Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kongre üyeliğinde 25. yılını doldurarak Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu üyesi oldu. Erdoğan divan kurulu toplantısında açıklamalar bulundu. Erdoğan burada yaptığı konuşmada “Aynı şekilde ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin ilk etapta 1 ile 2 milyonluk kısmının geri dönüşü için geliştirdiğimiz projelere destek verilmezse sınırlarımızı açmaktan başka çaremiz
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, kongre üyeliğinde 25. yılını doldurarak Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu üyesi oldu. Erdoğan divan kurulu toplantısında açıklamalar bulundu. Erdoğan burada yaptığı konuşmada “Aynı şekilde ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin ilk etapta 1 ile 2 milyonluk kısmının geri dönüşü için geliştirdiğimiz projelere destek verilmezse sınırlarımızı açmaktan başka çaremiz kalmaz. Açarız sınırları yürüsünler Avrupa’ya” dedi.
Erdoğan’ın Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu’nda ‘Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin yaptığı açıklamalarından satır başları şöyle:
“Biliyorsunuz son günlerde sınırlarımızda tarihi önemde gelişmeler yaşanıyor. Suriye’den ülkemize yönelen PKK/YPG ve DEAŞ saldırılarını önlemek için bir güvenli bölge tesisi için çalışıyoruz. Hamd olsun bu hedefimize büyük ölçüde ulaştık. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarımızla Suriye sınırlarımızın Batı tarafında 4 bin kilometrekarelik bir alanı güvenli hale getirmiştik. ‘Barış Pınarı Harekâtı ile de orta kısımda ilave 4220 kilometrekarelik bir alanı daha kontrol altına alarak güvenli bölge haline getirdik. Rusya ile yaptığımız anlaşmayla da yaklaşık 340 kilometrelik genişlikte ve 30 kilometre derinliğinde bir alanı teröristlerden arındırıyoruz. Bu 30 kilometrenin sınırlarımıza bitişik 10 kilometrelik kısmında Rusya ile ortak devriye yaparak bize verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğini yerinde takip ve teyit edeceğiz. Süre 1 hafta, 150 saat 150 saat sonunda eğer burası teröristlerden temizlenmezse ondan sonra bu işi biz ele alacak ve bütün temizliği biz yapacağız.”
“Bizi üzen bazı şeyler var”
“Bizi üzen bazı şeyler var. Bakıyorsunuz koskoca devletlerin başkanları bunların terörist başkanlarıyla oturuyorlar masada konuşuyorlar. Ve bize de bunlardan arabulucu olmalarını istiyorlar. Biz bu teröristlerin başında veya farklı yerlerde asla bunlarla masaya oturmayız ve bunların arabulucu olmasını da kabul etmeyiz.
Peki ne yaparız? Sen Amerika’sın seninle gel masaya oturalım, senle bunu konuşalım. Nitekim yardımcısı Pence ve heyeti bize gönderdiler. Oturduk, konuştuk, anlaştık. Dedik ki 120 saatte temizlediniz temizlediniz. Temizlemediğiniz takdirde bu alanları bize bırakacaksınız. Biz bu işi yürüteceğiz.”
“Ne yazık ki temizleyemediler”
“Temizlediklerine dair bir yazılı metin gönderdiler ama ne yazık ki temizleyemediler. Şu anda da diğer bölgelerde Rusya ile aynı şeyi yürütüyoruz. 150 saat. Bitti bitti. Bitmediği takdirde oralarda da yine bölgeyi biz kontrolümüze alıp temizliği biz yapacağız.”
“Bıçak kemiğe dayandığında elbette güç kullanmaktan çekinmiyoruz”
“Suriye’de faaliyet gösteren diğer tüm güçlerin, rejimin ve terör örgütlerinin aksine biz her ne sebeple olursa olsun bölgede tek bir damla dahi masum kanı dökülsün istemiyoruz. Bunun için bıçak kemiğe dayandığında elbette güç kullanmaktan çekinmiyoruz ama ilk tercihimiz daima meselelerimizi suhuletle çözmekten yanadır. Amerika ve Rusya ile vardığımız mutabakatların sebebi budur. Yoksa Türkiye terör örgütünü bulunduğu her yerde ezip geçecek güce, imkana ve kararlılığa sahiptir.
‘Biz size bundan sonra silah vermeyeceğiz’ diyorlar. Verme. Zaten kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Nasıl oldu? Bakın insansız hava aracı istiyorduk bize ‘bugün git yarın gel’, ‘kongre izin vermedi.’ Ee ne oldu, şimdi insansız hava araçlarını biz kendimiz üretiyoruz.
Zaten bunları yapar halde olmasaydık sayın Obama döneminde Antalya’daki G20 toplantımızda ben kendilerinden akıllı bomba istedim tabii veririz dediler aylar geçti vermediler. Akıllı bombayı şimdi biz üretiyoruz.
İçeride ve dışarıda tüm bu çalışmalarımızın altında eğer bu kadar rahat hareket edebiliyorsak bunun sebebi nedir; artık imkanlarımız çoğaldı. Maliyetler tabii artık çok daha düşük. Uluslararası toplum bizi bununla tehdit ediyor. Fransası bunu yapıyor, Amerikası bunu yapıyor… Biz de kendilerine açık ve net söylüyoruz; ne yaparsanız yapın siz bunları yaptıkça biz çok daha güçleneceğiz. Bu milleti sindiremezsiniz.”
“Uluslararası toplumdan beklentimiz projelerimize destek verilmesi”
“Uluslararası toplumdan beklentimiz sınırlarımızın güvenliği ile ilgili hassasiyetimize saygı gösterilmesi ve ülkemizdeki Suriyelilerin geri geri dönüşü ile ilgili projelerimize destek verilmesi. Bunlar dürüst değiller.
Projelerinize bakalım diyorlar. Hangi projeye bakacaksınız, biz bitirmişiz projeleri. Yaptığımız yerleri gelin görün.”
“Güzelse o zaman katkıda bulunun”
Güvenli bölge ile ilgili plan ve projeleri kendilerine takdim ettim BM’de. Bakıyorlar ‘Güzel’. Güzelse o zaman katkıda bulunun, destek verin. Burayı beraberce yapalım. İnanın yoklar. Hep yalan.
Biz gerekirse Tel Abyad ile Resulayn arasında bir güvenli bölge ile beraber mültecilerin yaşayabileceği konutları, sosyal donatı alanlarını yapacağız ve dünyaya da bunu ispat ederek göstereceğiz ve ‘işte Türk milleti budur görün’ diyeceğiz.
Terör örgütü 30 kilometrelik hattın içinden veya dışından saldırılarını sürdürürse, nereye kaçarlarsa oraya kadar kovalayıp gereğini yapacağız. Aynı şekilde ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin ilk etapta 1 ile 2 milyonluk kısmının geri dönüşü için geliştirdiğimiz projelere destek verilmezse sınırlarımızı açmaktan başka çaremiz kalmaz. Açarız sınırları yürüsünler Avrupa’ya. Her iki konuda da kimseye şantaj yapmıyoruz. Sadece içinde bulduğumuz durumu söylüyor, çözüm yolunu ortaya koyuyor ve meşru destek talebimizi ifade ediyoruz.”