DAY-MER Türk-Kürt Toplumu Dayanışma Merkezi İngiltere’deki yeni polis yasasına karşı korona virüs önlemleri çerçevesinde 3 Nisan Cumartesi günü eyleme katıldı.
Eylem hakkında açıklama yapan DAY-MER şu ifadeleri kullanmıştı:
‘‘Tüm dünyada olduğu gibi Britanya’da da insanlar bir seneye aşkındır Covid-19 virüsü ile, hükümetin bilinçli politikaları sonucu kaybedilen yüz bini aşkın ölümlerle, yeni yaşam koşulları, getirdiği ruhsal sıkıntılar ve ekonomik sorunlarla yüz yüze cebelleşe dursun, hükümet arka planlarda gizlice bir yasa hazırladı: Polis, Suç, Ceza ve Mahkeme yasası.
Kısa adıyla biz polis yasası ya da yeni polis yasası diyebileceğimiz bu yasa tasarısı, Sarah Everard anmalarına kadar sessiz sedasız parlamentoda oylamaya sunulma noktasına geldi. Ta ki Sarah Everard anmasının yasaklanmasına kadar. Anmanın yasaklanmasına rağmen kitlesel bir katılımla gerçekleşmesi ve gösteriye katılan kadınlara polisin yere yatırarak ters kelepçeyle gözaltına alması ile yeni polis yasası duyulmaya ve geniş kesim tarafından bilinmeye ve öğrenilmeye başlandı. Kadınların Sarah’nın öldürülmesi ve polisin şiddetine karşı protestoları, ‘sokakları terk etmeyeceğiz’ sloganı ile polis yasasına karşı olan kesimlerle birleşti. Önce ikinci oylamanın yapıldığı Parlemento bölgesinde protestolar gerçekleşti. Geçtiğimiz haftalar da protestolar Bristol, Manchester, Sheffield başta olmak üzere bir çok yere yayıldı. Ana medyada polis arabalarının yanması ön plana çıkarılıp protestoculara çamur atmaya kalkanlar, aynı protestolarda polisin uyguladığı şiddet ve boyutuna yer vermediler. Alternatif medya ve sosyal medyadaki görüntüler yeni polis yasasının uygulanmasının ön provalarını göstermiş oldu bizler.
Türkiyeli göçmen emekçiler olarak; baskı, işkence ve faşizmi görmüş, yaşamış yada duymuş insanlar olarak polisin yetkisini arttıran, demokratik haklarımızı kısatlayan ve cezalarla sokaklarda gelişecek muhalefetin önüne geçmenin ne demek olduğu yakından biliyoruz. Dolayısıyla yaşadığımız ülke Britanya’da demokratik haklarımızın kısatlanmasına, protesto etme hakkımızın engellemesine, susturulmasına ve cezalandırma politikalarına karşı, yerli ve diğer göçmen emekçilerle birlikte düzenlenen toplantılara ve özellikle eylemlere katılmak yarınımız açısından bir sorumluluktur. Sokaklarda protesto hakkımızın yasaklanmasını, sokaklarda daha fazla kitlesel protestolarla ve eylemlerle karşılık vermeliyiz, ancak bu şekilde yasanın geçmemesini veya geçse bile hükmünün olmadığını sağlayabiliriz.’’