Site icon Londra Gazete

Savaş çığırtkanı Netanyahu

İsrail Başbakanı Netanyahu Amerikan Kongresi’nde merakla beklenen konuşmasını yaptı. Başkan Obama’nın vurguladığı gibi yeni bir şey söylemedi. Bilinen görüşlerini tekrarladı. Korkutmaya çalıştı. Demokrat Parti’den Nancy Pelosi konuşmayı “ABD’yi aptal yerine koymak” olarak niteledi. Demokrat Parti’den 60 civarında parlamenterin katılmadığı Temsilciler Meclisi ve Senato’nun ortak oturumunda Netanyahu hem Amerikan kamuoyunu, hem de İsrailli seçmenleri etkilemeye çalıştı. İsrailli seçmenleri etkileyip etkilemediğini 17 Mart’ta yapılacak seçimlerde göreceğiz. Amerikan kamuoyunun bu konuşmadan fazla etkilenmesi beklenmiyor. Netanyahu’yu davet eden Cumhuriyetçi Parti’ydi. Bu parti de seçim hesapları yapıyor. ABD’de başkanlık seçimleri için çalışmalar hızlanıyor. Cumhuriyetçi Parti, Netanyahu’nun Kongre’de Başkan Obama’nın İran politikasını eleştirmesini, parmağını Obama’nın gözüne sokmasını sağlayarak kendine siyasi yarar elde etme peşinde. Bunda başarılı olacaklarını sanmıyorum.

Bazen yabancı liderler konuşma yapmak için Amerikan Kongre’sine davet edilir. Nelson Mandela bunlardan biriydi. Ama Netanyahu’nun Kongre konuşması bir istisnaydı. ABD Başkanı’nı ve onun dış politikasını eleştirmek amacıyla Kongre kürsüsüne çıkan ilk kişi Netanyahu oldu. Obama ile ilişkileri zaten iyi değildi. Bundan sonra ilişkiler daha da gerilecek. Netanyahu, 17 Mart’ta yeniden Başbakan seçilmeyi başaramazsa sorun çözümlenmiş olacak. Seçilirse Obama’nın görev süresi doluncaya kadar ABD-İsrail ilişkileri problemli olacak.

Başkan Obama, İran’la nükleer programı konusunda bir uzlaşıya varmak istiyor. Bu konudaki müzakereler çok kritik aşamada. Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülke ve Almanya’dan oluşan P5+1 grubu ile İran arasındaki müzakerelerin yakında sonuçlanması bekleniyor. Müzakerelerde başarı sağlanacağı yönünde beklentiler güçlü. İşte Netanyahu’yu rahatsız eden budur. İran’la müzakereler yolu ile uzlaşıya varılmasını istemiyor. Bu nedenle kabul edilmesi mümkün olmayan önerilerde ısrar ediyor. Netanyahu’nun temel talebi İran’ın uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurmasıdır. İran bunu asla kabul etmez. Başkan Obama bu gerçeği biliyor. Sıfır uranyum zenginleştirmede ısrar etmek müzakereleri sonuçsuz bırakmak anlamına gelir.  P5+1 grubu, İran’ın nükleer silah üretmesini önlemeyi amaçlıyor. Buna olanak vermeyecek miktarda uranyum zenginleştirmeyi kabul ediyor. Gerçekçi olan budur.

Netanyahu, müzakere edilmekte olan anlaşmanın İran’ın nükleer silah geliştirmesini engelleyemeyeceğini iddia ediyor. Üzerinde çalışılan anlaşmayı “kötü” olarak niteliyor ve böyle bir anlaşmanın olmamasının daha iyi olacağını savunuyor. Netanyahu’nun sunduğu “iyi” anlaşma, “kötü” anlaşma ikilemi tamamen yanlıştır. “Üzerinde uzlaşmaya varılan anlaşma” doğrudur. Peki, Netanyahu’ya göre çıkış yolu ne? Yaptırımları daha da artırmak İran’ı Netanyahu’nun istediği noktaya (sıfır uranyum zenginleştirme) getirir mi? Getirmez. Cumhuriyetçi Parti, İran’la kritik müzakereler devam ederken Kongre’den yeni yaptırım kararları geçirmeyi planlıyor. Netanyahu bu planların parçası. Amaç, Obama’nın çabalarını sabote etmek. Yeni yaptırımlar müzakereleri zora sokmak dışında bir işe yaramaz. İkinci seçenek askeri müdahaledir. Netanyahu’nun gönlünde yatan da budur. Netanyahu, savaş çığırtkanlığı yapıyor. İstediği, ABD ile birlikte İran’ı yakıp yıkmak. Obama böylesi bir deliliği kabul etmez. Zaten, askeri saldırı bile İran’ın nükleer silah geliştirmesini durduramaz. Olsa olsa birkaç yıl erteler. Yani sorunu çözümlemez. İran’la olası bir savaş bölgeyi ve dünyayı ateşe atar. Başkan Obama, yaptırımlar veya savaş yolu ile sorunun çözümlenmeyeceğini bildiği için müzakereler yolu ile çözüm arıyor. Netanyahu’nun Kongre’deki konuşmasında müzakerelere alternatif ortaya koyamadığını söyledi. Mantıklı olan Başkan Obama’nın tavrıdır.

Netanyahu, Beyaz Saray’a rağmen Kongre’de konuşarak Obama yönetimi ile ilişkilerini daha da gerdi. Belli ki kendine fazla güveniyor. Güvendiği dağlara kar yağabilir. Umarız 17 Mart’ta seçmenden gerekli mesajı alır. İran’la kalıcı bir uzlaşıya varılması İsrail’in güvenliği için de önemlidir. Netanyahu, savaş çığırtkanlığı yaparak kendi ülkesini de riske sokuyor. İsrailli seçmelerin bunu anlaması önemlidir. Başkan Obama herkesin çıkarına olacak, gerçekçi bir strateji izliyor. Netanyahu ise bu stratejiyi başarısızlığa uğratarak bölgeyi felaketlere sürükleme peşinde. Netanyahu, kendini dev aynasında görebilir ama sonucu belirleyecek olan ABD ve İran’dır. ABD aptal değildir. Biz sorunun müzakereler yoluyla çözümünü ve bölgemizde barışın güçlenmesini istiyoruz.

Netanyahu geleceği değil, geçmişi temsil eden bir lider. Kongre’deki konuşması bunu yeniden hatırlattı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Exit mobile version