ATATÜRK Düşünce Derneği Platformu Başkanı Jale Özer yeni yıl mesajında umut dolu sözlere vurgu yaptı. Zor günlere rağmen Mustafa Kemal Atatürk’ün değerlerine değinen ADDP, şunları söyledi:
‘‘2022 yılına; OECD’nin ‘Daha İyi Yaşam Endeksi’nde yer alan bütün kategoriler eşit öneme sahip şekilde sıralandığında, Türkiye’nin 41 ülke arasında 38. yeri almasıyla, en zor yaşanacak ülkeler arasında olarak giriyoruz. Kadına şiddetin, tacizin ve kadın ölümlerinin en üst seviyeye çıktığı; kadınların var olma mücadelesi vermelerine rağmen, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında kabul edilen ve uluslararası bir sözleşme özelliğini taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nin yasaya aykırı olarak Cumhurbaşkanı kararnamesi ile feshedildiği bir dönemde giriyoruz. Dış politikamızda “Yurtta barış, dünyada barış” ana ilkemiz göz ardı edilerek iktidarın şahsı çıkarlarına endeksli tamamen dışa bağımlı politikaların uygulandığı ve tüm komşularımızla ilişkilerimizin kopma noktasına geldiği bir dönemde giriyoruz.
Tapu senedimiz Lozan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi ülkemizin bekası konumunda hayati önem taşıyan antlaşmaların en üst seviyedeki yetkili kişi ve kurumlar tarafından tartışmaya açılarak emperyalist güçleri heveslendirdiği ve bunları savunan vatanseverlerin gözaltına alınarak, halkın susturulmaya çalışıldığı bir dönemde giriyoruz. Cumhuriyet kazanımlarının ve stratejik kurumların hiçbir dönemde olmadığı kadar içinin boşaltıldığı veya yabancılara satıldığı bir dönemde giriyoruz.
Dini hükümleri esas alan ve laik Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluş felsefesine ve anayasaya aykırı olarak yürütülen bir ekonomi politikasıyla bir kısım zümrenin servetlerine servet katılırken, sade vatandaşın ekmek kuyruklarına muhtaç edildiği bir dönemde giriyoruz.
Eğitimin birliği ve laiklik ilkesi çiğnenerek, tarikat ve cemaatlerin ön planda oldukları, bütün liselerin imam hatip okullarına çevrilmeye çalışıldığı, tek adam yönetiminin halen devam ettiği karanlık bir dönemde giriyoruz. Şiddet kültürünün arttığı, toplumun yozlaştığı, kutuplaştığı; sevginin, hoşgörünün ve insanlığın unutulmaya başlandığı bir dönemde giriyoruz. Yangın ve sel gibi doğa afetlerinin önceden alınmayan tedbirler neticesinde yöre halkına ve doğaya verdiği kalıcı ve unutulmaz zararların olduğu bir dönemde giriyoruz. Hangi siyasal görüşte olursak olalım, bu gidişe karşı çıkmaz, bu yangını söndürecek adımlar atmazsak, hepimizin birer ağaç olduğu bu ormanda hep birlikte yanacağız.
İşte bugün o birleşme, birlikte mücadele etme ve ülkemize sahip çıkma günüdür. Bu bilinçle ve üzerimize düşen büyük sorumlulukla 2022 yılını selamlıyor, içimizdeki umut ağacının, o yüce Cumhuriyet çınarının kurumasına asla izin vermeyeceğimizi vurguluyor; Atatürk’ün hedeflediği çağdaş uygarlık yolunda, özgür ve daha demokratik bir Türkiye için hep birlikte mücadele edeceğimize bir kez daha söz veriyoruz.’’