“GÜNEY Londra’da Türk dili ve kültürü eğitimi veren altı okuldan dördü son beş yıl içinde kapandı.” Bu çarpıcı açıklama; Güney Londra’nın Catford bölgesinde eğitim-öğretim faaliyetini sürdüren Dr. Fazıl Küçük Türk Okulu’nun yaklaşık 35 yıl başkanlığını yapan Akmen Ali Sıtkı’ya ait.
Londra Gazete’ye yaptığı özel açıklamada, İngiltere’de Türk dili ve kültürünü yaşatmak için yıllarca büyük mücadele verdiğini, dolayısıyla gelinen durumdan büyük üzüntü duyduğunu anlatan Akmen Ali Sıtkı, topluma “Türkçe ye sahip çıkalım” mesajı verdi. Sıtkı, Türkçeyi İngiltere’de yaşayan nesillere aktarmak için verilen uğraşların zamanla etkinliğini kaybetmeye başladığını ve Türk dili-kültürünün Güney Londra’da açmazın içine girdiğini de savundu.
ÖĞRENCİ SAYISI HIZLA AZALIYOR
2006-2010 yılları arasında İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konsey Başkanlığı da yapan Sıtkı, sivil toplum örgütlerinin birlik ve beraberlik içinde çalışması gerektiğine ise ayrı bir vurgu yapıyor. Dr. Fazıl Küçük Türk Okulu’nun kurucu başkanı olan Sıtkı, TC ve KKTC Eğitim Müşavirliklerine bağlı faaliyet gösteren toplamda 30’a yakın Türk Okulu’nun yıllar içinde adeta eriyen öğrenci sayısına da dikkat çekti. Sıtkı, “Bütün Türk okullarındaki öğrenci sayısı önceki dönemlerde 4 bine yakınken, şimdilerde bu sayı binlere kadar düştü. Öte yandan, son beş yıl içinde Güney Londra’da, altı Türk okulundan sadece ‘Dr. Fazıl Küçük’ ile ‘Rauf Raif Denktaş’ eğitim faaliyetini sürdürüyor. ‘Namık Kemal’, ‘Eltham’ ve ‘Mehmet Remzi Okan’ Türk okulları ile ‘Güney Londra Türk Aile Birliği’nin ise kapandığını biliyorum” dedi.
“AİLELER ÇOK DUYARSIZ”
Türk okullarının bu duruma en başta, ‘ailelerin duyarsızlığı’ nedeniyle geldiğini savunan Sıtkı, çeşitli bahanelerle çocuklarına Türkçe öğretmeyen velilere sitem etti. Türk okullarının yaşadığı maddi problemlerin üstesinden 35 yıl boyunca nasıl geldikleri hakkında da çarpıcı ifadelerde bulunan Sıtkı, şöyle devam etti:
“35 yıl boyunca belediyeden tek kuruş yardım almadım. Ayrıca bağlı bulunduğumuz Lewisham belediyesine de ‘bina kirası’ adı altında tek kuruş ödemedim. Defalarca ‘Okulunuzu kapatacağız’ diye tehdit ettiler. Yılmadım ve her defasında ‘Siz kapatırsanız ben de kapıları kırar yine çocukları o sınıflara koyarım’ dedim. Sonuçta bizim istediğimiz oldu ve hiç kira vermeden faaliyetimizi sürdürdük. Vergimizi ödüyoruz ve çocuklarımızın o okullarda ücretsiz eğitim alma hakkı var. Ayrıca, Türkiye ve KKTC’den gelen öğretmenlere de, verdikleri hizmetin karşılığı hesaplandığında çok yüksek ücretler ödeniyor. Toplamda haftalık 4-5 saat ders veren bir öğretmenin yıllık ücretiyle, toplumumuzdan en az 100 tane gönüllü öğretmen bulmak mümkün. Geriye kalan parayla da iki bina alırız. Ben diyorum ki; eğitim paramızı binalara, öğretmenlere ve kitaplara harcamayalım. Türk okullarının günden güne erimesine, kapanmasına çok üzülüyorum.”