LONDRA merkezli insan hakları grubu Ambargolular (Embargoed!) bir rapor hazırlayarak Kıbrıs’ta kalıcı barışın sağlanabilmesi için taraflara önerilerde bulundu.
On yıllardır süren Kıbrıs Sorunu’nu sona erdirmek ve gelecekte yeni çatışmaların oluşmasını engellemek için, toprak ve mülkiyet konusunda gerçekçi ve uygulanabilir bir yol haritasının mevcut olması şart. Yayınlanan kapsamlı rapor, Birleşmiş Milletler’in Crans-Montana’daki Kıbrıs Görüşmeleri’ndeki siyasi çıkmaza son vermeye yönelik çabalarının başarısızlığa uğraması ardından ve 15 Temmuz 1974’teki Yunan darbesi ve Türkiye müdahalesinden sonrasında Mağusa’daki Maraş bölgesinin “hayalet kent” haline gelmesinin 43. yıldönümünde geliyor.
Ambargolular’ın her iki taraf için yaptığı öneriler arasında şunlar var:
- 1979 Üst Düzey Anlaşması’na bağlı olarak Varoşa/Maraş hattı açılmalı ve böylelikle Evkaf da dahil olmak üzere gerçek sahiplerin toprak ve mülklerini tazmin etmesi veya kullanması sağlanmalıdır.
- Siyasi bir çözüm öncesinde veya sonrasında tartışmalı mülklerin çözümü için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Demopoulos kararı uygulanmalıdır.
- Mülkiyet sorununun çözümünde oluşabilecek maliyeti belirlemek için kapsamlı bir mülkiyet araştırması yapılmalıdır. (Dünya Bankası, Kıbrıs’ı yeniden birleştirmenin 20 ile 30 milyar Euro arasında maliyeti olacağını değerlendirmiştir)
- Tartışmalı topraklarda uzun süren hukuki savaşları ve bunların yol açacağı olası silahlı çatışmaları önlemek için bireysel değil, küresel bir mülkiyet çözümü temel alınmalıdır.
- Büyük kapsamlı zorunlu yer değiştirmeler aracılığıyla toplumsal gerilimleri körüklemekten kaçınılmalıdır.
Ambargolular aynı zamanda, her iki tarafın da AİHM’nin Demopoulos kararına uygun olarak yerel çözümleri güçlendirmesini ve dolayısıyla, bazıları mülkiyetinden 50 yıldan fazla süreyle yoksun bırakılmış olan mültecilerin yasal haklarının en kısa zamanda ele alınmasını öneriyor. Grup ayrıca, iki liderin kendi toplumlarına zamanın 1963 veya 1974 yıllarına geri döndürülemeyeceğini ve mülk sahipliği üzerindeki hukuki kesinliğin ağır bir mali bedeli olduğunu vurgulamasını istiyor.
Rapor, Kuzey Kıbrıs’taki Britanyalıların ve Britanya’daki Kıbrıslı Türk mülk sahiplerinin görüşlerinin Kıbrıs Görüşmelerinde dikkate alınmaması şikayetlerinin üzerine hazırlandı. Bu iki toplumdan pek az kişinin oy kullanma hakkı olmasına rağmen, mülkiyet, bölgesel düzenlemeler ve vatandaşlık kriterlerine ilişkin kararlar bu fertlerin üzerinde büyük ve kalıcı bir etkisi olacaktır.Ambargolular, Britanyalı Kıbrıs mülk paydaşlarla birlikte çeşitli etkinlikler düzenledi ve aynı zamanda, siyasi gelişmelerle ilgili bulunan belgeleri inceledi ve bunları raporlarına yansıttı. “Kıbrıs Mülkiyet yolu ve Siyasi Barikatlardan Kurtuluş – Bir Britanya Perspektifi” başlıklı rapor, Kıbrıs’taki arazi mülkiyeti ve topraklarla ilgili gerçeklere ve istatistiklere yer veriyor ve yarım asrı aşkın bir süredir çözülemeyen bir anlaşmazlığın kökenlerini ve altında yatan farklılıkları kapsıyor.
Rapor, aynı zamanda görüşmelerde iki önemli bölge olan Omorfo / Güzelyurt ve Varoşa / Maraş’ı da inceliyor. Kıbrıslı Rumlar, Güzelyurt’un geri iadesini talep ediyor ve eğer bu gerçekleşirse, çoğunluğu Güney’den gelen mülteciler olan 30.000 Kıbrıslı Türk tekrar yerlerinden edilmiş olacak. Rapor bu tür zorunlu toplu tahliyelerin ve mülke duygusal bağlılığın, AİHM’nin Demopoulos kararına aykırı olduğunu öne sürüyor.
Embargoed! Başkanı Fahri Zihni, raporun tanıtımında şunları söyledi: “Mülkiyet yönetimi ile ilgili son öneriler, tatmin edici olmaktan uzak. Yeni bir anlaşmanın başlangıcında yüz binlerce insanı birbirine düşürmek bir çılgınlıktır. Önerilerimiz, yeni bir anlaşmanın ilk gününden itibaren kimin neyin sahibi olduğunu gösteren yasal bir kesinlik yaratmayı arzuluyor.”
Zihni sözlerine şunları da ekledi: “Maraş’ı boş bırakmak yerine her iki toplumun da kullanımına açmanın artık zamanı geldi. Kapsamlı bir çözüm bulmanın imkansız olduğunu tekrar gördük, fakat Kıbrıs halkına, özellikle de haksız ambargolarla arka plana itilen Kıbrıslı Türklere barış ve refah getirmek için aşamalı bir yaklaşımı hiçbir şey engelleyemez. Önerilerimiz, Kıbrıs’taki tüm insanlar için adil, hızlı ve gerçekçi bir çözüm sunmakla birlikte aynı zamanda sağlam yasal dayanaklarla destekleniyor.”