MARAŞ Katliamı’nın yıldönümü olması dolayısıyla Britanya Alevi Federasyonu’nun Londra da bulunan Merkez binasında bir basın toplantısı düzenlendi. Britanya Alevi Derneği (BAF) Başkanı İsrafil Erbil düzenlenen programla ilgili olarak ‘Maraş Katliamı’nın 39’uncu yılına, günümüzde akademisyen ve gazetecilerin üzerindeki baskılara, her türlü hukuksuzluğa dikkat çekmek’ amacı ile bu basın toplantısını gerçekleştirdiklerini ifade etti.
Düzenlenen basın toplantısına Maraş Katliamı’nda yakınlarını kaybedenlerden Dilek Boz, Hayri Ergönül, BAF Başkanı İsrafil Erbil, Hull Cemevi Başkanı Miray Kaplan, Gazeteci-Yazar Akın Olgun, El-Com Başkanı Hasan Gül ve Sivas Gürün, Çevre Köyleri Dayanışma Derneği Başkanı Bektaş Gürgür katıldı.
“23 ARALIK’TA MARAŞ’TA OLACAĞIZ”
Britanya Alevi Federasyonu tarafından hazırlanan basın açıklamasını okuyan Hull Cemevi Başkanı Miray Kaplan şunları aktardı:
“39 yıl önce Maraş sokaklarında bütün insanlığa karşı, bütün mazlum halklara karşı suç işlendi. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı kurşunlanarak, işkence edilerek, yakılarak katledildi. Maraş Katliamı ne bir grup kendini bilmezin ne de bir grup meczubun yaptığı katliam değildir. Bu katliam planlı, organize bir Alevi katliamıdır. Yerel yönetimin de desteğiyle halk Alevilere karşı kışkırtılmış, katliam için zemin hazırlanmıştır. 39. Yılında Maraş Katliamı’nı lanetliyoruz. Maraş’ta kaybettiğimiz canları unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Alevilerin tarihi, maruz kaldıkları katliamlarla doludur. Maraş Katliamı’nda kaybettiğimiz canların mezarları kayıp, defin yerleri belli değildir. Mezarların yerlerinin tespit edilmesini talep ediyoruz. Devlet özür dilemeli ve mezarların yerlerini derhal açıklamalıdır, katliamda hayatını kaybeden, evinden yurdundan olan, etkilenen canlarımızın ailelerine karşı maddi ve manevi görevlerini yerine getirmelidir. Maraş Katliamı bir anıt ile ibret hikayesi olarak belirtilmeli ve gelecek kuşaklara utanç hikayesi olarak aktarılmalıdır. Ayrıca diğer Alevi katliamları ile birlikte bir gazete üçüncü sayfa haberi gibi değil, ders olarak okullarda okutulmalıdır.
Dünyada birçok ülke kendi tarihlerinde yaşanan katliamları insanlığa karşı suç olarak görmüş ve anmalarını yapmıştır. Örneğin Almanya, Nazi faşizminin katlettiği insanları bir tarihi utanç olarak görür ve devlet olarak gerekeni yapar. Gerek anma etkinlikleri gerekse Nazi kampları gibi tarihi bellek etkinliği olarak bir daha yaşanmaması için insanlara açıkça gerçekleri aktarır fakat Türkiye’de son 7 yıldır Maraş’ta yapılmak istenen anmalara izin verilmemektedir. Devleti kendi insanının acılarına ve tarihine saygı duymaya davet ediyoruz.
23 Aralık’ta Maraş Katliamı’nın 39. yılında yitirdiğimiz canların yasını tutmak için, bir daha yaşanmaması için biz mutlaka Maraş’ta olacağız.”
“SÖZÜMÜZ VAR”
Gazeteci- Yazar Akın Olgun ise basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı okuduğu “Sözümüz Var” başlıklı basın açıklamasında ise özetle şunları söyledi:
“Zor zamanlardan geçiyoruz. Böylesi zamanların en sağlatıcı ilacının el ele, kol kola, omuz omuza, hep birlikte yürümek olduğunu biliyoruz. İşte o yüzden, üzerimizdeki onca baskıya direnerek; barış ve özgürlük tutkumuzun azalmasına, vicdanımızın ve adalet duygumuzun körelmesine, hakikate olan bağlılığımızın eksilmesine izin vermeden; sözümüzden feragat etmeden sözümüzü söylüyoruz. Evet inatçıyız, vazgeçmiyoruz. Çünkü sözümüz var! Barışa, hakikate, adalete sözümüz var. Gençlere, çocuklara, kadınlara, düne, bugüne, yarına dair sözümüz var. Evet sözümüz var! Çünkü biliyoruz: Sözün bittiği yerde faşizm başlar!”