Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerde en kritik konulardan birisi olan ‘geri Kabul anlaşması’nda Ankara ilk adımı attı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Avrupa Birliği Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Cecilia Malmström ve genişlemeden sorumlu üye Stefan Füle ile düzenlendiği ortak basın toplantısında, 16 Aralık’ta vize serbestliği sürecinin resmen Ankara’da başlayacağını ve geri kabul anlaşmasının imzalanacağını açıkladı. Süreç Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz haftaki Bakanlar Kurulu toplantısında, AB’nin Türk vatandaşlarının vize muafiyeti sağlanması için şart koyduğu, Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine kaçak yollardan geçen üçüncü ülke vatandaşlarının geri kabulüne ilişkin anlaşmayla ilgili çalışmaların başlatılmasına onay vermesi ile başlamıştı. Konunun en geç Ocak ayına kadar TBMM’nin gündemine getirilmesi beklenirken buna karşılık AB’de Türk vatandaşlarına vize kolaylığı getirecek ilk adımlardan birisi olan bazı meslek gruplarına çok giriş-çıkışlı 5 yıllık AB vizesi, vize başvurusunda daha az evrak talebi ve vize ücretinin 35 Euro’ya indirilmesi gibi değişiklikleri devreye sokacak. Ankara ve Brüksel karşılıklı atılacak adımları 6 ay süreyle izleyecek. İlerleme olduğu takdirde AB vize vermeyi daha da kolaylaştıracak, Türkiye’de AB’ye kaçak giriş yaparken yakalananları daha kolay şekilde kabul edip, geldikleri ülkelere gönderilene kadar tutulacakları mülteci kamplarına gönderecek. Yaklaşık 3 yıl sonra tamamen vize muafiyeti getirilecek. Eğer AB gerekli adımları yerine getirmezse Türkiye geri kabul anlaşmasını yeniden gözden geçirip rafa kaldıracak.
ANLAŞMA İMZALANMAYI BEKLİYORDU
Geri kabul anlaşmaları, bir ülkede bulunma veya oturum hakkını kaybetmiş olan insanların, vatandaşlıklarının olduğu ülkeye geri gönderilmesini sağlayan anlaşmalar olarak tanımlanıyor. Anlaşma ile illegal göçmenler, vatandaşı olmadıkları bir ülkeye yasadışı giriş yapmaları ya da vize süresinden sonra yasadığı olarak kalmaya devam etmeleri gibi hallerde vatandaşı oldukları ve veya geldikleri ülkeye geri yollanıyorlar.
AB ile Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması ile ilgili müzakereler 2003 yılında başlamıştı. Türkiye’nin bu anlaşmaya sıcak bakmaması genel olarak müzakerelerin yavaşlamasında önemli bir etken olarak gösterilyordu. Taraflar arasındaki temel sorun Türkiye’yi transit geçiş yolu olarak kullanan üçüncü ülke vatandaşlarının durumu oluyor. 14 Ocak 2011’de “Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti Arasında İzinsiz İkamet Eden Şahısların Geri Kabulüne İlişkin Anlaşma Taslağı” isimli bir metin üzerine anlaşmaya varılmış, 21 Haziran 2012’de ise paraf edilmişti. O tarihten itibaren imzalanmayı bekleyen anlaşma bazı çevrelerin de tepkisini çekiyor.
AB’YE EN ÇOK GÖÇ TÜRKİYE – YUNANİSTAN SINIRINDAN
AB yetkilileri Türkiye Yunanistan sınırının AB’ye en çok yasadışı göçmen girişinin yapıldığı sınır olduğunu ileri sürüyor. Yunan yetkilileri ve AB Sınır Birimi Frontex’in tahminine göre 2011 yılında Türkiye’den Yunanistan aracılığıyla Avrupa ülkelerine 55 bin kişi geçiş yaptı. 2005’te sadece 3 bin 700 olan bu sayı, 2010’da 47 bine yükselmişti. Bu sınırın daha çok kullanılır hale gelmesi iki nedene bağlanıyor; deniz yolu ile geçişlerin daha sıkı kontrol altına alınmış olması ve Meriç nehri Yunanistan tarafında mayınların temizlenmiş olması. Yunan yetkililer en az 14 farklı ülkenin vatandaşının bu sınırı kullanarak AB’ye geçmeye çalıştığını belirtiyor. Son yıllarda özellikle Suriye’deki iç savaş nedeniyle Türkiye aracılığıyla Avrupa’ya gelen Suriyeli mülteci sayılarında ciddi artış görüldü. Belirlemelere göre Temmuz ayında her hafta 800 Suriyeli mülteci Yunanistan’a giriş yapmaya çalıştı. 1 Ağustos’tan beri Yunanistan’a girmeye çalışan mültecilerin yüzde 30’unun da Suriyeli olduğu ortaya çıktı. Artan geçiş talebi nedeniyle Yunan sınır polisi de önlemlerini sertleştiriyor. Mülteci ve sığınmacıları destekleyen Alman PRO ASYL isimli grubun yaptığı araştırma savaştan kaçan 2 binden fazla Suriyelinin sistematik olarak Yunan yetkilileri tarafından reddedildiğini gösteriyor.
Öte yandan, Ağustos ayının ilk haftasonda 2 bin mülteci Türkiye Yunanistan sınırından geçiş yaparken, bu sayı bir sonraki hafta 200’e düştü. Bu düşüşte Yunan yetkililerin Meriç nehri sınırına atadığı görevlilere bin 800 kişiyi daha eklemiş olmasının önemli payı bulunuyor. Ayrıca 2013 yılında Afrika ve Ortadoğu’dan Malta ve İtalya’a gelen göçmen sayısının 32 bin olduğu tahmin ediliyor. Bu oldukça zor koşullarda gerçekleşem deniz yolculuğu sırasında sadece Ekim ayında 550 kişinin öldüğü kaydediliyor.
TÜSİAD’ın 2007’de yayımladığı “Türkiye – Avrupa Birliği İlişkileri Bağlamında Uluslararası Göç Tartışmaları” isimli raporunda 2012 yılına kadar Türkiye’den AB-15 ülkelerine en az 400 bin kişinin göç edeceği öngörülüyordu. Koç Üniversitesi’nin Göç Araştırmaları Programı Direktörü Prof. Dr. Ahmet İçduygu da yaptığı çalışma sonucu Türkiye’nin nüfusunun yüzde 6.2’sinin 2012’ye kadar AB’ye göç etmeyi istediğine işaret etmişti.