Site icon Londra Gazete

Can Dündar Londra’da “Türkiye nereye gidiyor?”

27913741611_aba8ed706a_o

Londra merkezli Centre for Turkey Studies’in (CEFTUS) davetlisi olarak gelen gazeteci yazar Can Dündar İngiltere Parlamentosu’nda bir konuşma verdi.

29 Haziran’da halka açık buluşmada 350’ye yakın Türkiyeli ve İngilterelinin katılımıyla saat 19:00’da başlayan toplantının ev sahipliğini Feltham ve Heston bölgesi İşçi Partisi milletvekili Seema Malthotra yaptı.

İskoç Miliyetçi Parti’den Lord Jeremy Purvis moderatörlüğünü üstlendiğini bu toplantıda Can Dündar ‘Quo Vadis Türkiye?’ ana başlığı altında Türkiye’nin siyasi ve sosyal gidişatını, Türkiye-AB ilişkilerini ve özellikle mülteci krizi çözümü amacıyla varılan anlaşmayı ve Türkiye’de artan insan hakları ihlalleri ve basın özgürlüğünün aldığı darbeleri değerlendiren bir konuşma yaptı.

Toplantıya moderatör Lord Purvis ve Dündar’ın İstanbul Atatürk Havalimanında gerçekleşen terör saldırısı dolayısıyla üzüntülerini belirtlemeleriyle başlanıldı. Dündar 28 Haziran akşamı olan IŞİD bağlantılı bu saldırının kendisinin yargılanmasına sebep olan haberle direkt olarak ilişkili olduğunu düşündüğünü söyledi. Dündar, Türk Milli İstihbarat Teşkilatı’nın tırla Suriye’ye silah gönderdiğini kanıtlayan bir haber yapmıştı. Dündar bu haberde yayınlanan dokümanların asla yalanlanmadığını ve aksine kendisinin devlet sırlarını ortaya çıkarmaktan 5 yıl 10 ay ceza aldığını söyledi. Dündar’a göre devlet böylece bu bilginin doğruluğunu tasdiklemiş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu açıkça kabul etmişti.

Dündar tutuklanma sürecini anlatırken Türkiye ve AB zirvesi sonucu varılan ve Suriyeli mültecilerin 3 Milyar Euro karşılığı Türkiye’de kalmasını öngören anlaşmaya değindi. Dündar bu anlaşmanın kirli olduğunu zira AB’nin bu anlaşma yüzünden insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü gibi değerlerinden vazgeçtiğini ve AB üst yetkililerinin Kasım 2015 genel seçimleri öncesi Türkiye’nin çeşitli konularda eleştirildiği AB Türkiye ilerleme raporunu Erdoğan’ın ricasıyla geciktirdiklerini söyledi. G20 dolayısıyla Türkiye’de Erdoğan’ın AB yetkileriyle olan konuşmalarının tutanaklarının Yunan basınına sızmasıyla öğrenildiği üzere, Erdoğan’ın AB’yi mültecileri göndermekle tehdit ettiği, ilerleme raporunun ise ona sorulmadan yazılmasından rahatsızlık duyduğunu belirttiği ve AB Konseyi Başkanı Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Juncker’in Türkiye’nin uzlaşmak amacı olduğunu sanıp raporu bu sebepten geciktirdiklerini ama artık yanıldıklarının farkına vardıklarını söyledikleri ortaya çıktı. Dündar’a göre hem AB’nin kuruluş değerlerini bir kenara koyması hem de milyonlarca Suriyeli insanın Türkiye’ye hapsedilmesini öngören bu anlaşmaya varmasını AB’nin kendine bir ihaneti olarak değerlendirdi.

Can Dündar

Dündar konuşmasına Türkiye’nin 1959’dan beri AB üye olma sürecine de değinerek devam etti. Her ne kadar Türkiye demokrasisi sıkıntılar içinde olsa Atatürk’ün reformları ile Türkiye’nin amacının 1920’lerden itibaren batıyla savaşırken bile batılı değerleri almak olduğunu söyledi. Bu süreçte de AB’nin Türkiye için bir ittifak birliğinden çok bir kimlik ilişkisi olduğunu vurgulayan Dündar şimdi ise Türkiye’nin yeni bir toplumsal inşa döneminden geçtiğini ve artık Türkiye’nin daha çok batıya yönlendiğini söyledi. Diğer yandan AB’nin varlığı Türkiye’ye reformlar ve özgürlükler açısından her zaman bir baskı mekanizması olduğunu söyleyen Dündar şimdi ise AB’nin kendi değerlerini göz ardı etmesi, İngiltere Başbakanı Cameron’ın Türkiye’nin 3000 yılına kadar AB’ye giremeyecek gibi sözler telaffuz etmesi ve Erdoğan’ın da Brexit sonrası Türkiye’nin üyesi olmadığı bu birlikten çıkmak için bir referandum önermesinin Türkiye’nin daha da izolasyonuna yol açtığını ve açacağını sözlerine ekledi.

Sözlerine Türkiye’nin Erdoğan’dan ibaret olmadığını ve hala batıya ve batılı değerlere doğru yürümeyi isteyen bir başka Türkiye olduğunu söyleyerek bitiren Dündar dinleyicilerden büyük alkış aldı. Dündar konuşmasının ardından dinleyicilerin sorularını cevapladı.

Exit mobile version