Site icon Londra Gazete

Büyük pazarlık

 

Anlaşma, Türkiye’nin Yunanistan’a giden bütün kaçak mültecileri geri kabul etmesini, buna karşılık Türkiye’den yasal yollardan AB’ye aynı sayıda mülteci alınmasını, Türkiye’nin tam üyeliği konusunda sürece hız verilmesini ve Türk vatandaşlarına vize kolaylığını içeriyor. Bugün kendi aralarında müzakereler yapacak olan AB liderleri yarın Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile masaya oturacaklar. Bu büyük bir pazarlık. Almanya, Türkiye ile anlaşmaya varılmasını istiyor. Ne var ki Pazar günü ülkesinde yapılan seçimlerden zayıflayarak çıkan Bayan Merkel’in bugün ortaklarını ikna etmesi gerekiyor. Bu kolay olmayacak gibi. Hukuki, siyasi ve pratik engellerin aşılması gerekiyor. Büyük pazarlığın sonuçları AB’nin, Türkiye-AB ilişkilerinin ve mültecilerin geleceğini belirleyecek. Bu zirveden sonuç almamak zor. Sonuç almak da zor.

Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, “İnşallah 18 Mart’ta Avrupa’da, Avrupa Birliği Zirvesi’nde mültecilerin insani sorunlarına cevap teşkil eden ve Türkiye-AB ilişkilerinin derinleşmesini sağlayan bir çözüm bulma noktasında birleşiriz” dedi. Bu temenni gerçekleşecek mi? Türkiye, mülteciler konusunda kendi vaatlerini yerine getirmeye hazır. AB, anlaşmayı kabul etmeye ve Türkiye’nin beklentilerini yerine getirmeye hazır mı?  Konunun maddi yönünün sorun oluşturmayacağını geçen yazımda da belirtmiştim. Zor konular mültecilerin toplu olarak Türkiye’ye geri gönderilmesinin kabul edilip edilmemesi, Türk vatandaşlarına Haziran’dan itibaren vize muafiyeti getirilmesi ve Türkiye-AB müzakerelerinin canlandırılmasıdır.

Türkiye ile AB arasında varılan anlaşmaya BM’den eleştiri geldiğini yazmıştım. BM, anlaşmanın uluslararası hukuka aykırı olduğunu savunuyor. Türkiye’nin Yunanistan’a ayak basan bütün kaçak göçmenleri geri almasının Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu ile garanti altına alınmış olan bireysel iltica başvurusu hakkını ihlal ettiği belirtiliyor. Bu görüşe verilen destek artıyor. İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel García-Margallo, mültecilerin Yunanistan’dan Türkiye’ye toplu olarak geri gönderilmesinin “kabul edilemez ve uluslararası hukuk açısından yasadışı” olduğunu söyledi. Human Rights Watch, anlaşmayı “hukuken, politik olarak ve ahlaken yanlış” diye niteledi. Türkiye’nin ilticacıların geri gönderilebileceği “güvenilir ülke” olup olmadığı da tartışma konusu. Bu durumda uluslararası hukuku savunduğunu söyleyen AB ne yapacak?

Vize konusu da sanıldığı kadar kolay değil. Bazı AB üyesi ülkeler bu konuda kaygılı. Bunlardan biri Fransa. İngiltere de memnun değil. Macaristan karşı. Avusturya İçişleri Bakanı Mikl-Leitner, bu konuda Avrupa Komisyonu’na bir mektup gönderdi. Avusturya, Türkiye vize konusunda talep edilen şartları yerine getirmez, göçmenler konusundaki anlaşma maddelerini uygulamaz, geri kabul anlaşması ile vaad ettiklerini sağlayamazsa vize muafiyetinin derhal iptal edilmesini, geçersiz sayılmasını öneriyor. Vize konusunda Türkiye’nin Haziran’a kadar 72 koşulu yerine getirmesi gerekiyor. Bir AB yetkilisi “Herşey o zamana kadar Kıbrıs’ın tanınması dahil Türkiye’nin ne yapabileceğine bağlı” dedi. Türkiye şimdiye dek 19 koşulu yerine getirmiş. Anlaşılan AB “Nasıl olsa Türkiye bu koşulları yerine getiremez” anlayışından hareket ediyor. Vize konusunda Kıbrıs koşulu var mı? “Roadmap Towards a Visa-Free Regime with Turkey” başlıklı belgede doğrudan Kıbrıs’a atıfta bulunulmuyor. Ama “Komşu AB üyesi ülkelerle yeterli işbirliğini güvence altına almalıdır..”, “Tüm AB üyesi ülkelerin vatandaşlarına Türk topraklarına ayrımcılık olmadan vizesiz giriş sağlamalıdır” gibi maddeler var.

Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin canlandırılması konusu en zor konu. Bunun gerçekleşmesi için Anastasiadis’in 5 müzakere başlığını açmayı kabul etmesi gerekiyor. Anastasiadis, kendi istekleri yerine getirilmeden bunu kabul etmeyeceğini adayı ziyaret eden Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk’a iletti. Tusk da mesajı Ankara’ya iletti. Bunun üzerine Kıbrıs Türk basınında Türkiye’nin Ankara Protokolü’nü uygulamayı kabul edeceği yönünde değerlendirmeler gördük. Bunların doğru olmadığı Cuma günü ortaya çıkacak. Ankara Anlaşması Ek Protokolü’nün uygulanmaması nedeniyle 8 fasıl 2006’da Avrupa Konseyi tarafından dondurulmuştu. Kıbrıslı Rumlar 2009’da “Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyetini tanımıyor” gerekçesiyle 6 başlığı daha dondurdular. Anastasiadis, hem Ek Protokol’ün uygulanmasını, hem de tanınma talep ediyor. Bu konuda ne Anastasiadis, ne de Türkiye geri adım atar.

İki gün sürecek büyük pazarlıkta uzlaşı mümkün olabilir ama müzakere fasıllarının açılması mümkün görünmüyor.

Exit mobile version