Belli ki Kıbrıs’ta yine kurak bir yıl yaşayacağız. Kasım ayının sonuna gelirken ufukta yağmur görünmüyor. Elbette kuraklık sadece Kıbrıs’ı etkilemiyor. Bölgemizi etkiliyor. Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da yağışların azalma eğiliminde olacağı bilinen bir şey. Dünyada su kaynaklarını büyük oranda yitiren ilk bölge Ortadoğu bölgesidir. Dünyanın en kurak bölgelerinden birindeyiz. Halen bu bölgede kişi başına düşen su oranı dünya ortalamasının altıda biridir. Yapılan bilimsel çalışmalar ve simülasyonlar bölgemizde yüzyılın ortalarına kadar yağışlarda yüzde 10 düşüş olacağını gösteriyor. Kıbrıs ve Lübnan için bu oranın yüzde 20 olacağı tahmin ediliyor. Türkiye, Suriye, Irak Ürdün gibi ülkeler farklı oranlarda da olsa giderek artan sorunlarla karşı karşıya kalacaklar. Su azalırken bölgede nüfus arttığı için kişi başına düşen su miktarı giderek azalacak.
Yağışların azalmasında iklim değişikliğinin önemli payı var. Ülkeler giderek daha fazla deniz suyu arıtma veya ithal etme durumuyla karşı karşıya kalacaklar. Kıbrıslı Türklerin su sorunu Türkiye’den su getirerek çözümlendi. Kıbrıslı Rumlar deniz suyu arıtarak çözüm bulmaya çalışıyorlar. İsrail çok büyük oranda (yılda 400 milyon metre küp) deniz suyu arıtıyor. Bölgemizin geleceği açısından en önemli konu iklim değişikliği bağlamında su. Bunun bilincine varmalıyız.
Geçtiğimiz günlerde Filelefteros gazetesi bu yılki kuraklık konusunda uzun bir habere yer verdi. Kıbrıslı Rumların su sorununu anlamak açısından önemli. Tahminler kısa vadede yağış göstermiyor. Ocak ayına kadar yağmur beklenmiyor. Tüm umutlar Ocak ve Şubat aylarına bağlandı. Göletler hemen hemen boşalmış durumda. Şu anda göletlerin ortalama doluluk oranı yüzde 19.4 (Geçen yıl aynı dönemde bu oran yüzde 39.3’tü.) Baf dışındaki büyük şehirlere ve bölgelerine su veren göletlerin doluluk oranı ise yüzde 12.9 (Geçen yıl aynı dönemde bu oran yüzde 27 idi.) Geçen yıl da kurak olduğu için göletlere akan su miktarı azdı. Şehirlere su deniz suyu arıtma tesisilerinden sağlanıyor. Son bir kaç aydan beri deniz suyu arıtma tesisleri tam kapasite ile çalışıyorlar. Bu pahalı bir çözüm. Kuraklık tarımı etkilemeye başladı. Esas sorun tarımda. Su Dairesi’nden bir yetkili çiftçilerin 2008 yılına benzer bir durumla karşı karşıya olduklarını söyledi. Hatırlanacağı gibi 2008’de yaşanan kuraklık karşısında Hristofyas hükümeti Yunanistan’dan gemilerle su ithal etmek zorunda kalmıştı. 2008’den farklı olarak şimdi deniz suyu arıtma tesisleri sayesinde evlere su vermede sorun olmayacak ama tarımın kaderi yağışlara bağlı olacak.
Bölgemizde hem sıcaklıklar, hem de kuraklıklar giderek artacak. 2010-2039 dönemi için 1-3 derece sıcaklık artışı öngörülüyor. Hava kalitesi azalacak. Deniz sıcaklıkları artacak. İklim değişikliğinin ekosistemler üzerinde olumsuz etkileri olacak. Toprak tuzlanması, çölleşme artacak. Su kıtlığı gıda üretimini, tarımı olumsuz yönde etkileyecek. Tüm bunların önemli ekonomik, sosyal sonuçları olacak. Bölgeden göç artacak. Güvenlik riskleri artacak. Kısacası iklim değişikliğinin sonuçlarını en fazla hissedecek bir bölgede yaşıyoruz. Bu çerçevede uzun vadeli önlemler, sürdürülebilir çözümler üzerinde çalışmak, strateji geliştirmek çok çok önemli.
Yukarıda belirtilenler ışığında Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere sağladığı suyun önemini kavramak zor olmasa gerek. Aylarca süren tatsız tartışmaların gereksizliği de ortada. Zaten suyun evlere ulaşması ile bunlar geride kaldı. Kimlerin görüşünün doğru, kimlerin görüşünün yanlış olduğu ortaya çıktı. Adamızda ve bölgemizde kuraklıklar daha sık meydana gelecek. Su anlaşmazlık kaynağı olabileceği gibi işbirliği kaynağı da olabilir. Elde edilebilecek su kaynaklarını en rasyonel şekilde kullanmanın ve çatışma yerine işbirliğini geliştirmenin yollarını bulmak durumundayız.
Amerikan uzay örgütü NASA’nın bir araştırması 1998’de başlayan ve Kıbrıs, İsrail, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suriye ve Türkiye’yi etkileyen kuraklıkların son 900 yılın en kötü kuraklıkları olduğunu ortaya koymuştu. Belli ki bu yıl da kuraklık yaşıyoruz. Geçen yıl yine kuraktı. İklim değişikliğinin sonuçlarını yaşıyoruz. Petrol, doğal gaz bir gün bitecek ama suya olan ihtiyacımız hiç bitmeyecek. Rasyonel varlıklar olarak su sorununu nasıl çözümleyeceğimiz konusunu iyi düşünmemiz ve bu konuda işbirliğini geliştirmenin yollarını aramalıyız. Ocak ve Şubat’ta bol yağmur yağmasını dileyerek yazıyı bağlayalım. Yağdır mevlam su……