Site icon Londra Gazete

Türkiye, İsrail, Doğu Akdeniz

İsmail Kemal

Doğu Akdeniz’in geleceği açısından Türkiye-İsrail ilişkilerinin seyri büyük önem taşıyor. 2010 yılının Mayıs ayında yaşanan Mavi Marmara olayı ile ilişkiler dibe vurmuştu. Şimdi, iki ülkenin tazminat müzakerelerinde anlaşmaya çok yaklaştıkları anlaşılıyor. İsrail ile ilişkilerini normalleştirmek için Türkiye üç koşul ileri sürmüştü. Birinci koşul İsrail’in özür dilemesiydi. İsrail Başbakanı Netanyahu geçen yılın Mart ayında (Başkan Obama’nın girişimi ile) özür dilemişti. Türkiye’nin ikinci koşulu tazminattı. Belli ki bu konuda sona yaklaşıldı. Türkiye’nin üçüncü koşulu Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılmasıydı. Geriye kalan tek pürüz bu. Şu anda Gazze bölgesine insani yardım İsrail üzerinden ulaştırılıyor. Bu durumda Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleştirilmesi mümkün. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail’le ilişkileri normalleştirmeye çok yaklaşıldığını belirtti. Bu konuda Türkiye hükümetinin tavrı belirleyici olacak. İsrail, ilişkileri geliştirmeye hazırdır. Bakalım Türkiye hükümeti nasıl bir tavır geliştirecek. Seçimlerin tamamlanması beklenecek mi?

Halen Türkiye’nin Suriye, İsrail ve Mısır’la diplomatik ilişkileri buzdolabında. Suriye iç savaşı bitmedikçe bu ülke ile ilişkiler düzelmeyecek. Mısır’da büyük olasılıkla General Sisi Cumhurbaşkanı seçilecek. Mısır-Türkiye ilişkilerinin gelişmesi zaman alacak ve bu konuda da Türkiye’nin pragmatik politikalar geliştirmesi gerekecek. Özür dileme ve tazminat ödenmesi ile Türkiye-İsrail ilişkilerinin önü açılmış olur. Yani ilişkilerin en kısa zamanda düzeltilebileceği ülke İsrail. Türkiye, İsrail ile ilişkilerini normalleştirirse bölgede farklı bir durum oluşabilir. İdeolojik yaklaşımlarla zıtlaşma sürdürülürse İsrail-Yunanistan- Kıbrıslı Rumlar ittifakı pekişecek ve bölgede gerginlikler artacak. Kıbrıs müzakerelerinin başladığı gün İsrail savaş uçaklarının bölgede tatbikat yapması bize bunu hatırlatıyor.

Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon kaynakları ile ilgili gelişmeler de Türkiye-İsrail ilişkilerinin seyrine bağlı olacak. Türkiye, İsrail ile ilişkilerini kopararak büyük oranda bu oyunun dışında kaldı. Kıbrıslı Rumlar fırsatı iyi değerlendirerek İsrail’le ittifak kurdular ve sondaj çalışmalarını başlatıp oyuna dahil oldular. Türkiye-Mısır ilişkilerinin dibe vurması ile Rumlar Mısır’la da enerji işbirliğini güçlendirdiler. Gelinen noktada, Doğu Akdeniz hidrokarbon kaynaklarının Avrupa piyasalarına nasıl ulaştırılacağı konusu kilit önemde. Bu “büyük oyun”da  ilgili tüm aktörlerin oyunu nasıl oynayacağı önemli. Ancak, en güçlü oyuncular İsrail ve Türkiye’dir. İsrail ve Türkiye kavgalı olmaya devam edecek mi, yoksa ortak çıkarlar temelinde işbirliği yapacak mı? Bölgeyi bu ilişkiler şekillendirecek.

Doğu Akdeniz’de en fazla doğal gaza sahip olan ülke İsrail’dir. Leviathan’da 510 milyar metre küp doğal gaz var. İsrail fazla doğal gazını Avrupa’ya ihraç etmek istiyor. Önünde iki seçenek var. Ya Türkiye üzerinden, ya da Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan’la işbirliği içinde bunu gerçekleştirecek. JP Morgan’ın hesaplamalarına göre Türkiye üzerinden ihracat daha ucuz ve daha çabuk olacak. Türkiye’deki bazı enerji firmalarının bu konuda İsrail’le işbirliği yönünde çalışma yaptıklarını biliyoruz. İş gelip siyasi ilişkilerin düzelmesine takılıyor. Bu konuda İsrail’in Türkiye’de seçimlerin tamamlanmasını beklemesi akılcı olabilir. İkinci seçenek Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden ihracat yapmaktır. Kıbrıslı Rumların şu ana kadar bulduğu doğal gaz miktarı Vasiliko’da kurulması planlanan LNG tesisi için yeterli görünmüyor. İsrail gazı da buraya gelirse proje çok güçlenir. Oradan da Yunanistan’a ulaştırılabilir.

Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için başlatılan müzakereleri bu çerçevede de ele almalıyız. Çözüm bulunması durumunda doğal gaz konusunda işbirliği olanakları artacak. Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkler arasında doğal gazın paylaşımı konusu çözümlenmiş olacak. Buna bağlı olarak hem İsrail, hem Kıbrıs doğal gazının Avrupa’ya ulaştırılması konusunda bölgesel işbirliği olanakları artacak. Türkiye-İsrail ilişkilerinin düzelmemesi ve Kıbrıs sorununa çözüm bulunmaması durumunda Doğu Akdeniz’de gerginlik riski artacak.

Hebrew Üniversitesi’nden Micha’el Tanchum, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de donanmasını güçlendirme çabalarını ele aldığı yazısında bunun bir silahlanma yarışına dönüşebileceği uyarısında bulunuyor. Türkiye’nin İspanya ile işbirliği içinde üretmeyi tasarladığı “havuzlu çıkarma gemisi LHD” olarak bilinen çıkarma ve helikopter gemisinin Türk donanmasına katılmasının Doğu Akdeniz’deki dengeleri nasıl etkileyeceğini incelediği “Turkey’s New Carrier Alters Eastern Mediterranean Energy and Security Calculus” başlıklı yazısında Tanchum, İsrail’in Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan’la daha gelişmiş bir kollektif savunma sistemine geçmek zorunda kalabileceğini yazıyor. Yazıdaki tüm görüşlere katılmayabiliriz ama İsrail’in algılarını yansıtması önemli.

Bölgede ya ilişkiler normalleştirilecek, anlaşmazlıklara çözüm üretilecek, ya da sürtüşme artacak. Akıl ve mantık çözüm ve işbirliği yolunu gösteriyor.

 

Exit mobile version