on romanı “Lupu” ile kariyerinde önemli bir tırmanışa geçen roman ve senaryo yazarı Özge Göztürk ile Londra’da buluşarak edebiyat, sanat ve yazarlık üzerine dopdolu bir söyleşi gerçekleştirdik.
Haber: Onur Uz
Son romanı “Lupu” ile kariyerinde önemli bir tırmanışa geçen roman ve senaryo yazarı Özge Göztürk ile Londra’da buluşarak edebiyat, sanat ve yazarlık üzerine dopdolu bir söyleşi gerçekleştirdik.
Son romanı Lupu ile birbirinden farklı 2 kadın ve bir kız çocuğunun sürprizlerle dolu buluşmasını ve ilişkileri boyunca gelişen hayat derslerini konu alan Özge Göztürk, Lupu için “Ne kadar düşmüş, bir daha kalkamamış ama teslim olmamış kadın varsa hepsine ait bir hikaye dizisi bu roman.” diyor.
1979 İzmir doğumlu Göztürk, Ege Üniversitesi’nde tekstil mühendisliği okuduktan sonra İstanbul, Meksika, Almanya ve şu an yaşadığı İngiltere gibi birçok farklı ülkede çalışmış, yaratıcılığı tavan yapmış güçlü bir kadın. Yıllar boyunca tekstil mühendisi olarak moda alanında çalıştıktan sonra ruhunu besleyen asıl mesleğin yazarlık olduğunu idrak etmesi sonucu radikal kararlarla hayatını tekrardan inşa etmeye karar veren Göztürk, romanı Lupu’da hem kurgu hem de gerçek anılara dayalı bir dünya sunuyor bizlere.
Küçük yaşlardan itibaren içinde olan yazarlık tutkusu nedeniyle Oxford Üniversitesi’nden Yaratıcı Yazarlık, Biyografı Yazarlığı ve Tarih kursları alan Göztürk, Londra’da başladığı yeni hayatını “heyecan verici” ve “cesur” olarak nitelendiriyor.
Lupu’dan bahsederken, belki de en can alıcı atıflarından birine yer veriyor Göztürk:
“Kötü bir insandı Müjde, gözünü kırpmadan öldürürdü; sıkılmaz, adam da kötüyse gerisini hiç sorgulamazdı. Ama adildi kendince, bir düzeni vardı, bugüne kadar sadece kendi gibileri öldürmüştü.
“Yaşı geçmekte olan fahişe Müjde, falcı Ruhane ve küçük bir kız. Orman kanunlarının geçerli olduğu zalim bir dünyada tek başına kalmanın, solup gitmiş bir aşkın, insanı canlı tutan bıçak gibi bir intikamın, pişmanlığın ve mücadelenin hikayesi.”
“Dertler hep olacak, hiç bitmeyecek. Ama kuvvetli olmak, özgür olmak nedir biliyor musun? Akıllı olmaktır, kendi kendini hep kollamaktır, hayatta kalmaktır, gerektiğinde kaçmak gerektiğinde saldırmaktır. Korkuyorsun. Korkmalısın da. Hayat sana bana kolay değil. İşte bu yüzden gözlerini hep açık tutmalısın.”
“Prenses Lupu’nun masalı, ıssız çöllerden İstanbul’un pis arka sokaklarına; doğurmayı da öldürmeyi de bilen yalnız kadınların sesini duyuruyor.” Diyor Göztürk ve yine Lupu’dan bir pasaja atıfta bulunuyor:
“Sevdiğim vardı ama öldü.”
“Seviyor musun hala?”
“Bilmem, ölü sevilir mi?”
“E sevilir tabii, adam ne yapsın, öldüyse onun suçu mu? İnsan sırf Hakk’ın rahmetine kavuştu diye sevdiğini unutabilir mi?”
Yazdığı senaryolar ile de uluslararası başarılara sahip olan Göztürk, 2017 Meksika Uluslararası Film Festivali en iyi senaryo ödülü, TopShorts Online Film Festival 2017 birincisi, California Kısa Film Yarışması Festivali 2017 Onur ödülü gibi birçok önemli platformda adını duyurmuş bir yazar. Göztürk, şimdi Londra’da hem Türkçe hem de İngilizce olmak üzere yeni senaryo ve roman çalışmalarına devam ediyor.