Site icon Londra Gazete

Panama belgeleri depremi

Dünyada güçlü bir deprem, “Panama belgeleri” depremi yaşanıyor. Kısa süre önce bir yazımda araştırmacı gazeteciliğin önemine değinmiş, bu işin Batı ülkelerinde iyi yapıldığını yazmıştım. Panama belgeleri, araştırmacı gazeteciliğin güzel bir örneği. Büyük bir başarı. Uzun, zor, yorucu, epey riskli bir çalışmanın sonunda dünya kamuoyuna 40 yıllık dönemi kapsayan 11.5 milyon belge sunuluyor. Emeği geçen tüm gazetecileri, The International Consortium of Investigative Journalists (ICIJ) örgütünü kutlarız. İnsanlığa büyük bir hizmette bulundular.

Belgeler dünyada zenginlerin, iktidar sahibi olan bazılarının kirli çamaşırlarını, karanlık para işlerini, vergi kaçakçılığını, halkını soyanların paraları nasıl ve nerelerde gizlediğini ortaya koyuyor. Kamuoyundan gizlenen önemli bilgiler ortada konuyor. Zenginlerin, güç sahibi, ayrıcalıklı olanların böylesi işler yapabileceğini bilmiyor muyduk? Biliyorduk. Şimdi bunlar belgelendi. Sıradan vatandaşlar vergilerini tıkır tıkır öderken “yukarıdakilerin” ne dolaplar çevirdiğini artık belgeleriyle biliyoruz. Bu depremin ilk kurbanı İzlanda Başbakanı Sigmundur Davíð Gunnlaugsson oldu. İstifa etmek zorunda kaldı. İngiltere Başbakanı David Cameron zor durumda. Belgeler demokrasi ile yönetilen ülkelerde bazı sonuçlar doğuracak. Demokrasinin olmadığı ülkelerde sonuç getirmelerini bekleyemeyiz. Ancak en azından o ülkelerin insanları iletişim araçları yoluyla bazı gerçekleri öğrenmiş olacaklar. Belgelerde Kıbrıs’ın ismi de geçiyor. Konu ile ilgilenmemiz için önemli bir neden.

Panama belgeleri depreminin henüz başlarındayız. Bu kadar çok belgenin ortaya saçılmasının etkileri dalga dalga yayılacak. Belgeler incelendikçe herhalde bazı kişiler adalet önünde hesap vermekten kaçamayacaklar. Hukuki boyut önemli ama siyasi boyut da önemli. Toplumların yüzde birinin zenginliklerini gizlemek, vergi ödememek, halka hesap vermemek için yaptıklarının halk tarafından belgelerle öğrenilmesinin siyasi sonuçları olacaktır. Yüzde 99 hep sessiz kalmayacaktır herhalde. Paralarını gizleme konusunda birleşenlere karşı kitleler birleşmeyecek mi? Öfkelerini ortaya koymayacak mı? İzlandalılar sokağa dökülerek Başbakanı istifaya zorladılar. Diğer halklar bunu örnek almalı.

Derin sosyal eşitsizliklerin toplumların geleceği açısından ne ifade ettiği bir süreden beri tartışılıyor. Eşitsizlik konusunda önemli kitaplar, makaleler yazılıyor. Thomas Piketty’nin “Sermaye” isimli kitabını hatırlayalım. Panama belgeleri bu tartışmaları daha da besleyecek malzemelerle dolu. Sorun bir veya birkaç ülkenin sorunu değil, tüm ülkelerin sorunudur. Sistemin sorunudur. Panama belgelerinde yan yana gelen isimlere baktığımız zaman bunu görebiliriz. Bir tür “zenginler enternasyonali” var karşımızda. Çok farklı dünyalardan, çok farklı mesleklerden, birbirinden çok farklı insanlar zenginliklerini gizleme adına aynı noktada birleşiyorlar. Aynı hukuk firması (Mossack Fonseca) ile iş yapıyorlar. Benzer yöntemler kullanıyorlar. Kimse belgelerde ortaya konan herşeyin yasadışı  olduğunu söylemiyor. Ancak yasadışı işler de olduğu ortada. Yasadışılığa karşı ulusal düzeyde alınacak önlemlere ek olarak halkların da uluslararası dayanışmayı, işbirliğini güçlendirmesi gerekir. Panama belgeleri küreselleşme sonucu sermaye hareketleri konusunda varılan noktayı, kontrolün ne kadar zor olduğunu ortaya koyuyor. Ulus devletlerin tek başına bu konularla mücadele etmeleri mümkün değil. Sermayenin akışının yasalara uygun olmasını sağlamada uluslararası işbirliği zorunludur.

Panama belgeleri belirli isimlerin tartışılmasına neden oluyor. Örneğin Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in yakın çevresinin muazzam zenginliği, Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroshenko, FİFA Başkanı Infantino, futbolcu Messi, Beşar Esad, Muammer Kaddafi, Pakistan Başbakanı, Irak eski Başbakanı, suç dünyasından isimler… Liste uzun. Belgeler bazı offshore şirketlerin, bankaların rolünü, bunlara ev sahipliği yapan ülkelerin rolünü de gündeme getiriyor. Tüm bunların tartışılması, yasadışılık varsa ortaya konması önemli. Ancak sadece ağaçları görüp ormanı gözden kaçırmak yanlış olur. Sistemin de tartışılması gerekir. Sistem hatalıdır ve düzeltilmediği sürece süper zenginler bu sistemden yararlanmanın, istismar etmenin yolunu bulacaktır. Sorunun esas kaynağı sistemin kendisidir.

Panama belgelerinde ismi sık geçen ülkelerden biri de Kıbrıs. The Guardian gazetesinin konuyla ilgili haberlerine baktığımızda Kıbrıs’ın, Limasol’un zikredildiğini görürüz. Bunun üzerine Anastasiadis, yetkili otoritelerin konuyu araştırması çağrısı yaptı. Merkez Bankası gelen bilgileri inceleyip gerekli önlemleri almakta olduğunu açıkladı. Panama belgelerinin Kıbrıs bağlamında neleri ortaya çıkarıp çıkarmayacağını bekleyip görmek lazım.

 

Exit mobile version