Haberi okumuş veya izlemişsinizdir. Pakistan’ın Swat Vadisi’nde 14 yaşındaki Malala Yusufzai, kız çocuklarının eğitim hakkını savunduğu için Taliban örgütü tarafından vuruldu. Ağır yaralanan Malala İngiltere’de tedavi görüyor. 14 yaşındaki bir çocuğu vurabilen, kız çocuklarının eğitimine karşı çıkan bir kafa nasıl bir kafadır? İslam dini ile alakası olabilir mi? Bu kafa yapısı ile mücadele etmek gerek. Müslümanların bu tür barbarlıkları açık bir dille kınamaları son derece önemli.
Taliban örgütü Afganistan’da iktidara geldiği zaman kızların okula gitmesini yasaklamıştı. Kızların ve kadınların yeri evdi. Taliban döneminde Afganistan kadınları çok ızdırap çekti. Afganistan içinde Taliban’ın etkin olduğu bölgelerde kadınların ızdırabı hala devam ediyor. Kadınlara ortaçağ cezaları uygulanıyor. 2014’te NATO güçlerinin geri çekilmesi sonrasında Taliban yeniden iktidara gelirse, Afgan kadınların, kız çocuklarının kabusu yeniden başlayacak. Okula gitmeleri ve daha bir çok hakları yeniden yasaklanacak.
Malala’yı vuran örgüt, Pakistan’daki Taliban. Afganistan’daki Taliban’ı Pakistan istihbarat örgütü yaratmıştı. Şimdi, Pakistan’daki Taliban Pakistan devletine karşı amansız bir savaş sürdürüyor. Swat Vadisi, bu mücadelenin yoğun olduğu bölge. Bölgede Taliban’ın devlete meydan okuması 2007’de başladı. 2007-2009 döneminde Swat Vadisi de facto Taliban yönetimindeydi. Bu dönemde kız okullarını yasakladılar. Örgüt, 2007-2011 döneminde çoğu kız çocuklarına eğitim veren 400 okulu yakıp yıktı. Okullar kolay hedefti. Ayrıca “İslami olmayan, Batı eğitimi” vermekle suçlanıyorlardı.
Küçük Malala, bölgede kız çocuklarının okula gitme hakkını savunuyordu. Malala, kızların okuduğu Khushhal Ortaokulu’nda öğrenciydi. Okulda 180 öğrenci var. Öğretmenleri, Malala’nın çok iyi bir öğrenci olduğunu söylüyorlar. 9 Ekim’de, sınavdan sonra okuldan eve dönecekken vuruldu. Sınavda 100 almıştı. Tehreek-e-Taliban Pakistan örgütü saldırıyı üstlendi ve savundu. Taliban militanları, 14 yaşındaki Malala’nın ölümü hak ettiğini, suçunun Taliban’ı eleştirmek ve Barack Obama lehinde konuşmak olduğunu açıkladılar. Onu “Batı’nın casusu” diye nitelediler.
Peki, Pakistan yöneticilerinin olaya tepkisi ne oldu? Yeterli sertlikte olmadığı söylenebilir. Kınadılar ama daha net tavır alabilirlerdi. Pakistan İçişleri Bakanı Rahman Malik, Tehreek-e-Taliban Pakistan örgütünün liderlerinin yakalanmasına yardım edenlere 1 milyon dolar ödül verileceğini açıkladı. Bakan, saldırının Afganistan’da planlandığını da ileri sürdü. Siyasi partiler saldırıyı kınadılar ama saldırıyı üstlenen Tehreek-e-Taliban örgütünü isim vererek eleştirmekten kaçındılar. Demek ki, korku öğesi güçlü. 14 yaşındaki bir kız çocuğunun vurulmasına gerekli tepki gösterilmezse, terörle mücadelede başarılı olunamaz.
Taliban, saldırının İslam dinine uygun olduğunu savunuyor. İslam’a karşı propaganda yapanın çocuk da olsa öldürülebileceğinin Şeriat’ta yer aldığını iddia ediyor. Malala iyileştiği zaman onu yeniden öldürme girişiminde bulunacaklarını da açıkladılar. Pakistanlı 50 civarında din bilgini, Taliban’ın bu iddialarını çürüten bir fetva yayınladılar. Ancak,Malala’nın vurulması sonrasında, ABD’de yapılan ne idüğü belirsiz bir filmi protesto etmek için sokağa dökülen kalabalıklar yoktu. Bu düşündürücü bir şey.
Pakistan basını olaya geniş yer vererek Taliban’ı zor durumda bırakınca, örgüt gazetecileri tehdit etmeye başladı. Hem Pakistan basını, hem de ülkedeki uluslararası basın kuruluşları güvenlik önlemlerini artırmak zorunda kaldılar. Olayın olduğu bölgedeki bir gazeteciye polis koruması verildi. Taliban türü örgütlerin en önemli silahı korku salmaktır. Malala’yı vurduktan sonra basını korkutmaya çalışıyorlar.
Aklı başında hiç bir insan 14 yaşındaki bir çocuğun öldürülmesi girişimini kabul edemez. Küçük veya büyük, hiç bir insanın öldürülmesi kabul edilemez. Cinayete din kılıfı geçirmek de kabul edilemez. Aklı başında hiç bir insan kız çocuklarının eğitim hakkı olmadığını savunamaz. Böylesi bir yaklaşıma din kılıfı geçirmeye çalışmak da kabul edilemez. İslamcı örgütler arasında kadınların toplumdaki yeri konusunda görüş ayrılıkları olduğunu biliyoruz. Mısır’da Selefiler kadın Cumhurbaşkanı olamayacağını savunuyorlar. Bu konuda en aşırı uçta galiba Taliban ve benzeri örgütler yer alıyor.
Temel insan hakları tartışma konusu yapılamaz. Eğitim temel insan hakkıdır. Kadınların eşit haklara sahip olması temel insan hakkıdır. Taliban gibi örgütlerin temel insan haklarına saldırısına göz yumulmamalı.