Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kesimi ile ilgili basın açıklaması yayımladı.
ADDP tarafından yapılan açıklama şöyle:
‘‘Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy Mahallesi’nde yer alan Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kıyımına karşı, Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu olarak köylülerimizin ve çevrecilerimizin yanında duruyoruz; ve ülkemizin çoraklaştırılmasına, bir avuç emperyalist çıkarcının ülkemizin can damarlarını üç kuruş kâr uğruna yok etmesine hayır diyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Tarım Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü gözetiminde, aynı zamanda Jandarmanın sıkı ablukası altında Akbelen’de ağaç kıyımı sürüyor. Limak Holding ve İÇTAŞ ortak projesi olan YK Enerji’nin termik santraline kömür sağlamak için 3 binin üzerinde ağaç kesiliyor. Köylüler ve çevreciler her türlü baskıya, şiddete, bibergazı ve tazyikli suya karşı direniyor. Hükümet korumalı şirketler anayasaya karşı suç işliyor. Daha önce verilen yürütmeyi durdurma kararı 2022 yılında kaldırıldı. 28 Mayıs 2023 seçim sonrası şirketler ağaç kıyımına girişti. Köylüler 4 yıldır, bu şirketlere karşı her türlü yasal yolu deniyorlar ama, sonuç alamıyorlar.
Akbelen Ormanı’na 94 yaşında sahip çıkan ve ağaçlara sarılarak kesimini önlemeyen çalışan Gülsüm Üstün ninenin yetkililere; “Ben de anam da babam da burada doğduk, burada büyüdük. Toprağın, ağacın ne olduğunu bilmeyenlerle mücadele ediyoruz. Ben bu yaşımda gaz yedim, su yedim ama helal olsun. Bu gazı sıkan da benim çocuklarım. Bu ağaçlar da benim çocuklarım. Ormanlarımızı bize geri verin” diyen feryadına nasıl yabancı kalinabilir?
Köylülerin ve çevrecilerin avukatlarından Arif Ali Cangı direnişciler üzerine baskı kuran jandarma ve yetkililerine kesilen ağaçları göstererek; “Görün,vicdanınız el veriyor mu? Yok mu içinizde bir tane köylü çocuğu? Hiç vicdanınız sızlamıyor mu” diye seslenerek feryat ediyor. Ne yazık ki tüm bu feryatlara karşın ülkemizdeki altın, kömür ve diğer madenlerimizin ulus ya da uluslararası şirketlere peşkeh çekilmesi ile, doğamızın ve tüm canlıların yaşamları tehlikeye atılıyor.
Termik santraller hem doğaya hem çevreye hem de tüm canlılara ve ekolojik dengeye büyük zararlar vermektedir. Kömürle çalışan tüm termik santraller biran önce kapatılmalıdır. Akbelen ve benzeri olaylar birer çevre cinayetidir. Akbelen’de ağaç kıyımına, yanan ya da yakılan orman alanlarına imar izni verenler vatana karşı en büyük kötülüğü yapmaktadırlar. Doğamız, insanlarımız ve vatanımız anayasa’nın güvencesi altındadır. Akbelen halkı ve çevrecilerin vatanını devletlerine karşı korumaları çok acıklı trajik bir durumdur. Bu durumdan insan olan insanın utanması gerekir.
Atatürkçü Düşünce Dünya Platformu ve bağlı derneklerimiz, tutkulu bir çevreci olan ve hatta bir çınar ağacını budayıp kesmektense kendi köşkünü oynatıp taşıyan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün uluslararası refah ve barış felsefesini desteklemekten gurur duyuyor. Atatürk’ün Yalova’daki bahsettiğimiz köşkü, 1929 yılında inşa edilmişti. Atatürk, bir yat gezisi sırasında Yalova açıklarından geçerken sahilde gördüğü ulu çınar ağacından çok etkilenmiş, tekneyle kıyıya çıkıp ağacın gölgesinde dinlenmiş, ve çınarın yanına kendisi için küçük bir ev yapılmasını istemişti. İnşa edilen köşkün çatı ve duvarlarına ağacın dalları zamanla zarar vermeye başlayıp, bahçıvan da onları budamayı önerince; Atatürk ağacın dallarını budamaktansa, köşkün taşınmasını emretti. Köşk, inşa edildikten bir yıl sonra, raylar üzerinde yürütülerek 4.80 metre doğuya taşındı. Bu kadar hassas bir çevreci tarafından oluşturulan cumhuriyetin çocukları olarak, mevcut hükümetin bu cumhuriyetin doğal kaynaklarını böylesine yok etmesine izin veremeyiz
Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy Mahallesi’nde yer alan Akbelen Ormanı’nındaki 100 yıllık ya da daha fazla yaşlı ağaçlar bir avuç kömüre kurban ediliyor. Türkiye’nin ciğerleri öldürülüyor. Dünya iklimindeki değişiklikler gezegenimiz için tehlike çanları çalıyor ama, emperyal güçlerin umurunda bile olmuyor.
Çocuklarımıza, torunlarımıza üzerinde korkmadan nefes alabilecekleri, gülüp oynayacakları bir doğa bırakmak hepimizin görevi ve sorumluluğudur.
Halkımızın tüm duyarlı insanlarını Akbelen’deki doğa ve çevre cinayetine sahip çıkmalarına davet ediyoruz. Akbelen’de Kaz Dağları’nda olduğu gibi kelleşmesin, çoraklaşmasın. Bu ülke hepimizindir, unutmayalım.’’
Ağaç kesenin aklı insanlığa kesmez.