Site icon Londra Gazete

İslam, Müslümanlar, Batı

ABD’de Cumhuriyetçi Parti başkan adaylarından Donald Trump’ın Müslümanların ülkeye girişini yasaklamak gerektiğini söylemesi geniş yankı uyandırdı. Fransa’da yapılan bölgesel seçimlerde aşırı sağcı Le Pen’in partisinin büyük başarısı İslamofobi ve yabancı düşmanlığı ile yakından bağlantılıdır. Avrupa’da aşırı sağın yükselişi sadece Fransa ile sınırlı değil. İŞİD ve sempatizanlarının gerçekleştirdiği terör saldırıları İslamofobiyi besliyor. Kaliforniya’da ve Londra metrosunda yapılan saldırılar bunun son örnekleri. Batı’daki aşırı sağın ve IŞİD türü örgütlerin söylemleri “birbirine düşman ve çatışma halinde olan Batı ve İslam dünyası” algısını körüklüyor. Korku, karşılıklı ötekileştirmeyi güçlendiriyor. Suriye’de ve Ortadoğu’da yaşanmakta olanlar, çatışma, korku, düşmanlık tohumları ekmek, “medeniyetler çatışması” yaratmak isteyenlerin işini kolaylaştırıyor.

İşte bu zor ortamda PEW araştırma kuruluşu son yıllarda yaptığı anketlere dayanarak “Müslümanlar ve İslam: ABD ve dünyadan temel bulgular” (Muslims and Islam: Key findings in the U.S. and around the world) başlıklı bir çalışma yayınladı. Michael Lipka imzalı çalışmada ilginç veriler aktarılıyor. Esas olarak Batı kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlasa da ortaya konan verilere kısaca bakalım. Tartışmaları sloganlar, klişeler üzerinden değil veriler üzerinden yürütmek her zaman şarttır.

Çalışmanın başında Müslümanların dünyada en hızlı büyüyen dini grup olduğu aktarılıyor. 2010 yılı itibarıyla dünyada Müslümanların nüfusu 1.6 milyardı. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 23’ü Müslüman. Müslümanların dünya nüfusu içindeki oranı hızla artıyor. Halen Hristiyanlıktan sonra dünyanın ikinci en büyük dini. Şimdiki demografik eğilimler devam ederse yüzyılın sonunda Müslümanların sayısı Hristiyanların sayısını geçecek. Müslüman nüfusun çoğunluğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşamıyor. Sadece yüzde 20’si bu bölgelerde. En büyük Müslüman nüfus Asya-Pasifik bölgelerinde. Endonezya, en fazla Müslüman nüfusa sahip ülke. 2050 yılında Endonezya’nın yerini Hindistan alacak. 2050’de Hindistan’daki Müslüman nüfusun 300 milyonu aşması bekleniyor. Pakistan, Bangladeş gibi ülkeler de büyük nufusa sahip. Müslüman nüfusun niçin bu kadar hızlı arttığı sorusuna PEW çalışmasında iki cevap var. Doğurganlığın çok yüksek olması ve Müslüman toplumların diğer toplumlara göre daha genç olmaları. Biz bunlara sosyo-ekonomik düzey ve eğitimde görece geri kalmışlığı da ekleyebiliriz.

Donald Trump’ın korku tamtamlarını çaldığı ABD’de ne kadar Müslüman var? 2.75 milyon. Ülkenin toplam nüfusu geçen yıl 319 milyondu. Yetişkin nüfus içinde Müslümanların oranı yüzde 1 civarında. Demografik tahminler 2050’de Müslümanların ABD nüfusunun yüzde 2.1’ini oluşturacağını gösteriyor. Trump’ın bu rakamlardan haberi var mı?

Yaşadıkları ülke ve bölgeye, ait oldukları kültüre ve geleneklere, sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyine göre Müslüman toplumlar arasında farklılıklar olması doğaldır. Elbette ortak olan temel inançlar vardır. PEW çalışmasının ilginç bir yönü Şeriat konusunda ülkeler arasında var olan farklılıkları göstermesidir. 39 ülkede yapılan araştırmada insanlara Şeriat’ın ülkenin resmi hukuku olmasını isteyip istemedikleri sorulmuş. Afganistan’da Şeriat isteyenlerin oranı yüzde 99. Irak’ta Şeriat isteyenlerin oranı yüzde 91. Bir zamanlar Araplar arasında en seküler toplum olan Filistinlilerde Şeriat isteyenlerin oranı yüzde 89. Oranın yüksek olduğu diğer ülkeler şöyle: Nijer yüzde 86, Malezya yüzde 86, Pakistan yüzde 84, Fas yüzde 83, Bangladeş yüzde 82, Cibuti yüzde 82, Mısır yüzde 74, Endonezya yüzde 72, Ürdün yüzde 71. Şeriat isteyenlerin oranının düşük olduğu ülkelere bakalım. Azerbaycan yüzde 8, Kazakistan yüzde 10, Türkiye yüzde 12, Arnavutluk yüzde 12, Bosna-Hersek yüzde 15, Kosova yüzde 20, Lübnan yüzde 29.

PEW çalışmasının sonunda Amerikalılar ve Avrupalıların Müslümanlara bakışı da aktarılmış. ABD’de Müslümanlara olumsuz bakanların oranı yüzde 40. Donald Trump işte bu kesime mesaj veriyor. Avrupa’da Ortodoks ve Katolik ülkelerin bakışının Protestan ağırlıklı ülkelerden daha olumsuz olduğunu görürüz. İtalyanların yüzde 63’ü Müslümanlara olumsuz, yüzde 28’i olumlu bakıyor. Yunanistan’da olumsuz bakanların oranı yüzde 53, olumlu bakanların oranı yüzde 43. İspanya’da olumsuz yüzde 46, olumlu yüzde 49. İngiltere’de olumlu bakanların oranı yüzde 64, olumsuz bakanların oranı yüzde 26. Almanya’da olumlu yüzde 58, olumsuz yüzde 33.

Samuel Huntington’un “medeniyetler çatışması” teorisinin “self-fulfillin prophecy” haline gelmemesi, dünyanın felakete sürüklenmemesi için hem Batı’da, hem İslam dünyasında aklı başında insanların Donald Trump, Le Pen, IŞİD ve benzerlerine karşı öncelikle fikirsel alanda ciddi mücadele vermeleri gerek.

Exit mobile version