Site icon Londra Gazete

İran: Diplomasi mi, savaş mı?

6 Kasım’da ABD’de yapılacak başkanlık seçimlerinden sonra İran’ın nükleer programından kaynaklanan anlaşmazlık ön plana çıkacak. Diplomasi mi, savaş mı ikilemi yaşanacak. Şimdiye dek İran’la P5+1 (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin ve Almanya) arasındaki müzakerelerde istenen ilerleme sağlanamadı. Amerikan seçimlerinden sonra bu müzakerelerin yeniden başlaması bekleniyor. Seçimleri kimin kazanacağı önemli. Barack Obama kazanırsa diplomatik çabalara devam etme olasılığı daha güçlü olacak. Mitt Romney kazanırsa yine müzakerelere devam edilebilir. Ama, Washington, İsrail ile birlikte savaş seçeneğini daha ön plana çıkarabilir. Romney, Virginia Askeri Enstitüsü’nde yaptığı dış politika konuşmasında İran için çok sert bir dil kullandı. Bu ülkenin nükleer silahlara sahip olmasını engelleyeceğini belirtti. Mitt Romney’nin dış politika danışmanlarının çoğu Bush yönetiminde çalışmış kişiler. Ortadoğu ile ilgili üst düzey danışmanlarının neocon oldukları biliniyor. Bu danışmanlar, Irak savaşını desteklemişti. Büyük olasılıkla İran’la savaşı da destekleyecekler.  

    İran konusunda, sadece ABD seçimleri değil, Ocak ayında İsrail’de yapılacak erken seçimlerin sonuçları da önemli. Başbakan Netanyahu, aşırı sağcı Lieberman’la ittifak içinde seçimlere gidiyor. ABD’de Mitt Romney, İsrail’de Netanyahu-Lieberman ittifakı seçimleri kazanırsa savaşa daha yakın olacağız. Netanyahu-Lieberman ittifakı savaş ittifakıdır. Sudan’da bir silah fabrikasının İsrail uçakları tarafından bombalandığı haberleri, İsrail-İran gerginliğinden bağımsız değil.Netanyahu, İran’ın nükleer tesislerine yapılacak bir İsrail saldırısının Ortadoğu’yu sakinleştireceğini iddia ediyor.

    İran, zenginleştirilmiş uranyum üretme kapasitesini geliştiriyor. Ağır su reaktörü inşa ediyor. Uluslararası Atom Enerjisi Örgütü (IAEA) ise İran’ın olası nükleer silah faaliyetlerini denetlemek için Tahran’la anlaşmaya varma çabası içinde. İran, yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum üretiyor. Kendisi reddetse de, bu çabalar nükleer silah üretme yönünde hazırlık olarak yorumlanıyor. Nükleer silah için uranyumun yüzde 90 oranında zengileştirilmesi gerekiyor. İran’ın henüz bu aşamaya yaklaşmadığı biliniyor. Yani, Netanyahu ve onu destekleyen şahinlerin iddialarının aksine, sorunu müzakere yolu ile çözümlemek için zaman var. İngiltere dahil Avrupa ülkeleri bunun bilincinde.

   Halen İran’a sert yaptırımlar uygulanıyor. Bu yaptırımların İran ekonomisini darbelediği sır değil. Son zamanlarda İran para birimi Riyal çok değer kaybetti. Batı ülkeleri, uygulanan yaptırımlar sonucu İran’ın müzakere masasında daha esnek davranmak zorunda kalacağını umut ediyorlar. Müzakerelerde İran’dan talep edilen yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum üretimine son vermesi, şimdiye dek üretilen uranyumun IAEA gözetiminde üçüncü bir ülkede depolanması, bu çalışmaların yapıldığı yer altı Fordow tesisinin kapatması. Bunun karşılığında kanser tedavisi için tıbbi izotop üreten Tahran araştırma reaktörüne dışarıdan gerekli yakıt sağlanacak. İran ise, önce yaptırımların kaldırılmasını, diğer konuların sonra ele alınmasını talep ediyor. İşte bu görüş farklılıkları nedeniyle bu yıl içinde yapılan müzakerelerde ilerleme sağlanamadı. Bundan sonraki müzakerelerde ne olacağını tahmin etmek zor. Yaptırımlar gerçekten etkili oluyorsa İran’ın tavrı yumuşar mı? Şimdiye dek yapılan müzakerelerin sonuçlarına baktığımızda iyimser olmak zor.

   İran’la yeni tur müzakereler ne zaman başlayabilir? Kasım sonu veya Aralık başlarında yeni tur müzakerelerin başlayabileceği belirtiliyor. Bu müzakerelerin İstanbul’da yapılması olasılığı yüksek. Bu da Türkiye’nin süreçteki rolünü ortaya koyuyor. Türkiye, soruna diplomasi yolu ile çözüm bulunmasından yana. İran’a yönelik askeri bir saldırının bölge için felaket olacağını iyi biliyor. Bu çerçevede diplomatik çabalara tam destek veriyor.

    İran’la P5+1 arasında müzakerelerin en kısa zamanda yeniden başlaması çok çok önemli. Her iki tarafın da yaratıcı yaklaşımlar ve esnek tutumla çıkmazı aşma ve sorunu çözümleme yönünde ciddi çaba harcaması gerekecek. Müzakerelerde başarı elde edilemezse, Netanyahu ve destekçileri savaş tamtamlarını daha güçlü çalmaya başlayacak. Suriye’deki durum nedeniyle bölge zaten çok gergin. Buna bir de İran savaşı eklenirse Ortadoğu felaket yaşar. Bunun bilincinde olarak tüm aktörlerin diplomatik çözüm çabalarına destek vermesi gerekiyor. Umarız diplomasi savaş yolunu kapatır.

      

   

   

   

  

           

 

Exit mobile version