Erken seçim için önümüzdeki pazartesi önerge vereceği açıklanan İngiltere Başbakanı Boris Johson’un Brexit ile ilgili tutumunu, Türk kuzeni emekli Büyükelçi Selim Kuneralp, Yaşar Üniversitesinde düzenlenen konferansta değerlendirdi. Kuneralp, “Boris, AB karşıtı olmasıyla aile üyelerinden istisna bir tutum sergiliyor. O kadar mantık dışı bir tutum ki umarım bir an önce bu kararından vazgeçer” dedi.
2009-2011 yılları arasında AB Daimi Temsilciliği görevini yürüten İngiltere Başbakanı Boris Johson’un Türk kuzeni emekli Büyükelçi Selim Kuneralp, Yaşar Üniversitesinde düzenlenen konferansa katıldı. “Brexit’in AB ve Türkiye’ye etkileri” başlıklı konferansa konuşmacı olarak katılan Kuneralp, Boris Johson’un tutumu hakkında konuştu. Kuneralp, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması, kısaca Brexit olarak bilinen sürecin gerçekleşmesi durumunda etkilerini, AB ve Türkiye açısından değerlendirdi. Kuneralp, “Boris’i yıllardır görmedim ama geçen aralık ayında Londra’daydım. O zaman babası ve kardeşleriyle bir yemek yedik. Aslında ailesinin büyük bir bölümü de İngiltere’nin AB’de kalma taraftarı. Boris’in kız kardeşi Rachel de kesinlikle birlikte kalma taraftarı. Rachel’in göbek adı Sabiha, babaannemin adıdır. Babaannem Rachel’ı torunu gibi görür ve severdi. Bu yüzden adını ona vermek istedi. Boris, AB karşıtı olmasıyla aile üyelerinden istisna bir tutum sergiliyor. O kadar mantık dışı bir tutum ki umarım bir an önce bu kararından vazgeçer” dedi.
2008 yılında yaşanan ekonomik kriz ile birlikte AB’nin de bir bocalama dönemine girdiğini belirten Kuneralp, “50 seneyi aşkın bir süre boyunca refah seviyesi artış gösteren AB üye ülkeleri, 2008 krizi sonrası AB karşıtı bir tutum sergilemeye başladı. Yalnızca İngiltere değil, Fransa, İtalya, Almanya, Hollanda gibi ülkeler de bu tutum içine girdiler ancak Bileşik Krallık’ın AB’den ayrılmasıyla ortaya çıkacak bazı öngörüler mevcut. Birleşik Krallık’ın milli gelirinin yüzde 1,9’unun düşeceği, AB’nin ise gelirinin yüzde 0,4 düşeceği hesaplanıyor. Ne AB, ne Birleşik Krallık bu işten kazançlı çıkamayacak. AB bütçesinde ciddi bir delik oluşacak. Öyle tahmin ediliyor ki Birleşik Krallık’ın AB’ye net 10 milyar avroluk katkısı var. Bundan sonraki süreçte Almanya, Fransa gibi ülkelerin katkıları artacak ya da harcamalar kısılacak. Başka çare yok. İngiltere, Fransa ve Almanya’ya nazaran dış ticaret alanında dışarıya açık, liberal bir ülke. Birleşik Krallık’ın gidişiyle Almanya’nın dominantlığı artacaktır. AB’de daha korumacı ve merkeziyetçi bir politika izlenecektir. Daha bütünleşmiş bir AB ortaya çıkacaktır. Ciddi bir ordusu olan Birleşik Krallık’ın gidişiyle AB’nin savunma gücünde zayıflama olacaktır” diye konuştu.
Sürecin Türkiye’ye olabilecek etkilerine de değinen Emekli Büyükelçi, şöyle konuştu:
“Türkiye ile Birleşik Krallık arasında 20 milyar dolarlık bir ticaret hacmi var. 1 Kasım itibariyle ticaret hangi esaslar üzerinden yürüyecek bilinmiyor. Herhalde bir serbest ticaret anlaşması yapılacaktır ama bu vakit alacak bir durum. Meslek hayatım boyunca AB ile ilişkilerde Birleşik Krallık, Türkiye’nin en büyük destekçisi olmuştur. Bu desteği de kaybetmiş olacağız.”