Site icon Londra Gazete

Feryal Clark: ”Adil ve insancıl bir göçmenlik sistemi görmek istiyorum”

©LondraGazete

İngiltere Avam Kamarasındaki görüşmelerin ardından Lordlar Kamarasına gönderilen Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı, düzensiz yollarla İngiltere’ye ulaşan herkese hapis cezası verilmesini öngörüyor.

Mültecileri taşıyan küçük teknelere müdahale eden yetkilileri olası cezai işlemlerden muaf tutan bir maddeye de yer verilen düzenlemenin, geri itmeler sırasında ölümlere yol açabileceği belirtiliyor.

Tasarıya sonradan eklenen bir madde ise sonradan vatandaş olan veya başka ülkelerle aile bağı bulunan İngiliz vatandaşlarının kendilerine haber verilmeden vatandaşlıklarının iptal edilmesinin önünü açıyor. Hükümet, tüm tepkilere rağmen ayrımcı ve ırkçı bulunan madde konusunda geri adım atmıyor.

Tasarının görüşmeleri sırasında muhalefet eleştirilerini dile getirmişti. Lordlar Kamarasının İşçi Partili üyesi Richard Rosser, yaptığı konuşmada, tasarının yasalaşması durumunda haklı gerekçelerle İngiltere’ye sığınma talebinde bulunmak üzere gelenlerin cezai işleme tabi tutulacağına işaret etmişti.

BM’nin Mülteci Sözleşmesi’nin hayatları veya özgürlükleri tehdit edildiği durumda mültecilere, yasa dışı girişler nedeniyle ceza verilemeyeceğini hükme bağladığını vurgulayan Rosser, “Eğer tüm ülkeler, sığınma talebinde bulunmak amacıyla yasa dışı yollardan giriş yapanları suçlu bulan bu yaklaşımı benimseyecek olursa tüm uluslararası mülteci koruma sistemi dağılır.” dedi.

Londra Gazete’ye özel açıklamalarda bulunan Türkiye kökenli İşçi Partisi Enfield North Milletvekilli Feryal Clark, şu ifadelleri kullandı:

”Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı’nın 9.Maddesinin Enfield North’daki ve ülke genelindeki etnik azınlık topluluklarında çok fazla endişeye neden olduğunu anlıyorum. Hükümetin 9. Maddenin amacı konusunda çok daha açık sözlü olabileceğine ve Tasarı’nın geçişi sırasında etkisi hakkında daha fazla tartışmaya izin verebileceğine inanıyorum. İnsanlar çok az bağlantısı olan veya hiç bağlantısı olmayan ülkelere sınır dışı edilmemeli. İnsan hakları üzerine kurulmuş adil ve insancıl bir göçmenlik sistemi görmek istiyorum.

Bu ülkeye çocukken gelen biri olarak, ailem siyasi zulümden Türkiye’den kaçarken, topluluklarımızın karşılaştığı zorlukları biliyorum ve kültürel çeşitliliğin önemini ve topluma yaptığı hayati katkıyı her zaman kutlayacağım. Hükümet, Windrush skandalından sonra bile bu konuda hatalar yapmaya devam ediyor ve Siyah ve Asyalı etnik azınlıkları ebeveynlerinin veya büyükanne ve büyükbabalarının menşe ülkelerine sınır dışı etmekle tehdit ediyor.”

 

Exit mobile version