasına, dikkat çeken hukuksuzluklara ilişkin örnekler vererek başladı. İstanbul’da polis memurlarının sürekli gittikleri bir kebapçının sahibinin, masada bulunan tuzlukların Abdullah Öcalan’a benzediği gerekçesi ile örgüt propagandası yapmakla suçlandığını hatırlatan Şık, basının da bu baskı ortamından payını aldığını söyledi. Tanzimat dönemindeki ilk Türk gazetelerin, o dönemde de devlet aleyhine yayın yapamadığını belirten Şık, “Tanzimat’tan bu yana pek çok şey değişti, ama basın değişmedi. Bugün de Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi” olarak biliniyor” dedi.

Gazeteciler Ahmet Şık ve İsmail Saymaz, konuşmalarının ardından katılımcıların sorularını yanıtladılar.

Ahmet Şık, Türkiye’de gazete patronlarının hiçbirisinin, gazeteci kökenli olmadığına dikkat çekerek devam ettiği konuşmasında, Türk medyasının büyük bölümünün hükümetin kontrolünde olduğunu ve Cumhurbaşkanı’nın en büyük medya patron durumunda bulunduğunu ileri sürdü.
İki gazeteci Çarşamba günü de “Gezi’den Kobane’ye, Türkiye’deki güncel gelişmeler ve medya” konulu bir toplantıya konuşmacı olarak katıldılar.

Exit mobile version