Doğup- büyüdüğünüz vatanınızdan çeşitli sebeplerle ayrılıp başka bir ülkede yaşamanın veya buna mecbur olmanın getirdiği pek çok sıkıntı var. Bu sıkıntıları İngiltere’deki Türkiyeli toplum da fazlasıyla yaşıyor, adeta benliğinde hissediyor.
Hepinizin, 25-30 yıldır İngiltere’de yaşayıp da hala İngilizceye hakim olamayan veya en basit resmi işlerini halletmek için bile tercümanlardan yardım isteyen tanıdıklarınız mutlaka vardır. İngiltere gibi 300 farklı milletten insanın yaşadığı bir ülkeye adaptasyon kolay değil. Bunun zorluğunu yaşayan ilk nesil, şimdilerde çocuklarının büyümesiyle rahat etse de, Türkiye’ye olan özlem hiç azalmıyor. Boşuna demiyorlar, “Bedenimiz İngiltere’de ruhumuz ise Türkiye’de” diye…
Bu hafta da Güney ve Kuzey Londra’nın sokaklarını arşınlayıp Türkiyeli toplum üyelerine, “İngiltere’ye adapte olabildiniz mi? Buraya entegrasyonda ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?” diye sorduk. Aldığımız cevaplar, tahmin edeceğiniz üzere, “Burada ne kadar uzun süre yaşarsak yaşayalım, ne kadar iyi İngilizce konuşursak konuşalım, hep ‘yabancı’ olacağız. Burada yaşıyoruz ancak aklımız hep Türkiye’de” oldu.
İlyas KAHYA
“1998 yılından beri İngiltere’de yaşıyorum. İngiltere’nin kültürüne ve geleneklerine adapte olmak bizler için gerçekten çok zor. Çünkü bizler İngiltere’de yaşayıp, Türkiye ile bağlarını hiçbir şekilde koparamamış kişileriz. Orada sevdiklerimiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız var. İngiltere’de yaşıyor olmamız Türkiye’yi, oradaki ortamı unuttuğumuz anlamına gelmemeli. Çünkü bizler buradayız, fakat aklımız hep Türkiye’de… Bu yüzden, ne olursa olsun Türkiye ile bağlantımız hep sağlam kalacak. Türkiye’ye genellikle tatillerde gidiyoruz ve sevdiklerimizle hasret gidermeye çalışıyoruz. Hepimizin burada kurulu bir düzeni var. Kimse düzenini bozmak istemez. Fakat ülkede ne olursa olsun hepimizin aklı Türkiye’de. Kalbimiz de oradaki sevdiklerimizle birlikte atıyor.”
Selahattin DAL
“İki yıldan fazla zaman oldu Londra’ya taşınalı… Doğup- büyüğüm Mardin’in kültürünü burada kesinlikle yaşayabiliyorum. Londra’ya adapte olmaya çalışıyoruz. Fakat bizlerin en büyük sıkıntısı; İngilizceye tam hakim olamamak ve İngiliz kültürünün bizimkinden farklılığı… Örneğin; İngilizlerin kültürüne ayak uydurmaya çalıştığınız zaman kendi kültürünüze zıt bir durum ortaya çıkıyor. Biz yine de her şeye rağmen İngiltere’de kendi kültürümüzü ayakta tutmaya ve elimizden geldiği kadar yaşamaya çalışıyoruz. Burada nüfusumuz fazla olduğu için kendi kültürümüzü unutmak diye bir şey söz konusu değil.”
Doğan CAN
“Burada yaşadığımız en önemli zorluklardan birisi ‘kültür şoku.’ Eğer Londra gibi kozmopolit bir şehirdeysen bu şok yaşanıyor. Alışık olmadığın bir yaşam tarzıyla tanışıyorsun ve doğal olarak bu durumu garipsiyorsun. Diğer zorluk; memleket hasreti… Hele ki toprağını seviyorsan… Burada yaşamanın avantajları da var. Yeni kültürlerle tanışıyorsunuz ve bu durum sizde eşsiz bir birikim, farkındalık yaratıyor. Ayrıca başka kültürlere karşı kendi ülkenizin kültürünü de tanıtma imkanı buluyorsunuz. Şahsen ben bu konuda çok iyi reklam yaptığımı düşünüyorum. Türk kültürünün diğer kültürlerle temas sağlayarak çok daha zengin bir yapı oluşturması anlamında avantaj sağladığını düşünüyorum. Toplumumuzun burada yaşadığı en büyük sıkıntılardan birisi ise, özellikle ilk neslin İngilizceye hakim olamaması… Bu durum İngiltere’de kültür kaynaşması anlamında bize sorun çıkarıyor.”
