ABD’nin çiçeği burnunda Başkanı Donald Trump arka arkaya kararnameler yayınlıyor. Bağnazlığını sergiliyor. Meksika sınırına duvar çekmeyi vaad etmişti. Meksika ile ilişkileri bozma pahasına duvar işini hayata geçireceğini söylüyor. Trump’ın diğer seçim vaadi Müslümanların ABD’ye girişini yasaklamaktı. Çıkardığı kararname ile 7 Müslüman ülkenin (Irak, Libya, İran, Somali, Sudan, Suriye, Yemen) vatandaşlarının ABD’ye girişini 120 gün için yasakladı. Trump’ın düşüncesine göre Müslümanların ülkeye girişini yasaklamak terörizm tehlikesini azaltacak. Bu görüşün iler tutar yanı yok. Amerikalı terörle mücadele uzmanları bu yaklaşımın hatalarını tek tek ortaya koyuyorlar. Örneğin Foreign Affairs sitesinde yer alan makalesinde Jacop N. Shapiro, “The Flawed Logic of Trump’s Executive Order. How Not to Fight Terrorism” başlıklı makalesinde Trump’ın argümanının ne kadar sakat olduğunu ortaya koydu. Müslümanlarla ilgili yasak hem ABD’de, hem de dünyada tepki ile karşılanıyor. Protestolar yapılıyor. ABD’nin önde gelen politikacıları Trump’ı eleştiriyor. Eski Başkan Barack Obama sözkonusu yasağı sert bir şekilde eleştirdi. Çok sayıda Amerikalı diplomat bu politikaya karşı çıkıyor. Trump’ın Müslümanları hedef alan bu kararı karşısında Müslüman olsun olmasın vicdan sahibi tüm insanların seslerini yükseltmeleri zamanıdır.
Trump’ın kararı öncelikle tüm Müslümanlara yapılmış hakarettir. İslamofobidir. Ayrımcılıktır. Dünyada 1.6 milyar Müslüman var. 49 ülkede Müslümanlar çoğunluğu oluşturuyor. Tüm Müslümanların bu karara karşı sesini yükseltmesi gerekir. Sadece kararın etkilediği 7 ülkeden olanlar değil tüm dünyadaki Müslümanlar güçlü bir tepki vermezse bunun arkası gelecek. Trump ve benzerlerini durdurmak için şimdi ses çıkarma zamanıdır. Ne yazık ki Müslüman dünyası büyük oranda sessiz. Protestolar daha çok Batı ülkelerinde yapılıyor. Arap dünyasının en büyük ülkesi Mısır’dan ses çıkmıyor. Sisi, ABD ile ilişkileri bozmama adına yasaklama kararı karşısında suskun. Müslüman dünyasının lideri olma iddiasındaki Suudi Arabistan yöneticileri de suskun. Onlar da Trump’la ilişkileri bozmak istemiyorlar. Peki Türkiye ve Türkiye’yi yönetenler bu karara gereken tepkiyi gösterdi mi? Ben duymadım. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş “Bunu kabul etmek mümkün değil” dedi. Kararın doğru olmadığını, düzeltileceğini ümit ettiğini söyledi. Bu çok yetersiz bir tepki. BBC, Kurtulmuş’un açıklamasını “düşük tonda” bir tepki olarak niteledi. Hükümet yanlısı basından da fazla tepki yok. Hilal Kaplan ise “Bölgemdeki Müslümanları, ABD’ye girişi askıya alınan Müslümanlardan daha çok önemsiyorum” şeklinde en hafif deyimle tuhaf bir yorumda bulundu. Belli ki Trump’ın seçimleri kazanması karşısında sevince kapılanlar şimdi zor durumda. Sınıfta kaldılar. Ahmet Hakan’ın dün yazdığı gibi “Ey Trump!” diyemediler. Yazık.
Bu karara sadece Müslümanların değil dünyadaki tüm insanların tepki göstermeleri gerekir. Ayrımcılık, ırkçılık, bağnazlık herkesi hedef alabilir. Trump’ın Müslüman yasağının sonuçta ülkesine yararı değil zararı olacak. Çok yönlü zarardan söz ediyoruz. Trump aslında kendi kalesine gol atıyor, bindiği dalı kesiyor ama bunu görecek, anlayacak durumda değil. Trump gibiler eleştiri dinlemezler. Sonuçta bu hataların faturasını hepimiz ödeyeceğiz. Trump ve benzerleri dünyayı “medeniyeler çatışmasına” doğru sürüklüyor. Bu çok çok tehlikeli. Aklı başında hiç kimse bu tehlike karşısında suskun ve pasif kalamaz. Popülizme, yabancı düşmanlığına, ırkçılığa, ayrımcılığa, bağnazlığa karşı sesimizi yükseltme zamanıdır. Yarın geç olabilir. Trump karşısında sessiz kalmak ona yardımcı olmaktır.
Trump ülkesinde ve dünyada krizlere, gerginliklere neden oluyor. Kendi hükümeti içinde bile çatlaklara neden oluyor. Amerikan halkının tepkileri hızla yükseliyor. Apple CEO’su Tim Cook “Göç yasak olsaydı, Suriyeli bir adamın oğlu tarafından kurulan Apple bugün olmazdı” açıklamasıyla taşı gediğine oturttu. Avrupa’da da insan haklarına, demokrasiye, hoşgörüye, farklı kimliklerin hukuk temelinde barış içinde birarada var olmasına önem verenlerin tepkileri artıyor. Faşizm karşısında faşizme karşı olan tüm güçler işbirliği yapmıştı. Faşizmin yenilgisi bu işbirliği sayesinde mümkün olmuştu. Şimdi de popülizme, ırkçılığa, medeniyetler çatışması peşinde olanlara karşı tüm güçlerin birleşmesi zamanıdır. Tehlike kapıdadır. “Bize ne” diyecek lüksümüz yok. Unutmayalım. Bugün susarsak yarın sıra bize gelecek. Trump ve benzerlerine geçit vermeyelim. İnsan haklarına, hoşgörüye, insanlık değerlerine sahip çıkalım, onları yüceltelim. Sonuçta demokrasi ve insan hakları kazanacak. Hoşgörü, insanlık kazanacak. Kin, nefret, bağnazlık yenilecek.