Site icon Londra Gazete

Ekonomik beklentiler zayıf

İsmail Kemal

“Çalışmayan bir global piyasa ekonomimiz var. Karşılanmamış ihtiyaçlar ve gereken düzeyde  kullanılmamış kaynaklar var. Sistem, toplumlarımızın geniş kesimlerine yarar sağlamıyor. Ve 2014’te -veya görülebilir gelecekte- ciddi ilerleme perspektifi gerçekçi görünmüyor. Hem ulusal, hem de global düzeyde siyasi sistemler daha aydınlık bir gelecek perspektifini yaratacak reformları uygulamakta beceri ortaya koyamıyorlar.” (We have a global market economy that is not working. We have unmet needs and underutilized resources. The system is not delivering benefits for large segments of our societies. And the prospect of significant improvement in 2014—or in the foreseeable future—seems unrealistic. At both the national and global levels, political systems seem incapable of introducing the reforms that might create prospects for a brighter future.)

Nobel İktisat Ödülü sahibi, Columbia Üniversitesi öğretim görevlisi Joseph E. Stiglitz’in “The Great Malaise drags on” başlıklı makalesinde,  2014’e bakarken global ekonomi konusunda yaptığı bu tespitler son derece önemli. Prof. Stiglitz, sözünü sakınmayan, IMF, Dünya Bankası gibi kapitalizmin kaleleri diye niteleyebileceğimiz kurumlara sert eleştiriler yöneltebilen bir iktisatçı. Bu nedenle, yeni yılın ilk yazısında, global ekonomi konusunda Stiglitz’in makalesindeki tespitlere kısaca değinmek istiyorum.

2008 yılında başlayan mali krizden henüz çıkmış değiliz. Aradan 5 yıl geçmiş olmasına rağmen kapitalist sistem bu derin krizi aşamadı. Stiglitz, oluşan durumu “Great Malaise” (Büyük keyifsizlik veya halsizlik) olarak niteliyor. Devam eden bu durum nedeniyle gelişmiş ülkelerde nüfusun önemli kısmının geliri artmıyor. Bazı kesimlerin geliri azalıyor. Dünyanın en güçlü ekonomisi olan ABD’de ortalama gelir azalıyor. Gelişmiş ülkeler arasında fakirlerle zenginler arasında en büyük gelir uçurumu ABD’de. ABD ekonomisi Avrupa’ya göre biraz daha iyi durumda ama ülkede yaşanan siyasi kutuplaşma ekonomik iyileşmeyi olumsuz yönde etkiliyor. Hükümetin kapanmasına kadar giden krizler yaşanabiliyor.

Avrupa’da 2013 yılında (Kıbrıs Rum ekonomisi hariç) resesyon sona erdi ama ciddi bir ekonomik iyileşme gündemde değil. Ekonomik büyüme sıfır civarlarında. IMF verilerine göre İspanya’da işsizlik daha uzun süre yüzde 25’in altına düşmeyecek. Avrupa’da, özellikle Yunanistan, İsyanya, Hırvatistan gibi ülkelerde gençler arasında işsizlik oranı çok yüksek. Stiglitz, bu durumdan çıkmak için Avrupa’nın bankacılık birliği gibi gerekli kurumsal reformları uygulamakta çok yavaş davrandığının, resesyona yol açan kemer sıkma politikalarında ısrar edildiğinin altını çiziyor. 2014’te değilse bile uzak olmayan gelecekte Euro bölgesi ülkelerinin birinde yeni bir kriz patlak verebileceği uyarısında bulunuyor.

Gelişmekte olan ekonomilere (emerging economies) baktığımızda oralarda da büyümenin hız kaybettiğini görürüz. Nedenleri farklı olsa da Hindistan, Brezilya, Türkiye gibi ülkelerde ekonomik büyüme oranı düştü. Çin’in ekonomik büyümesi de azaldı.  Stiglitz, Çin’in yine de diğer ülkeleri kıskandıran bir büyüme oranına sahip olduğunu ve bu büyümenin global ekonomi yararına olacağını belirtiyor. Yani, 2014 ve gelecek açısından “Umudumuz Çin” diyebiliriz.

Prof. Stiglitz, Karl Marx’ı anımsatırcasına kapitalist sistemin iç çelişkilerine dikkat çekiyor. Örneğin, reel ihtiyaçlar olmasına rağmen global talebin düşük olmasının sorun yarattığını yazıyor. Özellikle altyapı yatırımları alanında toplumların reel ihtiyaçları var. Örneğin ABD’nin büyük altyapı yatırımlarına ihtiyacı olduğu biliniyor. Gelişmekte olan ülkelerde de bu ihtiyaç var. Ama, global sistem “toplam talep” sorunu yaşıyor. Stiglitz, global mali sistem ve hakim olan neo-liberal ideolojinin bu duruma alternatif çözümler üretilmesine olanak vermediğini vurguluyor. Kısacası iş dönüp dolaşıp fikirlerimize geliyor. Ekonomi dahil her şeye (iyi veya kötü) yön veren fikirlerimiz, topluma hakim olan “hikaye” veya söylemdir. Şimdi dünyada ağırlıkta olan neo-liberal ekonomik “hikaye” toplumların reel ihtiyaçlarına cevap üretmiyor. Bunu aşmayı başarabilecek miyiz? Daha iyi bir “hikaye” üretebilecek miyiz? Ufukta henüz böyle bir belirti yok.

Ekonomik açıdan 2014 yılı 2013’e göre daha iyi olacak mı? Stiglitz, bu soruya “Belki biraz daha iyi olur ama olmayabilir de” cevabını veriyor. Gelecekte, 2013 ve 2014 yıllarının “fırsatların boşa harcandığı yıllar” olarak anılacağını yazıyor. “Çalışmayan bir global piyasa ekonomimiz var. Karşılanmamış ihtiyaçlar ve gereken düzeyde  kullanılmamış kaynaklar var. Sistem, toplumlarımızın geniş kesimlerine yarar sağlamıyor.” Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, körü körüne bazı dogmalar peşinde sürüklenmek yerine bu saptamalar üzerinde kafa yormalıyız diye düşünüyorum.

Yukarıda yazılanlar ışığında Kıbrıs’taki ekonomik sorunların çözümünü Kıbrıs sorununun çözümüne endeksleyen, “Çözüm olursa her şey güllük gülistanlık olacak” söyleminin yine ısıtılıp piyasaya sürülmesinin değerlendirmesini siz okurlara bırakıyorum.

Hepinizin yeni yılını candan kutlarım.

 

Exit mobile version