Times’da gazetenin Türkiye Muhabiri Hannah Lucinda Smith’in 15 Temmuz’un yıldönümünde kaleme aldığı, “Türkiye’nin güçlü adamı her şeyi bir şehide borçlu” başlıklı bir yorum yazısı dikkat çekiyor.
Times’da gazetenin Türkiye Muhabiri Hannah Lucinda Smith’in 15 Temmuz’un yıldönümünde kaleme aldığı, “Türkiye’nin güçlü adamı her şeyi bir şehide borçlu” başlıklı bir yorum yazısı dikkat çekiyor.
Smith “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın darbe girişimini savuşturmasından bir yıl sonra, Türkiye’nin bir Batı müttefikinden çok parya ülke gibi görünmeye başladığını” savunuyor.
Yazı şöyle devam ediyor;
“Bir yıl sonra Erdoğan hala manşetlerde ancak gazetelerdeki ton pek öyle istediği gibi değil. İnsan hakları kuruluşları muhaliflere ve gazetecilere yönelik baskılara öfkeli. Batı, IŞİD’le mücadelede müttefiklerimiz olan Suriyeli Kürt milislere karşı savaşını kaygıyla izliyor. Avrupa hükümetleri, onları her Nazilikle suçladığında duraksıyor. Giderek artan oranda bir müttefikten çok, bir paryaya benziyor”
ERDOĞAN VE TÜRKİYE İSLAMİ DEMOKRASİ ÖRNEĞİYDİ
“İşler hep böyle değildi” diye devam eden Smith, göreve başladığında Erdoğan’ın Türkiye’yi bir İslami demokrasi örneği olarak yeniden şekillendirebilecek kişi olarak görülüyordu. AB’yle müzakereleri başlatan ve uzun süredir devam eden Kürt sorununa çözüm için alan açan da oydu. Arap Baharı’nın başlangıcında, eski laik diktatörlere karşı girişilen gösterilere destek verdiğinde tarihin doğru tarafında yer almış gibi görünüyordu” diyor.
“Erdoğan’ın ülke dışındaki imajının bozulmuş olmasına karşın, Türkiye’de her zamankinden daha güçlü olduğunu” söyleyen yazar, bunun herkesten çok “o sıcak Temmuz gecesi tabutunda yatan ve Türkiye’nin herhangi bir sokağında tanınmadan yürüyebileceği halde Erdoğan’ın kariyerinin en önemli mimarı olduğunu söylüyor.
OLÇOK’UN, ERDOĞAN’IN KARİYERİNDEKİ ROLÜ
Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı günlerinden bu yana Olçok’un kendisiyle beraber olduğunu söyleyen Smith, AKP’nin adının ve amblemindeki ampulün Olçak’ın fikri olduğunu belirtiyor. Olçak’ın en akıllıca hareketinin ise, hapis cezası nedeniyle 3 Kasım 2002’deki seçimde milletvekili olamamasına ve eski partilerinde ayrılıp AKP’yi kuran dört isimden siyaseten en tecrübesizi olmasına karşın, Erdoğan’ı yükseltmek olduğunu belirtiyor.
Smith’in yazısı şu satırlarla sona eriyor;
“Ama Olçok’un projesinin gerçek meyveleri fanatikler, liderleri için hayatlarını verecek ülkenin yarısı. Erdoğan onları ve ülkeyi nereye götürürse izleyecekler. Ve Türkler ekonomik kriz ve siyasi açmaz bulunan bir geleceğe bakıyor. Türkiye’nin Avrupa arzusu da bitmiş görünüyor. Avrupa Parlamentosu geçen hafta ülkenin kötüleşen demokrasi ve insan hakları görünümünü gerekçe göstererek üyelik müzakerelerinin dondurulması kararı aldı. Erdoğan’ın çok da umurunda değildi. ‘Çoğu Türk AB’yi istemiyor’ dedi ve tabanı için bu doğru. Türkiye’nin geri kalanı içinse Türkiye trajediye gidiyor. Ülkenin diğer yarısından bir Türk bana “Erdoğan’dan öncesi korkunçtu ama herkes korkunç olduğunu biliyordu. Şimdi ülkenin yarısı işlerin hiç bu kadar iyi olmadığına inanıyor.” (BBCTÜRKÇE)