Site icon Londra Gazete

“En kıymetli hazine, kültürümüzün devamlılığını sağlayan eserler”

Müzisyen, Yapımcı, Kayıt Mühendisi ve Ses Tasarımcısı Cem Tuncer sanatsal çalışmalarını Londra’da devam ettiriyor.

İngiltere’de devam ettirdiği müzik hayatında Türk kültürünü ön plana çıkaran eserlere imza atan Tuncer, Türk kültürünün zenginliğine değinerek, kültürün devamlılığı için İngiltere’deki sanat hayatını da bu felsefe üzerine inşa ettiğini belirtiyor.

Müzisyen, Yapımcı, Kayıt Mühendisi ve Ses Tasarımcısı Cem Tuncer ile sanat hayatı ve projeleriyle ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

1978 Almanya doğumlu olan ve eğitimini Türkiye’de tamamlayan Tuncer, göçmen olan bir aileden geliyor. Bu geleneği, bugünün şartları nedeniyle kendisi de devam ettiren Tuncer, yaklaşık olarak 4 yıl önce İngiltere’ye göç ederek, sanat hayatını başarılı bir şekilde burada sürdürüyor.

Londra’da 4 yıllık sanat hayatında Anatolian Collective, Eylem, Bertuğ Cemil, Bedük, Devrim Baca ve Major Band, London Blusion, Tuğba Özcivan, Hatice Yesil gibi birçok isimle başarılı projelere imza atan Cem Tuncer’in gelecekle ilgili öncelikli projesi, 2’nci albümünü tamamlayıp dinleyicilerin beğenisine sunmak…

“HER ZAMAN UNDERGROUND PROJELERE İLGİ DUYDUM”

Müzik hayatı boyunca genellikle popüler işlerden uzak durmaya çalıştığını ve ön planda olmak yerine müziğin mutfağında yer almayı tercih ettiğini ifade eden Tuncer, “Müzik ile ilgilenmeye başladığım zamanlardan bugüne kadar her zaman underground projelere ilgi duydum. Mümkün olduğunca popüler işlerden uzak kalmaya çalıştım ama bir yandan dostluklar ve ekonomik koşullar nedeniyle pop müzik, reklam, dizi, film vs. gibi birçok projede yer aldım ve bu işler benim için tahmin ettiğimden daha keyifli oldu” dedi.

“EN KIYMETLİ HAZİNE, KÜLTÜRÜMÜZÜN DEVAMLILIĞINI SAĞLAYAN ESERLER”

İngiltere’de devam ettirdiği müzik hayatında Türk kültürünü ön plana çıkan eserlere imza atan Tuncer, Türk kültürünün zenginliğine değinerek, kültürün devamlılığı için İngiltere’deki sanat hayatını da bu felsefe üzerine inşa ettiğini kaydetti. Kullanılan lehçelerin müziğe etkisini ‘inanılmaz’ olarak tanımlayan Tuncer, kültürün gelecek nesillere aktarılması için müziğin öneminden bahsederek şöyle konuştu:

“İngiltere’ye geldiğim zaman 2 yıl Kıbrıslı çok kıymetli caz piyanisti Soner Ersen ile çalıştım, çeşitli yerlerde caz standartlarını seslendirdik. Fakat güzel müzik ve çok değerli müzisyenlerle çalışmama rağmen bir eksiklik hissetmeye başladım. Türkiye’de müzisyenler Amerikan ekolu ile yetişiyor, bu furyaya dahil olanlardan biri de benim ve benim gibi çok fazla müzisyen bunun etkisinde kaldı. Yeni müzisyenler de bu şekilde yetişiyor. Bizim coğrafyamız çok renkli kültürlere ev sahipliği yaptı ve halen yapmaya devam ediyor. Bu hazineye sahip çıkmamız gerekiyor. Kültürel renkliliğimiz sadece yemek, giysi, takı ve dil, din zenginliğinden ibaret değil. Azerbaycan, Gürcistan, Karadeniz, Ege, Doğu ve iç Anadolu, Kıbrıs, Trakya, kısacası her bölgenin kendine ait bir armonisi var. Lehçelerimizin müziğimize etkisi inanılmaz. Orta Asya’dan bu günlere kadar gelmiş birçok türkü var, daha önce o topraklarda yasamış medeniyetlerin bıraktığı kültürel miraslar var. Soas Üniversite’sinde Anatolian Collective ile yaptığımız performans çok ilgi gördü. Bu ülkede buna gerçekten ihtiyacımız var. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en kıymetli hazine bu!”

