Türkiye tarafından Suriye’nin kuzey doğusuna yönelik başlatılan askeri harekat Barış Pınarı hakkında Türk – Kürt Toplum Dayanışma Merkezi (DAYMER) tarafından açıklama yapıldı.
“Rojava’nın işgaline ve savaşa hayır!” başlığı ile yapılan açıklamada askeri harekata karşı çıkılarak, Amerika, Rusya ve batılı ülkelerin danışıklı dövüşle bu durumu destekledikleri ifade edildi.
Açıklamada ayrıca harelkatın sadece bölge halklarının yaşamını değil, Avrupa halklarını da etkileyeceği belirtilerek, toplum üyelerine savaşa karşı yapılacak etkinliklere katılma çağrısı yapıldı.
DAYMER tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle:
“Rojava’nın işgaline ve savaşa hayır!
Türk devleti ABD ve Rusya ile sürdürmüş olduğu pazarlıkların sonucunda, Suriye’de Kürtlerin yaşadığı Fırat’ın doğusuna yönelik askeri harekat başlattı. ABD, Rusya ve Avrupalı emperyalist devletlerin sözde karşı çıktığı, ancak gerçekte sınırlarını çizerek onay verdiği işgal harekatı, Erdoğan ve Türk devletinin yöneticileri tarafından “terörizme karşı mücadele ve güvenlikli bölge oluşturma” gerekçesine dayandırılmakta.
Senelerdir terör örgütü IŞİD’e karşı büyük bedeller ödeyerek insanlık düşmanı bu örgüt yenilgiye uğratan, hakim olduğu bölgede farklı uluslardan ve inançlardan halkların barış içerisinde yaşamasını sağlayan Demokratik Suriye Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen Fırat’ın doğusundaki Rojava’da, “terörle mücadele” adına “güvenli bölge” oluşturma iddiası hiçbir şekilde gerçeği ifade etmiyor. Saldırı, istikrarlı olan bu bölgeyi daha istikrarsız hale getirecek, milyonlarca insanın Suriye’yi terk etmesine neden olacaktır.
Fırat’ın doğusuna yönelik başlatılan sözde “Barış Pınarı” işgal girişimi ve savaş, her şeyden önce IŞİD terör örgütünün yeniden bölgede güçlenmesinin önünü açarak, bölgenin yeniden yaşanmaz hale gelmesine neden olacaktır. Bu girişim bölgeye huzur ve barış değil, daha fazla ölüm, kan, gözyaşı ve kaos getirecektir.
Ve bu durumda asıl kaybeden bölgede yaşayan Türk, Kürt, Arap ve diğer milliyetlerden halklar olacaktır. Halk nezdinde itibar kaybeden AKP, Kürt düşmanlığı, milliyetçilik ve militarist politikalarla iktidarını korumaya çalışıyor. Ama bu politikalar Türkiye halkına, emekçilerine de yarar değil, büyük zararlar getirmektedir.
Başka bir ülkenin topraklarına, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz” diyerek başlatılan işgal harekatı derhal durdurulmalıdır. Çünkü bu girişim barış değil savaş, çözüm değil çözümsüzlüğü körüklemektedir.
Tek çözüm tüm halkların ve inançların eşit bir şekilde yaşayabileceği demokratik bir Suriye’nin inşasıyla mümkündür. Ne ABD ne Rusya ne de Türkiye devleti emperyalist emelleri uğruna Suriye’nin içişlerine bu şekilde karışmamalıdır. Suriye’nin kaderini Suriye’de yaşayan halklar belirlemelidir.
Avrupa devletleri ikiyüzlü politikalardan vazgeçmelidir!
AB ve Türkiye arasında imzalanan mülteci anlaşmasının bozulmaması ve bölge üzerindeki çıkarları gereği, AB ülkeleri de bu işgale göz yummaktadır. Avrupa ülkelerinden IŞİD’e katılan ve bugün Kürt bölgesinde tutuklu bulunan katillerin geldikleri ülkelerde yargılanması engellenmekte, bütün masrafları Rojava yönetiminin üzerine yıkılmaktadır. Mültecilerin her şart altında AB’ye gelmesini engelleme görevi verilen Türkiye’nin, bu hukuksuz girişimine sessiz kalınmakta, işlenen suça ortak olunmaktadır. AB ülkeleri Türkiye’ye silah satmaktan derhal vazgeçmelidir. Giden her silah, insanların yersiz yurtsuz kalmasına yol açmaktadır!
Savaşa karşı harekete geçelim, dayanışmayı güçlendirelim!
Bu işgal sadece bölge halklarının yaşamını değil, binlerce kilometre uzakta olsa da, Avrupa halklarını da etkileyecektir. Bugüne kadar hiç bir savaş, demokrasi, istikrar ve huzur getirmemiştir. Rojava’nın insanlığa ve hukuka aykırı biçimde işgal edilerek bölge halkının bir kez daha yıkıma uğratılmak istenmesine “hayır” diyelim, tüm işgalci güçlerin Suriye’den çekilmesini talep edelim. Londra’da işgale ve savaşa karşı yapılacak etkinliklere katılarak, halkların kardeşliğini ve barış talebini güçlendirelim.”