Hasan TULUK
“1980 yılından beri İngiltere’de yaşıyorum. Burada yaşayan bütün Türkiyelilerin ‘İngilizce konuşamama’ gibi büyük bir sıkıntısı var. Çünkü buraya gelip yaşamak isteyen kişiler yıllar süren bir koşturmacanın içine giriyor. Kültür farklılığı ve ülkeye adapte olamama da diğer bir sorun. Bütün bu konularda sıkıntı yaşıyoruz. Hastanelere veya başka bir devlet kurumuna gittiğimiz zaman da sıkıntı çekiyorduk. Artık burada doğup- büyüyen, haliyle İngilizceyi ana dili gibi konuşan çocuklarımız bize her konuda destek oluyor. İngiltere’de yaşıyoruz ancak Türkiye’yi de yakından takip etmeye çalışıyoruz. Televizyon kanallarını izliyoruz. Esasında ben, 36 yıldır İngiltere’ye adapte olduğumu düşünmüyorum. Çünkü kültürlerimiz çok farklı. Biz onların ortamına giremiyoruz, onlar da bizim ortamımıza… Bizler kendimizle de barışık değiliz.”
Muhammed YAŞAR
“Yaklaşık 5 yıldır İngiltere’de yaşıyorum. Türkiye’de turizm alanında işler yaptıktan sonra İngiltere’ye gelme kararı aldım. Buraya kolay bir şekilde adapte olduğumu düşünüyorum. İngilizce konusunda olsun, buradaki yaşam standartları konusunda olsun uyum sağladığımı düşünüyorum. Yabancı bir ülkeye adapte olup-olamama konusu kesinlikle kişiden kişiye göre değişir. İngiltere’de insanların daha rahat bir yaşam sürdüğünü gözlemliyorum. İnsanlar burada düşüncelerini, Türkiye’ye göre daha özgür bir şekilde ifade ediyor. İngiltere’ye evlilik yaparak geldim. Ülkeye adımımı attığımda, ‘Ben burada yaşayamam’ demiştim. Fakat zamanla alıştım. Şimdi rahat bir şekilde ve kısa zamanda adapte olarak yaşamımı sürdürüyorum. Bu yüzden İngiltere’de kalmaya karar verdim. Diğer yandan, evlenirken eşimle aramda kültür farkı olacağını zaten biliyordum. Zamanla bu durumu hem ailem hem de çevremiz kabullendi. Şu an işlerim çok güzel gidiyor, kendi evimi de aldım. Özetle, İngiltere’de yaşamaktan memnunum.”
Murat KAYA
“Doğma-büyüme İngiltereliyim. Fakat kendimi kesinlikle Türk olarak hissediyorum. Burada ailemden öğrendiğim kültürümüzü bir şekilde yaşamaya çalışıyorum. Türk kültürünü İngiltere’de de aynı şekilde yaşatmaya çaba gösteriyoruz. Anne ve babamın yanımda olmasının avantajını da yaşıyorum. Türkçeyi onlar sayesinde öğrendim. Türkiye’deki kültürü ve burada iki farklı kültürü nasıl yaşamamız gerektiğini bize onlar öğretiyor. Diğer yandan; ben İngilizce biliyorum, fakat aynı şeyi yıllardır Londra’da yaşayan anne ve babam için söyleyemem. Onların hala dil konusunda yaşadığı büyük sıkıntılar var. Fakat yılların vermiş olduğu tecrübeyle Londra’nın hemen hemen her yerini biliyorlar. Hangi otobüs nereye gidiyor, hangi yolları kullanmamız gerekiyor gibi, hayatı kolaylaştıran pek çok ayrıntıyı biliyorlar.”
Bilgin SOFTA
“1 Ocak 2014 tarihinden beri Londra’da yaşıyorum. Buraya gelme sebebim; Türkiye’deki siyasal ve sosyal gelişmelerden duyduğum rahatsızlıktı. Ayrıca kendimi Avrupa tecrübesi edinmeye şartlandırmıştım. Paradan ziyade farklı bir ülkenin dilini ve kültürünü tanımak da İngiltere’ye geliş nedenlerim arasında yer alıyor. Her tür zorluğu göze alarak geldim. Ancak şunu söyleyebilirim ki; bu ülkeye adaptasyon konusunda zorluk yaşamadım. Dolayısıyla insanların gözünde büyüttüğü kadar zorluk yok. İngilizcem bu ülkeye gelirken hiç yoktu. Şu an ‘orta seviyede’ biliyorum. İnsanlarla iletişimde hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. Fakat dilimi daha fazla geliştirmem gerektiğini de biliyorum. Aslında bunun için özel bir çabam yok. Çünkü, sadece bir ülkenin kültürünü değil de global kültürü benimsemiş bir yapım var. Kültürel farklılığa da inanılmaz derecede saygı duyuyorum.”