Site icon Londra Gazete

Avrupa’nın “asileri”

İngiltere’de yapılan referandumda çoğunluğun AB’den çıkmaya destek vermesi Avrupa’da sisteme ve onu yöneten elitlere karşı olan “asi partilerin” rolüne dikkat çekti. UKIP gibi bir parti İngiltere’yi AB’den çıkarma stratejik hedefine ulaştı. Avusturya’da aşırı sağ Özgürlük Partisi (FPÖ) cumhurbaşkanlığı seçimlerini az farkla kaybetmişti. Avusturya Anayasa Mahkemesi, 22 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tekrarlanması yönünde karar aldı. FPÖ için önemli bir zafer. Bakalım bu partinin adayı Norbert Hofer cumhurbaşkanı seçilecek mi? Seçilmesi durumunda Brexit kararından sonra “asi partiler” ikinci büyük başarılarını elde etmiş olacaklar. İtalya’da Beş Yıldız Hareketi kısa süre önce Roma ve Torino belediye başkanlıklarını kazandı. AB üyesi 8 ülkede “asi partiler” hükümette rol oynuyor. 25 AB üyesi ülkede, seçilmiş organlarda toplam 1329 temsilcileri var.

Avrupa’daki sistem karşıtı partilerin bir kısmı uzun zamandan beri faaliyetteydi ama ekonomik kriz sonrasında yükselişe geçtiler. Kimileri ise ekonomik kriz döneminde mantar gibi bittiler ve güçlendiler. Bu partilerin çoğunluğu aşırı sağ partiler olmakla birlikte bazıları solda yer alıyor. Hemen hemen her Avrupa ülkesinde böylesi partiler var. Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (European Council on Foreign Relations) bu partiler konusunda bir araştırma yaptı. Susi Dennison ve Dina Pardijs imzalı raporda bu araştırmanın konu ile ilgili ilk kapsamlı araştırma olduğu belirtiliyor. Raporda “insurgent parties” kavramı kullanılıyor. Bunu başkaldıran, isyan eden, asi partiler olarak çevirmek mümkün. Araştırmada 28 AB üyesi ülkede 45 “asi parti” incelendi, 41 partinin yetkilileriyle mülakat yapıldı. Amaç bu partilerin görüşlerini, ne istediklerini anlamaya çalışmak. Özellikle dış politika ile ilgili görüşlerine ağırlık verilmiş. Aşırı sağdan aşırı sola kadar uzanan küçüklü büyüklü bu partileri mercek altına almak, incelemek, anlamaya çalışmak doğru bir yaklaşım.

Brexit kararı “asi partilerin” AB’ye karşı kampanyalarının ilk büyük başarısıydı ama bu kampanya devam edecek. Fransa’da Le Pen’in Milliyetçi Cephesi, Hollanda’da PVV, Almanya’da AFD, İtalya’da Kuzey Ligası, Avusturya’da FPÖ kendi ülkelerinde de AB üyeliği konusunda referandum yapılmasını istiyorlar. Avrupa’nın “asi partileri” arasında farklılıklar olsa da genelde AB karşıtlığı ortak özellikleri. Araştırmanın saptadığı diğer ortak özellikler ABD’ye olumsuz bakış ve Rusya’ya sempati. Bu partiler sınırların sıkı şekilde kontrol edilmesi, göçmen akışının minimuma indirilmesi ortak noktalarında birleşiyorlar. Ticarette korumacılığı savunuyorlar. Başka ülkelere askeri müdahalelere sıcak bakmıyorlar. Bu partilerin tercih ettiği yöntem referandum. AB üyeliği,  Euro bölgesi üyeliği, mülteciler konusu gibi büyük konulardan daha küçük çaplı konulara kadar uzanan çok sayıda referandum talepleri var.

“Asi partilerin” 28’i Brexit’in AB’nin çökmesine yol açacağına inanıyor. Çoğunluğu AB’nin çökmesinin iyi bir şey olacağını düşünüyor. Bu partilerin çoğunluğu mülteciler konusunda Türkiye ile işbirliği yapılmasına şüphe ile bakıyor ve Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkıyor. Yüzde 78 AB-Türkiye mülteci anlaşmasına karşı çıkıyor. 23 parti Suriye konusunda, 24 parti terörizm konusunda Türkiye ile işbirliği yapılmasına karşı. Türkiye gibi Ukrayna’nın AB üyeliğine geniş bir karşı çıkış var. Dış tehdit algılamasında 45 partinin 36’sı mülteci krizi ve terörizmle radikal İslamcılığı en büyük tehdit olarak görüyor. ABD ile AB arasında serbest ticaret bölgesi oluşturulmasına da karşı çıkış var. 26 parti TTIP’ye karşı. Rusya’ya genelde sempati var. Örneğin Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) Rusya’yı Avusturya ve Avrupa’nın en önemli ortağı olarak görüyor. Rusya’ya uygulanan ambargoların sona ermesini isteyenlerin oranı yüzde 53, devamını isteyenlerin oranı yüzde 31.

Birkaç partinin görüşlerine kısaca bakalım. Bulgaristan’da Ataka ülkenin AB üyeliğine karşıdır. AB’nin göçmen politikasına, Türkiye’nin AB üyeliğine karşıdır. ABD karşıtı, Rusya yanlısıdır ve Bulgaristan’ın NATO’dan çıkmasını destekliyor. Yunanistan’da Altın Şafak neo-Nazi bir partidir. Yunanistan’ın dış borçlarını ödememesi gerektiğini savunur. Güçlü bir mülteci karşıtı tavrı var. Araştırmada katılmadığım nokta Kıbrıs için “asi parti” olarak AKEL’in seçilmesidir. AKEL hiç bir zaman sistem, düzen karşıtı bir parti olmadı. Hep sistem içinde yer aldı. Raporda ELAM yok. Halbuki bu kategoride esas incelenmesi gereken parti ELAM olmalıydı.

Önümüzdeki dönemde Avrupa’nın “asi partileri” hep gündemimizde olacak. Onları daha yakından tanımaya çalışmamız gerek. European Council on Foreign Relations’in raporu bu açıdan çok yararlı. Raporun tümünü düşünce kuruluşunun internet sitesinden indirip okuyabilirsiniz.

 

 

 

 

Exit mobile version