“DEĞERLİ ÇALIŞMALARIN BİR PARÇASI OLMAK OLDUKÇA KEYİF VERİCİ”

Çok renkli ve başarılı bir müzik kariyeri olan Tuncer, şu ana kadar yer aldığı projeler arasında hayata geçirdiği 2 reklam filmi projesinden oldukça keyif aldığını belirterek, bunların yanı sıra sahne performanslarında ve bazılarının da prodüksiyon tarafında yer aldığı Anatolian Collective, Eylem, Bertuğ Cemil, Bedük, Devrim Baca ve Major Band, London Blusion, Tugba Ozcivan, Hatice Yeşil gibi isimlerle çalışmanın ve projelerde yer almanın kendisi için keyif verici olduğunu kaydetti ve şöyle konuştu:

“Çalıştığım 2 reklam filmi projesi oldu bunlar en çok keyif aldığım projeler arasında. Bunun yanı sıra sahne performanslarında ve bazılarının prodüksiyon tarafında yer aldığım benim için önemli olan projelerden bazıları Anatolian Collective, Eylem, Bertuğ Cemil, Bedük, Devrim Baca ve Major Band, London Blusion, Tuğba Özcivan, Hatice Yeşil…

Londra’da yasayan kendi toplumumuz içerisinde çok değerli müzisyenler var. Bu ve bunun gibi birçok isimden yüzlerimizi güldürecek nefis çalışmalar gelmesi ve bunun bir parçası olmak yeterince keyif verici.”

“LONDRA’NIN İKLİMİ BİLE YETERİNCE İLHAM VERİCİ”

Sanat hayatını Londra’da devam ettiren Tuncer, Londra’nın temposunun oldukça yüksek olduğunu belirterek, bu tempo içerisinde çalışmalara vakit ayırmanın bazı zamanlar kendisini zorladığını belirtse de Londra’nın havasının oldukça ilham verici olduğunu söyledi. Londra’da çalışmanın olumlu ve olumsuz yanlarına değinen Tuncer, “Olumsuz tarafı; Londra’nın temposu inanılmaz yüksek, kendiniz için yapacağınız projelere zaman ayırmanız gerekiyor, gerçekten beraber çalışacağınız insanlar da ayni zamanı ayırabilmesi gerekli, bir araya gelmek gerçekten çok zor olabiliyor. Olumlu tarafı; Buna nasıl zaman yaratabileceğinizi ve zamanınızı organize etmeyi öğreniyorsunuz. Londra’nın iklimi bile yeterince ilham verici olabiliyor çoğu zaman” dedi.

“ALBÜMÜMÜ TAMAMLAYIP DİNLEYİCİNİN BEĞENİSİNE SUNMAK İSTİYORUM”

Gelecek projeleri hakkında da Londra Gazete’ye bilgi veren Tuncer, öncelikli hedefinin 2’nci albümünü tamamlayarak dinleyicinin beğenisine sunmak olduğunu ifade ederek, “Kendime ait olan 2’nci albümümü tamamlayıp dinleyicinin beğenisine sunmak istiyorum. Ayrıca su an hazırlıklarını yaptığımız projelerin bir kısmı tamamlandı. Sesimizi, müziğimizi, dilimizi bu adanın dışında da duyuracağız! Gelecek ile ilgili en büyük projem su an yapmaya çalıştığımız projelerin başarıya ulaşmasını sağlamak ve bayrağı bizden sonra gelecek gençlere bırakmak” şeklinde konuştu.

Exit mobile version