Naci Ağbal’ın Cuma akşamı Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile görevinden alınması dünya basınında “şoke edici” bir gelişme olarak yorumlandı ve bu kararın Türk Lirası’nı olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekildi.
Financial Times (FT) gazetesi, “Merkez Bankası başkanını görevden alarak Erdoğan özüne döndü” başlıklı yazıda, Ağbal’ın iki yılı daha az bir süre içerisinde görevden alınan üçüncü Merkez Bankası başkanı olduğunu belirtti.
FT, “şok karar” olarak tanımladığı bu adımın, genel olarak piyasa dostu bir ekonomist olarak görülen Ağbal’ın atanmasını Merkez Bankası’nın bağımsızlığını güçlendirecek bir hamle olduğunu düşünen yatırımcıları rahatsız ettiğini yazdı.
Yazıda, “Şimdi ise analistler, gelişmekte olan ülkeler açısından oldukça kritik bir dönemde yeni bir kur krizi riskinin doğduğu uyarısı yapıyor ve yüksek faiz oranlarını ‘tüm kötülüklerin anası’ olarak nitelendiren Erdoğan’ın ekonomi yönetimini eski haline döndüreceğinden endişe duyuyor” denildi.
FT, Ağbal’ın yerine atanan Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun “pek bilinmeyen bir bankacılık profesörü” olduğu ve Erdoğan’ın yüksek faiz oranlarının enflasyona neden olduğu yönündeki geleneksel olmayan görüşlerini paylaştığına dikkat çekti.
FT, Pazar gecesi de internet sitesinin manşetinde yer verdiği “Erdoğan, Merkez Bankası başkanını görevden aldıktan sonra Türk lirası düştü” başlıklı haberde de Ağbal’ın görevden alınmasına piyasaların ilk tepkisi aktarıldı.
Haberde, Asya’daki ilk işlemlerde Türk lirasının yüzde 14 civarında değer kaybına uğradığı ve 8.40 seviyesinin üzerine çıktığı belirtildi.
Haberde, “Günün bu saatlerinde genellikle lira-dolar paritesindeki işlem hacmi düşük olur ancak bir bankadaki bir kaynak, hacmin normal düzeylerin çok üzerinde olduğunu söyledi” denildi.
Wall Street Journal (WSJ) gazetesi de, Kavcıoğlu’nun yaptığı ilk açıklamayla piyasa oyuncularının kaygılarını gidermeye çalıştığını ancak Ağbal’ın görevden alınma kararının yatırımcı ve ekonomistlerde Türkiye ekonomisinin gidişatına yönelik endişeler doğurduğunu yazdı.
Kavcıoğlu, Cumartesi günü yaptığı yazılı açıklamada, “enflasyonda kalıcı düşüşü sağlama hedefi doğrultusunda para politikası araçlarının etkin bir şekilde kullanılmaya” devam edileceğini söyledi.
Kavcıoğlu, Para Politikası Kurulu toplantılarının daha önce ilan edildiği takvime uygun şekilde yapılacağını belirtti. Ağbal’ın görevden alınması sonrası piyasalarda olağanüstü bir toplantıyla faiz indirimine gidilebileceğine dair bazı spekülasyonlar yapılmıştı.
WSJ, Ağbal’ın görevden alınması öncesinde Türk ekonomisinde halihazırda pandemi ve 2018’de yaşanan kur krizinin olumsuz etkilerinin görülmeye devam ettiğini belirtti ve şu yorumları yaptı:
“Yıllarca devam eden öngörülemez politika kararlarının ardından Ağbal’ın dönemi yabancı yatırımcıların yeniden güven duymasını sağladı. Ağbal, geçen yıl faiz oranlarını artırmaya başladıktan sonra yatırımcılar 4,6 milyar dolarlık Türk varlığı alımı gerçekleştirdi. Türkiye, cari açığının finansmanı için dış kaynaklara bağımlı.
“Bu nedenle, Ağbal’ın görevden alınması yatırımcılar ve ekonomistler tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Merkez Bankası son olarak 18 Mart’ta faizi yüzde 17’den yüzde 19’a yükseltti ve lira değer kazandı. Bu faiz artırımı, Ağbal ile Erdoğan’ın arasının açılmasına neden oldu.”
WSJ, yeni Başkan Kavcıoğlu’nun Yeni Şafak’taki köşesinde bu faiz artırımını eleştirdiğini anımsatarak, bu durumun Ağbal dönemi politikaların tersine çevrileceği kaygılarını tetiklediğini aktardı.
İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesi, Erdoğan’ın bu kararıyla küresel yatırımcıları “şoke ettiğini” belirterek, bir uzmanın bu kararı “en az Brexit (İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması) kadar kötü” sözleriyle yorumladığını yazdı.
Guardian, “Erdoğan, geleneksel ekonomi politikalarına karşı çıkıyor ve bugüne kadar defalarca çift hanelere ulaşan enflasyonla mücadele için faiz artırımlarına gidilmesine karşı olduğunu söyledi. Son iki yıl içerisinde üç Merkez Bankası başkanını görevden aldı” dedi.
Haberde, piyasalardaki genel beklentinin Kavcıoğlu’nun Ağbal döneminde uygulanan politikaları tersine çevirmesi yönünde olduğu ve bunun da Türk lirasını olumsuz etkilemesinin beklendiği vurgulandı.