AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay, Türkiye Araştırmalar Merkezi Ceftus’un davetlisi olarak geldiği Londra’da İngiliz politikacılar ve düşünce merkezlerinin temsilcileri ile buluştu.
Perşembe günü Londra’ya gelen Yasin Aktay, ayağının tozuyla Lordlar Kamarası binasına geçerek, burada Lord Bailif’in başkanlık yaptığı ‘Ortadoğu’daki büyük dönüşümlerin ışığında Yeni Türkiye’ konulu toplantıda konuştu. Aktay’ı dinleyenler arasında Enfield North milletvekili ve CEFTUS Danışma Kurulu üyesi Nick De Bois, Enfield Belediye meclis üyesi Doğan Delman ile BBC gibi yayın kuruluşları ve İngiliz düşünce merkezlerinden analistler de yer aldılar.
Daha sonra Muhafazakar Parti’li milletvekili De Bois ile bir süre görüşen AK Parti Genel Başkan yardımcısı yine parlamento binasında düzenlenen halka açık bir toplantıya katıldı. Aktay, İşçi Parti’li milletvekili ve Parlamento İçişleri Komisyonu Başkanı Keith Vaz’ın ev sahipliği yaptığı toplantıda Yeni Türkiye : Türkiye’nin Demokratikleşme Süreci ve zorluklar’ konulu bir konuşma yaptı.
AK PARTİ ÖZGÜRLÜK ALANLARINI GENİŞLETTİ
2002 yılında iktidara gelen Ak Parti’nin, Türkiye’deki ‘devlet için vatandaş’ anlayışını değiştirerek ‘vatandaş için devlet’ anlayışına dayalı bir yönetim modeli geliştirdiğini söyleyen Aktay, devletin inanç, kimlik ve farklılıklara müdahelesine son verdiklerini vurguladı.
AK Parti iktidarına kadar Kürt kimliğinin görmezden gelindiğini savunan Aktay, iktidarları döneminde Kürt kimliğinin tanınmasına yönelik önemli adımlar atıldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “ Anayasa’yı değiştirmeye yönelik girişimlerimiz sonuçsuz kalsa da de facto olarak düzenlemeler gerçekleştirdik. Bugün Kürtler kimliklerinden dolayı gurur duyuyorlar. Devlet televizyonu TRT bünyesinde yayına başlayan TRT 6, bugün en iyi Kürtçe yayın yapan kanalların başında geliyor. Bugün Türkiye’de, sadece Kürtlere değil vatandaşlarımızın tamamına birinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmaktadır. Vatandaşlarına yönelik baskı ve kısıtlamalar uyuglayan bir devlet anlayışını değiştiren ve türban yasağı gibi özgürlük karşıtı uygulamaları ortadan kaldıran bir hareketin parçası olmaktan onur duyuyorum. Hayata geçirdiğimiz özgürlükler toplumda problem yaratmadığı gibi AK Parti’ye yönelik toplumsal desteği arttırdı.”
AK PARTİ İKTİDARININ SOSYOLOJİK DAYANAKLARI VAR
Aynı zamanda Sosyoloji Profesörü olan Yasin Aktay’ın konuşmacı olarak katıldığı oturuma, İşçi Parti’li politikacı ve Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt’in kocası olan Stephen Kinnock başkanlık yaptı.
Konuşamsında Türkiye’nin yaşadığı demokratik değişimin ve AK Parti’nin iktidara gelmesinin sosyolojik dayanakları olduğunu söyleyen Aktay, Türkiye’nin her tarafına açılan üniversitelerin eğitim seviyesini arttırdığını ve nüfusun kentleşmesinin vatandaş-devlet ilişkilerini yeniden şekillendirdiğini kaydetti. Statik devlet modelinin, modernleşen toplumun ihtiyaç ve taleplerini karşılayamadığını dile getiren Aktay bu konuda şunları söyledi :
“ AK Parti, sosyal transformasyonunun hızını yakalamaya çalıştı. ‘Eski Türkiye’de sayıları onlarla ifade edilen üniversitelerin sayısı, bizim iktidarımız döneminde 184’e yükseldi. Kentleşme sürecinin sağlıklı biçimde tamamlanabilmesi için her alanda başarılı hizmetler sunuldu. Koruyucu devlet anlayışından hizmetkar devlet modeline doğru evrilen bir anlayış, temel vatandaşlık hizmetlerinden demokrasiye kadar her alanda yaşam kalitesini yükselten bir zemin yaratmıştır. Zaman zaman gündeme gelen protesto gösterileri, Türkiye’de demokrasinin gelişmişliğinin manifestosudur.”
Daha sonra izleyicilerden gelen soruları yanıtlayan AKP Genel Başkan yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı binası olarak inşa edilen ve kamuoyunda ‘Ak Saray’ olarak adlandırılan binanın, Türkiye’nin ulaştığı gücün bir simgesi olduğunu savundu. Aktay, “O binayı saray olarak nitelendirmek yanlış. Ayrıca söz konusu bina sayın Erdoğan’ın kendi malı ya da çocuklarına bırakacağı bir yer değil. Cumhurbaşkanı’nın kullanacağı, devlete yaraşır bir merkez olacaktır” dedi.
Kobani ve Kürt sorununa ilişkin soruları da yanıtlayan Yasin Aktay, Batılı ülkelerin Kobani konusundaki tavrının ikiyüzlü olduğunu ileri sürdü. Suriye’de yıllardır büyük çaplı insanlık trajedileri yaşandığını hatırlatan Aktay, Kobani’nin neden bu kadar önemli olduğu sorusuna ikna edici bir yanıt verilemediğini savundu. Ak Parti’nin ISIS’in bir terör örgütü olduğu ve İslamiyet’le ilgisi olmadığı yönündeki düşüncesini her fırsatta dile getirdiği kaydeden Aktay şunları söyledi :
“BBC benimle yaptığı yarım saatlik bir röportajdan küçük bir bölümü alarak, Kobani’de sivillerin kalmadığı ve tamamının Türkiye’ye sığındığı; savaşın iki terörist örgüt olan İSİS ve PYD arasında sürdüğü yönündeki ifadelerimi öne çıkararak yayınladı. Temelde söylediklerimin arkasındayım. Suriye, çok daha büyük trajedilere tanıklık etti ve Batı bu olaylara sessiz kaldı. Ancak Kobani ile ilgili koparilan bu tepkinin nedenini anlamakta zorlanıyoruz. Suriye ile sınırımıza daha yakın olan Halep gibi başka bölgeler de var. Neden Türkiye, Kobani’ye asker gönderip İSİS’e karşı savaşmak zorunda kalsın. Bugün Türkiye’de 1 milyon 600 bin Suriye’li mülteci bulunuyor ve Türkiye bunlar için 5 milyar dolar insani yardım harcaması yaptı. Batı ülkeleri bu süreçte sessiz ve ilgisiz kaldılar, yardımcı olmadılar. Şimdi Kobani için baskı yapıyorlar. Bu samimi bir tutum değil.”