Site icon Londra Gazete

Zorunlu din derslerine son verilsin!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AIHM), bir grup Türk vatandaşının başvurusu üzerine, Türkiye’nin ‘zorunlu din dersleri’ sistemini reforme etmesi gerektiği yönünde bir karar aldı.

Strasbourg’daki mahkeme, Mansur Yalçın, Namık Sofuoğlu, Serap Topçu, Ali Yüce, Ali Kaplan, Eylem Onat Karataş, Hüseyin Kaya, Sevinç Ilgın, İsmail Ilgın, Cafer Aktan, Hakkı Saygı, Kemal

BAF Başkanı İsrafil Erbil, Türkiye’nin Alevilerin haklarını, AIHM kararlarına gerek olmadan karşılaması çağrısında bulundu.

Kuzucu, Yüksel Polat ve Hasan Kılıç isimli vatandaşların Türkiye aleyhinde yaptıkları şikayeti haklı bularak, istemeyen öğrencilere Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine girmeme hakkı verilmesine hükmetti.

Söz konusu şikayetçiler, 22 Haziran 2005 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’na başvurarak, ‘Alevi kültür ve filozofisini dikkate alarak, zorunlu din ve ahlak ders programını gözden geçirmesini ve Alevi kültürünüde derslere ilave etmesini’ talep etmişlerdi. AIHM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın taleplerini dikkate almadığı iddiasıyla başvuran kişilerin taleplerinde haklı olduklarına hükmederek,  ‘Türk eğitim sisteminin değişik din ve görüşleri hala eğitim sisteminde hayata geçirmediğini’;  Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’nin 2’nci maddesi olan ‘eğitim hakkı’nı ihlal ettiğine hükmetti.

Mahkeme Türkiye’nin 2007 yılında, Hasan ve Eylem Zengin isimli vatandaşların da açtıkları davada mahkum olduğu belirterek, geçen süre zarfında sorunu halletmediği, en kısa zamanda eğitim sisteminde gereken değişiklikleri yaparak istemeyen öğrencilerin bir gerekçe göstermeden Din ve Ahlak Bilgisi derslerine girmeme haklarının verilmesini de karara bağladı.

Oy birliği ile karar alan Mahkemenin hükmü kesin nitelik taşımıyor. Tarafların kararı bir üst mahkemeye götürmek için de üç aylık süresi bulunuyor.

‘LÜTUF DEĞİL İNSAN HAKKI’

AIHM’in kararına Türkiye’den ilk tepki Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Bazı ülkelerde öğrencilerin kiliselere uygulamalı din dersi için götürüldüğünü ifade eden Davutoğlu, Türkiye’deki din dersinin ‘dini bir baskı aracıymış gibi yansıtılamayacağını’ savundu.

Başbakan radikal eğilimlere de atıfta bulunduğu açıklamasında “Doğru ve sağlam bir dini bilgi, eğitim müesseselerimiz aracılığıyla verilmezse işte çevremizdeki radikalleşme eğilimlerinin kaynağını teşkil eden düzensiz ve sağlıksız dini bilgiyi denetleme imkanı da kalmaz” ded.

Öte yandan Britanya Alevi Federasyonu( BAF) yayınladığı açıklamada, AIHM’in kararının, bir lütuf değil temel insan hakkı olduğunu kaydetti. Alevilerin diğer taleplerinin AIHM’e gerek kalmadan Türkiye tarafından verilmesi gerektiği vurgulanan İsrafil Erbil imzasını taşıyan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“AIHM kendi varlığını tartıştırmamak için bu kararı vermek zorundaydı, aynen  2004 yılında Zengin ailesinin başvurusunda da ‘mevcut din derslerine Alevi çocukları girmek zorunda olmamalıdır’ dediği gibi. 12 Eylül Anayasası olarakta bilinen 1982 Anayasa’sının 24. Maddesi olarak uygulanan ve 32 yıldır Alevi çocukları başta olmak üzere sünni ve islam olmayan tüm çocuklara zorla dayatılan ‘zorunlu din dersleri’ AIHM kararına gerek duyulmadan kaldırılmalıydı ve kaldırılmalıdır.

“AIHM başvurusu sadece Alevilerin Türkiye’deki taleplerinin evrensel bir hak olduğunu göstermek ve temsili bir dava olmasını sağlamak için yapıldı. Ayrıca bu başvuru Türkiye’deki sağır kulaklara, görmeyen gözlere, kör vicdanlara sesimizi duyurmak, Alevi halkı başta olmak üzere tüm Türkiye halklarına Alevilerin taleplerinin haklı talepler olduğunu daha kolay anlatabilmek içindir.’’

İsrafil Erbil açıklamasında bir an önce Türkiye tarafından çözüme kavuşturulması gereken talepleri ise şöyle sıraladı:

 

Exit mobile version