Rosa Luxemburg’un hayatını konu alan Ben Rosa Luxemburg adlı tek kişilik tiyatro oyunu, yazan, yöneten ve oynayan Jülide Kural tarafından Ateş Tiyatrosu için hazırlandı. Bu etkileyici oyun, 28 Mayıs Pazar günü Berne Grant Sanat Merkezi’nde sahnelenecektir. Etkinliği düzenleyen Day-Mer, ‘‘Bu fırsatı kaçırmayın ve Ben Rosa Luxemburg’un büyüleyici performansını izlemek için biletlerinizi şimdiden edinin’’ açıklamasını yaptı.
Oyunun biletleri, telefon numaralarını arayarak veya Day-Mer ve Londra Toplum Merkezi derneklerinden temin edilebilir.
Kadın hareketinin sembollerindendi: 8 Mart’ın mimarlarından Rosa Luxemburg kimdir?
Her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün olan Dünya Emekçi Kadınlar Günü; temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılıyor. Rosa Luxemburg da, 8 Mart’ın mimarlarından olarak kabul ediliyor. Luxemburg, tarihi 1800’lü yıllara dayanan 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü ilan edilmesi önerisini sunan isimlerdendi. Peki kişiliği, eserleri, söyledikleri ve yaptıkları ile kadın hareketinin sembollerinden biri olarak kabul edilen Rosa Luxemburg kimdir?
GENÇ YAŞINDA SOSYALİZMLE TANIŞTI
Polonyalı Marksist, filozof, ekonomist, savaş karşıtı aktivist ve devrimci sosyalist Rosa Luxemburg, 1871 yılının (bazı kaynaklara göre 1870) 5 Mart’ında Musevi bir ailenin çocuğu olarak Polonya’da doğdu. Daha genç yaşlarında sosyalizmle tanıştı ve dönemin solcu gruplarında yer aldı. Daha 18 yaşındayken içinde bulunduğu gruplar ve politik görüşü yüzünden İsviçre’ye kaçmak zorunda kaldı. 1889’da Zürih Üniversitesi’ne girdi. Burada felsefe, tarih, politika, ekonomi ve matematik öğrenimi gördü, hayatında büyük etki bırakacak isimlerle tanıştı.
1890 yılında Bismarck’ın sosyal demokrasiyi yasaklayan kanunun lağvedilmesi ardından, sosyalist parlamentoya girdi. Parlamentoya giriş, dönemin sosyal demokratlarının devrimci uçtan uzaklaşmasına ve parlamentoda daha etkin olabilmek için çalışmasına neden oldu. Bu, Rosa Luxemburg’un da dahil olduğu devrimci görüş çizgisindekileri rahatsız etmekteydi. Bu sırada Zürih’te öğrenim görmeye devam eden Rosa 1898 yılında doktorasını tamamladı. Özgür bir Polonya için çalışmalarına devam etse de, onun kafasındaki tabloda Almanya, Avusturya ve Rusya’da devrim gerçekleştiği takdirde Polonya özgür olabilirdi. Bu tablo milliyetçi bir çizgi çizen Polonyalı sosyalist grupların ve Polonya Sosyalist Partisi’nin ondan daha da uzaklaşmasına neden oldu. Daha sonra bu görüşleri Rus sosyalist çevrelerle de ilişkisinin bozulmasına yol açacaktı.
8 MART’IN MİMARLARINDAN
ABD’nin New York eyaletinde daha iyi çalışma koşulları için 1857 yılında başlayan direniş katliama dönüşmüş, 120 kadın kilitli kaldıkları fabrikada çıkan yangında hayatını kaybetmişti. Bu katliamdan yıllar sonra 26-27 Ağustos 1910 tarihinde, Danimarka’nın Kopenhag kentinde, 2. Enternasyonal’e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg bir öneri sundu. 1857’deki katliamda hayatını kaybeden kadınların anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü ilan edilmesi önerisi bu toplantıda oybirliğiyle kabul edildi
ALDIĞI DARBELER SONUCU BİLİNCİNİ KAYBETTİ
Savaşın başlamasıyla esen milliyetçi rüzgâr SPD’nin de milliyetçi eğilime yönelmesine neden oldu, ki bu Luxemburg’un fikirleri ile tamamen tezatlık oluşturuyordu bu sebeple partiyle olan tüm ilişkisini kesti. 5 Ağustos 1914’te Karl Liebknecht ile beraber Internationale grubunu kurdu. 1 Ocak 1916’da grubun adı Spartaküs Birliği (Spartakistler – Almanca Spartakusbund) oldu. Luxemburg, Bolşevik önder Lenin’in I.Dünya Savaşı’na karşı çıkmasını destekleyerek tüm halkların emperyalist hükümetlerine kaşı mücadele etmesi gerektiğini savundu. Almanya’da Grubun devlete karşıt tutumu yüzünden 28 Haziran 1916’da Luxemburg hapis cezasına çarptırıldı. Hapiste geçirdiği yıllarda birçok makale kaleme aldı.
1918 Kasım’ında Luxemburg hapisten çıktı. Faaliyetlerine devam etti ve Liebknecht ile birlikte Alman Komünist Parti’sini kurdu. 15 Ocak 1919’da Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve Wilhelm Pieck, Freikorps tarafından tutuklandılar, Pieck kaçmayı başarırken Luxemburg ile Liebknecht yedikleri darbelerle bilinçlerini kaybettiler. Aynı gün, Luxemburg ölene kadar dövülmüş ve ölü vücudu nehre atılmış, Liebknecht de başından yediği kurşunlarla öldürülmüştü.